UYUYAN UYANIKLAR
Sosyal hayat çok karmaşık bir kompozisyondur. Sosyologlar asırlardır sosyal olaylara ömürlerini vakfetmişler, halâ açıklayamadıkları binlerce sosyal vaka vardır. Bunun sebebi ise, insanın sosyal hayat içinde olması, mükemmel bir varlık olarak yaratılması, akıl ve nefis sahibi olması, duygular senfonisiyle donatılmış olması yatmaktadır. Öyle görülüyor ki
sosyal realiteler kıyamete dek net olarak açıklığa kavuşamayacaktır.
. Bu bağlamda sosyal hayat incelendiğinde bir çok olayı canlı olarak görmek mümkündür. Evrensel değerler baz alındığı zaman uluslar birbirini sömürdükleri , devletler de kendi iç yapılarında kurdukları dinamiklerle kendi topluluklarını soydukları ya da sömürdükleri gün gibi aşikardır. Dünyada milyarlarca insanın emeği bu şeytanı düzenle birilerine transfer ediliyor. Böylelikle her ulusun mutlu azınlığı vardır. Bunların bir saatte kazandıkları paraları ömür boyu çalışıp da kazanamayan milyardan çok insan var dünyada. Özellikle bu çarpık düzen gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bir hayli fazla görülmektedir. Bunun başlıca sebeplerinin başında cehalet yatmaktadır. Beyinlerine prangalar vurulanları okutsan da cehaletten kurtulmaları mümkün değildir. Beyinler prangalanınca bir de prangalara kutsiyet atfedince o milletleri yönetmek çok kolaylaşıyor. Bir avuç siyonist güçler bu sistemi hayata geçirmeyi başardı. Küresel bir otorite oluşturmuşlar. Kurdukları küresel örgütlerin başına kendi adamlarını oturtmuşlar. Küresel örgütleriyle ulusları yönetiyorlar. Her ülkenin "derin gücü" var diyoruz ya! bu derin güçler aslında küresel sermayecilerin görünmeyen elidir diyebiliriz. Perde arkasında durur, hiç bir zaman sahne almaz, reklamlarda ismi geçmez, yönetim listesinde yer almaz. Lâkin tiyadronun senaryosunu yazan, tiyatrocuları sahneye süren ve oynatan onlardır. Enteresandır, oyuncular bizden birileridir, bizim gibi konuşur, bizim gibi inanır görünmektedirler. Tiyadrodan büyük kazanımlar kazanacağımızı bize anlatırlar. Zehri altın tabağın içinde sunmada mahirdirler. Her defasında nedense o zehiri yutuyoruz.
. Uyku, tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimidir. Biyolojide insan memeliler grubunda yer almaktadır. Bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. Uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez.
İnsanlarda yeterli uyku alınmaması unutkanlık, asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. Gereğinden fazla uyku, depresyon gibi rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Uyku bozukluğu kimi insanlarda kronik hale gelip çok büyük sorunlara neden olabilmektedir.
Uyku insan ömrünün en az 1/3'ünü oluşturur. İnsanlar yaşlandıkça uyuma süreleri azalır.
Uyumak büyük bir nimettir. Özellikle gece saatlerinde uyumanın faydaları çoktur. Cenab-ı Hak Nebe Suresi'nde; - 9- Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
10 - Geceyi bir örtü yaptık.
11 - Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık. Buyurmaktadır. Daha bir çok Ayet-i Kerime'de gecenin bir dinlenme vakti olduğunu Cenab-ı Hak bizlere bildirmektedir. Gecenin belli bir saatinde uyuyorsun. Sabahleyin kalkıyorsun. Vücut dinleniyor, sağlıklı bir vücut mutlaka her gün dinlenmeli ve uyumalıdır. Bunda hemfikiriz.
Burada sorun olan biyolojik uykunun dışında kalan süreyi zihin tutulmasına yakalanıp çevrede, bölgede, memlekette ve dünyada olup biten olayları farkedememektir. Tıpkı biyolojik uykuda iken çevrede olup bitenleri farketmemek gibi. Biyolojik olarak uyanık lakin beyinsel olarak uyumak çok tehlikelidir. Beyinsel uyku hali ömür boyu sürebilir. Asırlar boyu da sürebilir. İşte bu durum çok tehlikelidir. Uyuyan uyanıklar dememin sebebi budur. Dünyada ezilen yedi küsür milyar insan biyolojik açıdan uyanıktır, beyinsel olarak ise uyku halindedir. Çünkü dünyanın kimler tarafından nasıl yönetildiğinden hiç haberi yoktur. Beyninde böyle bir gündemi de yoktur. Sömürü düzeni nasıl milyarları sömürüp köleleştirdiğinin farkında değildir. Beyinsel uykusundan bir uyanmaya başlasa çarpık düzeni yerle bir eder. Şüphesiz dünya beşten büyüktür. Yedi buçuk milyar insan bir avuç sömürü düzenini kuranlardan elbette çok daha güçlüdür. Mesele uykudan uyanmaktır.
Hepimize bu uyku hapından az çok içirdiler ki olayların ve olguların geliş ve gidiş yönünü tespit edemiyoruz. Sürekli hayallerimiz suya düşüyor, beklentilerimiz karşılıksız kalıyor, aldanıyoruz, emeğimiz sömürülüyor. Birilerinin konforu için dedekerimizden tutun da torunlarımıza kadar diyet ödemek durumunda kalıyoruz. Ömür boyu çalıştığımız halde temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. N.F. K'in dediği gibi; 1 kişiye 99- 99 kişiye 1 pul verilmektedir.
" Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa"; Böyle zalim düzen yıkılası, gaflet uykusunda uyuyan milyarlar uyanası, kabul olsun samimi müslümanların duası, silinsin kalpler üzerindeki cehalet pası, zalimin zulmünün bir an önce durdurulması, insanlığın kurtuluşu için Hakk'ın hakim kılınması, her derde devadır İslâm Anayasası, her müslümanın derdi olması lâzım islâm davası, insanlık "vezinu bil kistasil müstekiim" ölçüsüne uygun paylaşım yapması, esastır diyor, Rabbimiz dünyada zulme uğrayan tüm insanlığı bir an önce gaflet uykusundan uyandırsın diyorum. Amiin.
26.06.2024