Bugün Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölüm yıl dönümüydü.
Taceddin Dergahında yapılacak olan siyasi kutlamalara katılmaktansa, kabir ziyaretini kendimiz yapalım dedik ve yol arkadaşımla birlikte Taceddin Dergahına gittik.
Dergaha ulaştığımızda saat 15.00'di.
Kalabalığın çoktan dağılması gerekirdi.
Fakat Dergaha inen merdivenlere vardığımızda kalabalığın hiç azalmadığına şahit olduk.
Demek ki, gönülden sevmek böyle bir şeydi.
Bu insanımızdaki vefa adına beni sevindirdi.
Çünkü vefa, imana giden yolun en önemli işaret taşıdır.
Muhsin başkanın mezarına zor yaklaştık.
Ülkenin her yerinden gelen sevenleri vardı.
Rabbim dostların dostlarına muhabbetini daim etsin.
Taceddin Dergahındaki ziyaretimizi tamamlayınca yönümüzü Gölbaşı'na çevirdik.
Siirt gezimiz nedeniyle cenaze törenine katılamadığımız Hasan Celal Güzel'in kabrini ziyaret edecektik.
Gölbaşı'nın hemen girişindeki mezarlığın kenarında vasıtadan indik.
Acaba nasıl buluruz düşüncesiyle mezarlığa girdiğimizde, bir kaç kişinin bir mezarın başında olduğunu gördük.
Yanlarına varıp Hasan Celal Güzel'in mezarını soralım derken, gördük ki bir kaç kişinin başında bulunduğu mezar Hasan Celal Güzel'in mezarıymış.
Bizi şaşırtan şey ise Şaban Karataş hocamın mezarının da hemen orada olmasıydı.
Seyahatlerim nedeniyle Şaban hocamın cenaze törenine de katılamamıştım.
Okumalarımızı yaptık...
Dostlar için resimlerimizi çektik...
Ve aynı günün kısa bir bölümünde, bu ülkeye hizmet eden üç güzel insanı ziyaret etmenin verdiği hazla yuvamıza döndük.
Allah cc bu üç güzel insana ve cümle güzel insanlarımıza rahmet eylesin.
Cümle güzel insanları Cennetiyle ve Cemaliyle şereflendirsin.
Amin...