Bu, 15 temmuz öncesi FETÖ nün sloganıydı. Ordu ve emniyet içinde önemli mevziler edinmiş, başta yargı olmak üzere pek çok devlet kurumunda etkinlik kazanmış, CIA in desteğini arkasına almış (hatta onun tarafından örgütlenmiş demek daha doğru), güç zehirlenmesi içinde erken zafer şarkıları söyleyen bu örgütün hesaba almadığı bir şey vardı; millet...
Hasan Sabbah ya da Cizvit tarikatı türü bir örgütlenmeyle devletin içinde önemli yer tutarak iktidarı tümüyle ele geçirip ülkenin kaderine hükmedebileceğini sanan bu örgüte ve de aslında hepimize, bunun böyle olmadığını 15 Temmuz gecesi ve sonrası halk gösterdi. Buna rağmen o günden bu güne bu sevdadan vazgeçmiş değiller. İkide bir bunu yeniden ısıtıp kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyorlar. Seçim kazanmaktan umudunu kesmiş, aslında böyle bir amacı da pek olmamış CHP de bu çabalarda hemen kuyruğa giriyor. Bir de 'sol' bile denemeyecek, sol literatüre yakın bir dil kullandığı için kendini 'sol' muş gibi sunan bir 'ucube sol' da, PKK terörüne yaslanıp, uyduruk bir 'devrim' hayali pohpohlayarak bunların belboyluğuna soyunuveriyor. Amaçladıkları el ele verip seçim dışı bir yolla iktidara gelebilmek. Her üçünün de gönüllerinde yatan budur.
Tabi yaşadığımız günlerde ülkemizde bunun şartları yok. Ama onlar kuru sıkı atmaya devam ediyorlar. Bir çeşit o 'özlenen' ana yönelik atış talimi yapıyorlar. Şimdi de Erdoğan'ı rahmetli Menderes'e gönderme yaparak 'makus kader' benzetmesi yapma aşamasındalar. Mursi idama mahkum olduğu zaman bunun benzerini o zamanki Hürriyet gazetesi yayın kurulu da yapmıştı. Mursi ile Erdoğan'ın resimlerini yan yana koyarak '%52 ile idama mahkum oldu' manşeti atmıştı. Bütün bunlar demek istiyorlar ki 'bak Erdoğan senin de sonun böyle olacak'. Metin Akpınar'la Müjdat Gezen de HALK TV deki bir programda, Uğur Dündar'ın çanak tutmasıyla 'bir bakarsın adamı bacağından asmışlar' gibisinden saçmalıklar gevelemişti.
Bunlar saçma; saçma olduğu kadar sorumsuz, had bilmez açıklamalar. Demokrasiye hizmet etmeyen, o bir yana resmen ihanet eden tutum ve davranışlar. AK Partinin seçim galibiyetleri ve ülkeyi bir üst lige taşıyarak kazandığı itibarı hazmedememekten kaynaklanan hezeyanlar. Şimdi bu kurusıkı tehditleri kale alıp, 'gelin ulan' demek var aslında. Bunun çok daha fazlasını hakkediyorlar. Stratejileri ve politikaları iflas etmiş, ülkeyi milletin değil de kendi emelleri doğrultusunda yürütme çabaları boşa çıkmış ve çıkmakta olan rezil zihniyetlerin düşebileceği son nokta. Neye dayanarak söyleniyor o tehdit sözleri; var olan bir güce mi; ülke yönetiminde inisiyatifi kaybetmiş çaresizlik içindeki bir iktidarın durumuna mı; yoksa canı boğazına gelmiş bir halkın patlamak üzere olan öfkesine mi? Hayır hiç birine. Sadece kendi kafalarındaki kurguya dayalı bir öfkeye; düşündükleri şeylerin yanlışlığını göremeyen ya da görmek istemeyen bir çaresizliğe. Tersini düşünüyorlarsa neden harekete geçmiyorlar da sadece laf ebeliği yapıyorlar o zaman? Halep ordaysa arşın burda. Görelim bakalım o 'makus kaderi'.