Her insanın içinde bir kadın ve bir erkek yönü vardır. Modern Biyoloji buna kadınlık ve erkeklik hormonu adını vermektedir.
İnsanda kadınlık hormonu yükseldiğinde dişil yön ağırlık kazanırken, erkeklik hormonunun yükselmesi ile de erlik yönü ağırlık kazanır.
Dengeli bir insanda bu hormonların dengeli olması gerekir. Dişi de dişil, erkekte erlik hormonların yüksek olması sağlıklı bir cinsiyet için elzemdir.
Fakat modern hayat, materyalist değerleri ön plana çıkardığından hükmetmeyi, tüketmeyi, gücü kutsamıştır. Modern hayata intibak etmek isteyen kadınlar dişil yönlerini bastırarak erlik yönü güçlendirdiler. Yani kadınlığı ve kadınsı özellikler bizzat kadın tarafından küçük görülmeye, horlanmaya başlandı. Hatta çalışmayan kadınları yani ev hanımlarını bizzat kadınlar hor görmeye, çocuk büyütmeyi dişil bir ruh gelişimi olarak görmek yerine bunu bir iş olarak ad etmeye başladılar. Böylece kadınlarımız, kadınlığı yok ettiler. Çocuklar fabrikasyon usulu kreşlerde veya bu işi profesyonelce yapan bakıcıların elinde (bunlar erkek de olabiliyor) büyütmeye başladılar.
Halbuki biyolojik saatin çalmaya başlaması ile kadınlık duygularının harekete geçmesi kadınların naif, latif ve duygusal bir evrime yol almasına neden olmuştur. Ama modern hayat bu duyguları acizlik ve küçüklük olarak gösterdiğinden kadınlar bunu bastırmaya ve güçlü görünmeye çalıştılar.
Erkek egemen bir dünyada erkek gibi yaşama, düşünme ve hareket etmeye çalıştılar. Bu da tabiki kadınlarda duygusal sorunlara depresyonlara, kaygılara ve tatminsizliklere yol açmaktadır. Kadınlarımız sıkılmakta, kaygı duymakta, depresyona girmekte, sabırsız olmakta, hiçbir şeyden tatmin olmamakta, sürekli beğenilme arzusu ile kendisinin dış yönüyle ilgilenmekte ve hayatı yanlış yaşamaktadır.
Bu duygular coştukça kadın kendisini imar etmek için eğlenceye, tüketime ve dışarıya vurdu. Bu davranış da dışarıda pusuda yatan kapitalizmin işine geldi ve kadın kadın olduğunu unuttu. Çünkü bilinç altını bastırıyordu... Bu bastırma bazılarında o kadar güçlü olmaya başladı ki doğurganlık özellikleri bile kaybolmaya başladı. Artık bu sorunu çözmek için tıp farklı seçenekler sunmaya başladı ve her şey mekanikleşti.
Kadın, sorunlarını çözmek için içine yönelmeli Rahman, Rahim, Vedud, Halim, Halık, Hafız, Sabur, Habib, Cemal, Latif ve Nafi isimlerinin kendisinde tecelli etmesi için yer açmalıdır.
Yoksa kadınlarımızı kadınlarımızı kaybedeceğiz... Modern hayatın en büyük sorunu kapitalizmin dişleri arasında ezilmiş yok olmuş kadınlarımızdır. Kadınlarımızı kapitalizme kurban ettiğimizi görmüyoruz. Kadınlarımızı modern hayatın kurbanı olmaktan kurtaralım.