"Ne kahrı dest-i â'da'dan
Ne lütfu âşinadan bil.
Umûrun hakka tefvîz et
Cenab-ı Kibriya'dan bil."
Hacı Bayram Veli'nin hocası olan ve Somuncu Baba namıyla meşhur Şeyh Hamid-i Veli'ye ait olduğu bilinen bu dörtlük, yaşadıklarımızın arka planını ya da perde arkasını hatırlatma bakımından önemli mesajlar içeriyor!
Şuna çok üzülüyorum: Kültürümüzden o kadar koptuk ki, yukarıdaki dörtlüğü günümüz diline çevirme ihtiyacı duyuyoruz. Halbuki o da Türkçe! Türkçe'den Türkçe'ye çeviri ne kadar abes ve traji-komik bir durum!
İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, Çin, Japonya gibi ülkelerde hiç böyle bir çeviriye ihtiyaç duyulmaz. Çünkü, yetişen nesil atalarının kullandığı dili ve kelimeleri rahatlıkla okur, kolayca anlarlar...
Somuncu Baba ne demiş bakalım:
"Ne kötülüğü düşmanın elinden, ne de lütfu dostun elinden bil!
Sen işlerini Cenab-ı Hakk'a havale ve teslim et, her şeyi Yüce Allah'tan bil."
Müslüman, kendine düşeni bihakkın yapacak, sa'y-ü gayret gösterecek, gücünü zorlayıp maddi manevi tüm imkanları seferber edecek, en nihayetinde de:
"Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler!"
deyip Allah'a tevekkül edecek. Çalışmadan işi Allah'a havale etmek, inancımızda yoktur. Önce fiili dua, sonra kavli dua yapılır. Fiili dua, o işin eylemidir. Eylemsiz söylem, beyhûdedir, kabul görmez.
İnsan elinden geleni yaptıktan sonra artık yapacak bir şeyi kalmadığı zaman, başına gelenler için de:
"Vâki olanda hayır vardır"
diyerek Allah'tan gelene sabır, rıza ve tevekkül gösterecektir. Demem o ki; yaşadıklarımıza bir de bu zaviyeden bakalım.
Sen görevini yap;
Gerisini Allah'a bırak!
Allah var, keder yok!
Göreceksin ki, sana kurulan tuzaklar bozulacak, hile ve düzenler ters yüz olacaktır. Sen Allah'tan razı olmaya bak! Göreceksin Allah da senden razı olacak!
Kur'an'da Beyyine suresinin 8.ayetinde müjdelendiği gibi;
"Kulu Allah'tan razı,
Allah da kulundan razı olmak"
ne güzel bir ödül ve ne mutlu bir sonuçtur!