YERLİ VE MİLLİ MUCİT : GAZİANTEPLİ MENNAN USTA

Dr. İlhami PEKTAŞ

Gaziantep’e bir Fransız gelir.
Tekstilcilere akıl verir:Tekstilin beşiği sizsiniz ama Çin ve Hindistan sizden önce geliyor. Teknolojinizi yenilemezseniz onlar sizi geçerler'. “Makineleriniz yetersiz. Bunları yenileyin, dünya pazarı sizin olsun” ama en iyi makineleri biz Fransızlar üretiyoruz. Bizim makineleri satın alın rekabeti kazanın der ve kendi mallarını pazarlar.

Dinleyenler arasında bir usta vardır. Kendine özgü lehçesiyle…“Bu adam ne dey?” der. Kafaya takar, makinenin resmine bakar. Demiri eritir, çeliği büker, vidasını, motorunu koyar. Fransızların 3 milyon Euro’ya sattığı makineyi 150 bin liraya üretir.

Yerli piyasaya sunduğu yetmez. Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere yaptığı makineleri gönderir. Bu usta, Mennan Aksoy’dur. Diplomasız dahi!

Yoksulluktan okuyamamıştır. İlkokulu 9 yılda bitirmiş, bir daha eğitim görmemiştir. Allah vergisi öyle bir akıl ve beceriye sahiptir ki… Makineyi bir görsün, ertesi gün atölyesinde yapımı başlanmıştır. Gördüğü makineleri en fazla 10 dakika inceledikten sonra aynısını yapabilirdi. Bu olağanüstü yeteneği yüzünden Avrupa ve Amerika’da yapılan sanayi fuarlarına girişi yasaklanmıştı ama o bir yolunu bulup yine girmeyi başarırdı.

Kendi atölyesinde onlarca makine üretti, bunları ihraç etti. Gaziantepliler ve tekstilciler onu yakından tanıyor. Bir de Alman, Fransız ve İtalyan makine sanayicileri iyi tanıyor. Çünkü onların kabusu oldu. Mennan usta, ürettiği makinelerin piyasada çok tutulduğunu fakat asıl ekonomik kazancın yerli üretim ve fiyatların ucuzlamasıyla olduğunu, kendi ürettiği yerli makineler sayesinde Türkiye'nin en az 500 milyon dolar tasarruf yaptığını söylemiştir.

Kendisine makine ustası diyen Mennan Aksoy, bugüne kadar Türk tekstil sektörünün milyonlarca dolar dökerek ithal ettiği 4 makineyi yapmayı başardı. Üstelik bu makineleri öyle güzel yaptı ki Avrupalı üreticiler dönüp kendi makinelerinde onun getirdiği bazı yenilikleri bile uyguladılar.

Mennan usta isterdi ki…
Tüm ürünlerimizi kendi el emeğimiz ve göz nurumuzla yerli malzemeyle üretelim.
Yerli sermaye gelişsin. Sanayicimiz kazansın. Boşa döviz ödeyerek, yabancılara kazıklanmayalım. İhracatımız artsın, işsizlik ve cari açık azalsın.

Mennan Usta, “ Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeyine sahip çıkamaz” derdi.
Öyle bir teknoloji üretti ki. Yazın serin, kışın sıcak tutan bir ürün. Yoğunluğu düşük triko.

Dünya peşinde koştu. Kapıştı. TÜBİTAK ödüller verdi. ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı düşünüldü. Diploması yoktu! Tasarımını cebinde taşıdığı tebeşirle, yere çizerek anlatırdı. Aklına yetişmek mümkün değildi.

Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük dertti. Çamuru, kokusu şehri bezdirmişti. Belediye yönetimi, dünyayı dolaşır, çareler arar. Mennan Usta, “ Memleketteki ustalar öldü mü?” diye çıkışır. Okumuş gençleri de alır, yanına… “ Şöyle yapın, bu parçayı, şuraya takın” talimatıyla, kafasına göre sistemi kurar. Kanalizasyon çamuru alınır. Kurutulurken, enerji üretilir.
Çıkan küller de asfalta, çimentoya katkı maddesi konulur.
Bugün, Antep’te her gün çıkan 160 ton çamurun bertaraf edilmesi Mennan Usta’nın eseridir.

Mennan usta derdi ki ; “Devlet, atın önüne et, itin önüne ot atiy. Burunsuza hızma, kulaksıza küpe veriy”. ARGE teşviklerinin bu işi gerçekten yapana verilmesi gerekir. Yoksa kaynaklar boşa gider.

Mennan Usta'nın vasiyeti ;

Gençler bilim ışığında yetiştirilsin. İmkânlar verilsin, önleri kesilmesin. Her şey yerli imkanlarla üretilsin.
Milli markalarımız geliştirilsin. Yabancıya döviz gitmesin.

Asıl vurgu yapmak istediğim konu, Mennan Ustalar bu memlekette kolay yetişmiyor, bu insanların finansman kaynaklarına nasıl ulaşırım, bu makineyi nasıl pazarlarım derdi olmamalı. Mennan Usta gibilerinin hayallerini gerçekleştirdiğimiz vakit bu ülke sanayide büyük hamleler yapar. Yerli sanayinin desteklenmesi için elini taşın altına koyması gereken kimler varsa hedefleri iyi tespit etmeli, kısıtlı kaynakları israf etmemelidir.

Bu memleket seni unutmayacak mekanın cennet olsun.