YAŞLANDIĞINI KABULLENMEK
İki ilahiyatçı profesör sosyal medyada yazılıyorlar. Biri Prof. Dr. Mustafa Zeki TERZİ, diğeri Prof. Dr. Osman KARADENİZ. Prof. Zeki TERZİ bastonuyla yürürken çekilmiş bir fotoğrafını Facebook'ta paylaşıyor, arkadaşı Prof. Osman Karadeniz; " bastonnla yürümenin bir ihtiyarlık alameti olmadığını,bir aksesuar olarak kabul edilmesi gerektiğini, tehlikelere karşı bir korukluk olduğunu, ayrıca peygamderlere de atıf yaparak' bastonun önemini anlatıyor, arkadaşına moral vermeye çalışıyor. Ben deniz de her iki Profesörü yakından tanıyorum. Biri anne tarafından akrabam, diğerini de OMÜ İlâhiyattan tanırım. İkisi de yaştan yıllar önce emekli olmuşlar, her iki hocamıza buradan uzun ömür ve sağlık diliyorum.
Ben Osman Hocanın yorumunun altına; " Hocam! Artık yaşlandığımızı kabul edelim" diye yazdım. Yazının başlığı bu diyalogtan çıktı.
Edindiğim tecrübeye dayanarak şöyle bir cümle kurmak istiyorum. Çok az insanımız hariç gerisi ihtiyarlamak istemez. Tabiatın gereği olarak (Allah Teâlâ'nın takdiri) uzun ömürlü insanlar, yaşlanmak zorundadır. Malı-makamı yaşlılığın önüne geçemiyor. ABD başkanı yaşı seksenlerde, yürürken sendeliyor, konuşurken unutuyor, ruhsal ve bedensel aktiviteler zayıflıyordur. Bunun önüne bugünki tıp dünyası geçemiyor. Takdir büyük yerden geliyor. Teslim olmak zorundayız.
Bana göre ihtiyarlık alâmetleri kişiden kişiye değişmekle beraber altmış yaşından sonra kendini iyice hissettirmeye başlıyor:Fiziksel aktivitelerde azalma, ruhsal değişmeler, gelecek kaygısı taşımaya başlama, hastalıkların artması ya da kendini göstermeye başlaması, yüzde ve çene altında sarkıntılar, saç ve sakalın iyice ağarmaya başlaması, yalnızlaşma, gelecek korkusu, toplumdaki ilginin azalması, yaşlılıkla beraber ölüm korkusu, dünyaya olan umudun azalması, hayallerden vazgeçilmesi, geçmişteki hatıraların sıkça konuşmaya başlanılması gibi alâmetleri vardır. Bu anlattıklarım ihtiyarlık alâmetlerinin olumsuz yanlarıdır.
İhtiyarlığın olumlu yanları da elbette vardır. "Rabbenâ ma Halekte hâzâ Batılâ, Rabbimiz sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin" ayet-i mucibince düşünüldüğünde farklı bir manzara ortaya çıkar. Biraz da bu konu üzerinde kafa yoralım ve moral bulalım derim.
. Doğmadan ölen bebekler var, dünyada açlıktan ve hastalıklardan ölen binlerce çocuk var, savaş meydanlarında vatanını korumak üzere askerlik yaparken daha hayatın baharında iken ölen gençler var, kazalarda ve amansız hastalıklarla boğuşup ölenlerin sayısı gözardı edilemez. Bir şekilde yaşayarak ihtiyarlık yaşına ulaşanlar, bu ömrü takdir edene şükretmeliler. İhtiyarlığın güzelliklerini görmek isteyen göz görür, idrak etmek isteyen gönül idrak eder: Kulağım iyi duymuyor deme yerine, iyi ki duymuyor, hiç olmayanda malayani şeyleri duymamış olurum, hastalıklara sabredersem Rabbim fazlasıyla karşılığını Eyüp A.S'a verdiği gibi bana da verecektir. Hastalık halimle Rabbimi daha çok hatırlarım, daha çok zikrederim diyebilir. Ne güzel torunlarım var, ihtiyarlık halimle torun görmek bana nasip oldu diyebiliriz. En önemlisi de yaşlanmamla beraber haramlara yaklaşma noktasında kendimi daha iyi tutabiliriz. Rabbimize kavuşma günümüz yaklaşıyor. İhtiyarlık halinde insan dünyanın gerçekten "bir oyun ve bir eğlence"den ibaret olduğunu daha iyi anlıyor.
İhtiyarlık demişken Meryem Suresi'nin 7.8.ve 9. Ayet-i Kerimelerini hatırladım. Burada paylaşmak isterim. Cenab-ı Hak;
7 - (Allah şöyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık."
8 - Zekeriyya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
9 - (Allah yahut Cebrail ona şöyle) dedi: "Dediğin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin."
Buyurmaktadır.
Allah Teâlâ dilediği zaman dilediğini yapabilendir. Kur'an, İnsan ve Kainat Ayetlerini koyan odur. O ayetlerin yerine başka bir şey de koyabilir. Kim engel olabilir ki?
Yasin Süresi;
82 - O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. Buyurulmaktadır.
Yaşlılığımız sebebiyle, olgun yaşındaki insanlar bize; "amca-dayı" demesine kızmayalım. Saç ve sakalımızın ağırması yaşlanmanın belirtilerindendir. Her yaşın güzelliklerini keşfedip yaşamaya bakalım. Ne kadar yaşarsan yaşa. Akibet ölüm gelecek bu garip başa. Selâm ve Dua ile...
22.02.2024