Fikri yok. Ama zikri çok. Bir düşünce yazıyorsun, onun yanlış olduğunu söyleyebilecek bile birikimi yok. Ama dil pabuç. Klavye silahşörlüğü kolay.
Sen bunu neden yazdın?
Sana mı soracaktım?
Sil bunu.
Emrin olur.
Ya onun bunun, FETÖ trollerinin dolaşıma soktuğu abuk subuk şeyleri paylaşacağına iki cümle fikir yazsana.
Bunu mu dedin sen ha... Bunu mu dedin. Al sana küfür. Al sana kelimeleri çarpıtıp bir hakaret sözcüğü üretme. Sözcü'nün üstlendiği uğursuz rolü deşifre edici bir yazı mı yazdın. Altına yorum; 'ak-iti unutmuşsun'. Bu mu şimdi. Eğer Akit gazetesinin politikasını beğenmiyorsan sen de onu yaz. Ama nerde o çap. Bir küfür sözcüğü türet tamam. Egonu tatmin et.
Birisi yorum yazmış yazımın altına; 'Yettin gari sil beni'. Senin elin armut mu topluyor. Madem hoşlanmıyorsun düşüncelerimden. Madem zoruna gidiyor, kendin silsene. Eli ona gidecek kadar aklı yok. Bana akıl vermeye kalkıyor.
Facebook kalemşörlüğü kolay. Klavye başındasın ya kralsın. Döşen gitsin. Tamam o da bi tarz. O zaman benden uzak dur. Git goy goy yapanlarla takıl. Benim ülkemi, onun geleceğini düşünmek gibi bir zaafım var. Aklıma gelen bir şey olursa yazıyorum. Sen de yaz. Tabi aklına bu ülkeye ve onun insanına faydası dokunacak bir şey geliyorsa. Gelmiyorsa da bulaşma.
Olmaz. Yapışkanlık var ruhunda. illa gelip takılacak. Sakız gibi. Silkele silkele düşmüyor yakandan.
Bezdim vallahi bu tarih öncesi türden.
Ne dedi Erdoğan. Böyleleri size gelirse deyin ki; 'bizim işimiz var, hadi siz yolunuza'...