Ne idik ne olduk değerli kardeşlerim.. Ben Almanya’da doğdum, büyüdüm. 2. Kuşaktanım.
Paskalyalar, Noel Babalar, Yılbaşılar, Sevgililer günü, Ana-Baba günleri vs. hep bunlarla büyüdük. Aklımız az da olsa başımıza gelince, bunların ne kadar saçma olduğunu anladık Elhamdülillah.
Aslında bu yazı asırlar önce yazılması gerekiyormuş. Yine de geç kaldık sayılmayız. Zira bugün hala hocalar namazın farz olduğunu, 1400 küsur senedir anlatmalarına rağmen hala kılmayan varsa, hocalarımızın bu nasihatlere devam etmesi gerektiği gibi, bu tür yazıların da sanırım zaman zaman birileri tarafından yazılması lazım.
Yılbaşı kutlamayın diye birçok kimse nasihatte bulunur fakat biz bu nasihatin arkasındaki nedenlere bir pencere açalım dedik. Bakalım dinen hassas görülen bu günleri bizce sakıncalı olan ayrıca sebeplerine.
Yılbaşı:
Öncelikle, geçmiş Hicrî yılbaşınız mübarek olsun.
Elhamdülillah biz din kardeşlerimizle Hicrî yılbaşını beraberce geçirdik. Yanlış anlaşılmasın, eğlenmedik.
Kur'an-ı Kerimler okundu, ilahiler okundu ve hicri yılbaşının tarihi hakkında bilgilendik.
Ey Müslüman olan vatandaşlarım!
31 Aralık’ta Yılbaşı kutluyorsanız şu yazdıklarımı bir gözden geçirin:
Uluslararası ismi ile “Silvester” diye adlandırılan Yılbaşı gecesi, aslen 335 yılında yaşamış I.Silvester isminde bir Papa’ya hürmeten, tatil günü tayin edilmiştir.
Silvester’e çok hürmet gösteren Papa I.Gregor, 1582 yılında 24 Aralık’ta biten takvimi 31 Aralık’a uzatmış ve takvimin son gününü I.Silvester’e atfetmiştir ve tatil ilan etmiştir. Şimdiye dek bu takvimi yani Gregoryen takvimini kullanmaktayız. Ayrıca Papa I. Gregor’un bir İslam/Osmanlı düşmanı olduğu tarih kitaplarında yerini almıştır.
Ey Osmanlı torunu! Senin bayram günlerin sana yetmedi mi de bir Hristiyan Papa’ya atfedilmiş ve gayri Müslimlerin bayramı olan bir günü kutlamaktasın? Üstelik senin dinine ve ecdadına düşman olmuş biri tarafından tayin edilen bir günde vur patlasın çal oynasın zıplayıp duruyorsun?
Maalesef ülkemizde yılbaşı günlerinde, Avrupa’da dahi görülmemiş çirkinlikler görülmektedir. Kırmızı don giymek gibi. Gece saat 00:00 olduğunda üzerine kırmızı don giymek, yeni yıla uğur getirirmiş ve yeni yıla hayatını değiştirerek başlanılırmış. Bu edep dışı hareketlerle hangi iyi niyet tarif edile bilinir ki? Umarım yeni yıla değişiklikler ile girmek isteyenler, ilk etapta eşlerini boşayıp değiştirmezler.
Evinde çam ağacı dikip de süsleyen vatandaşlarımız “ne idik ne olduk” sorusunu kendilerine sorsunlar ve özlerine dönmelerinin gayretini göstersinler. Müslümanların kurban kesmesini bir vahşet olarak nitelendirenler, barbarca kan döktüğümüzü söyleyip eleştirenler, sadece Almanya Noel günü hasebiyle, 15 milyon çam ağacı satmaktadır. Ülkelerindeki ağaçlar yetmiyor, dışarıdan ithal ediliyor. Asıl vahşet budur!!!
Benim burada bu misallerle anlatmak istediğim husus; dinimizde anamızı, sevdiklerimizi, eşimizi, dostumuzu düşünmek ve onlara hürmet etmek için, yeterli ayet ve hadis verilmiştir.
Batılıların adetlerini kendimizin âdetiymiş gibi kabul edip, şuursuzca icra etmek benim gücüme gidiyor.
Batı'nın, İslamiyet’i ve adetlerimizi yok etme çabasını görüyorum da ondan gücüme gidiyor.
Çocuklarımızı bile sünnet etmeyi yasaklayan bir ülkede, başörtülü bacılarım okullarda, meslek sahibi olmakta ve artık sokakta bile tesettürleri sebebi ile zulüm görüyor da ondan gücüme gidiyor.
Artık Türk olmak bir suç teşkil eden bir Batı terörü ile karşı karşıya iken, o Batı'nın adetlerini taklit ediyoruz da ondan gücüme gidiyor.
Her fırsatta bizim dinimizi bir kenara bırakıp, kendilerine uyum sağlamamızı diretiyorlar da ondan gücüme gidiyor.
Hadi Avrupa’daki gurbetçileri anladık, Türkiye’deki vatandaşlarım, sizi Avrupa’ya uyum sağlayın diye kim zorluyor?
Çocuklarımıza, anaokulundan itibaren Hristiyan adetlerini öğretip onları dinimizden uzaklaştırmaya çalıştıklarındandır, bu yaramız.
Bizler Avrupa’da bunlara karşı mücadele ederken, hakkımız olan dinimizi yaşayıp çocuklarımızı Batı'nın adetleri içinde kaybolmaktan korumaya çalışırken, ülkemizde görünen bu çirkin kutlamalar bizleri daha da çok üzüyor. Çünkü artık ülkemizi bize örnek olarak gösteriyorlar ve diyorlar ki: “Türkiye’de bütün bunlar kutlanıyor sen niye karşı çıkıyorsun?”
Bizleri radikal İslamcı diye damgalıyorlar. Bu sebeple, şuursuzca, önemsemeden bu günleri kutlayanları kınıyorum.
Bir sürü ülke Batı’nın teknolojisini medeniyet diye alırken biz hep edepsizliklerini mi alacağız ve medeniyet diye benimseyeceğiz?
Bu fikrimizi benimsemeyenler olabilir hatta aşırı bulanlar da olabilir. Kendileri bilir. Bu fikirlerimiz aşırı oluyor da, şu hadisi şerifleri göz ardı etmek şuursuzca olmuyor mu?
"Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir." (Tirmizi)
“Bir kimse herhangi bir topluma benzerse onlardandır." (Ebû Davud)