TÖVBE

Mehmed Sıddık ALADAĞ

Bismillahirrahmanirrahim
Âlimler günahlardan tövbe etmenin vacip olduğunu söylemişlerdir. İşlenen günah yalnız Allah’a karşı olup kul hakkını içermiyorsa, bu tür günahtan tövbe etmenin üç şartı vardır:

1. O günahı kesin olarak terk etmek,
2. Onu işlediğine pişman olmak,
3. O günahı bir daha işlememeye azmetmektir.

Bu üç şarttan birisi eksik olursa tövbe sahih olmaz.
Eğer işlenen günah, insan hakkını ilgilendiriyorsa, o tövbenin dört şartı vardır. Bunlar yukarıda zikrettiğimiz üç şartla birlikte hak sahibinin hakkını ödemektir.

Eğer bu hak, mal ve benzerleri ise tövbe eden kimse onu sahibine iade eder; eğer bu hak, zina suçlaması veya benzeri bir ithamdan dolayı terettüp eden bir ceza (had) ise, bu günahı işleyen kimse, hak sahibinin bu cezanın icrası için hakkını aramasına imkân verir yahut bağışlanmasını diler; eğer o hak, gıybet ise hak sahibinden af diler.

İşte bu şekilde bütün günahlardan tövbe etmek vaciptir.
Eğer bir kimse günahlarının bazısından tövbe ederse, o günahla ilgili tövbesi gerçekleşmiş olur. Diğer günahları ise üzerine vebal olarak kalır. Tövbenin vacip olduğuna dair Kitab, Sünnet, icma-ı ümmet gibi deliller birbirini desteklemektedir.

...Ey müminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.
(Nûr, 24/31)

...Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin...
(Hûd, 11/3)

Ey iman edenler, Allah’a içtenlikle tövbe edin...
(Tahrîm, 66/8)

Ebû Hüreyre’nin (ra), Resûlullah’tan (sav) şöyle işittiği nakledilmiştir: Yemin ederim ki ben, Allah’a günde yetmiş defadan fazla tövbe ve istiğfar ediyorum.(Buhârî, Deavât, 3)

Eğar b. Yesâr el-Müzenî’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Ey insanlar, Allah’a tövbe ve istiğfar edin; ben günde yüz kere tövbe ediyorum.(Müslim, Zikir, 42)

Resûlullah’ın (sav) hizmetlerini yürüten Ebû Hamza Enes b. Mâlik el- Ensârî’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: Kulunun tövbesinden dolayı Allah Teâlâ’nın sevinci, sizden birinizin çölde devesini kaybedip de tekrar bulduğu andaki sevincinden daha fazladır.
(Buhârî, Deavât, 4; Müslim, Tevbe, 1)

Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş’arî’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ, gündüz günah işleyenlerin tövbe etmesi için gece mağfiret elini uzatır. Gece günah işleyenlerin tövbe etmesi için de gündüz mağfiret elini uzatır. Güneş batıdan doğuncaya (kıyamet kopuncaya) kadar bu durum böyle devam eder.(Müslim, Tevbe, 31)

Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Bir kimse güneş batıdan doğmadan (kıyamet kopmadan) evvel tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.
(Müslim, Zikir, 43)

Ebû Abdurrahmân Abdullah b. Ömer b. Hattâb’dan (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
Bir kul can çekişmeye başlamadıkça, Allah Teâlâ onun tövbesini kabul eder.
(Tirmizî, Deavât, 98)

20. Ebû Saîd Sa’d b. Mâlik b. Sînân el-Hudrî’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

Sizden önceki milletlerin içinde bir adam vardı. Tam doksan dokuz kişi öldürmüştü. Sonra, dünyanın en büyük âlimi kimdir, diye soruşturdu. Ona bir rahip gösterildi.

Bunun üzerine rahibin yanına gitti, “Ben doksan dokuz adam öldürdüm, hâlâ tövbe edebilir miyim?” diye sordu. Rahip: –Hayır (senin tövben kabul olmaz), dedi.

Bunun üzerine adam rahibi de öldürdü; onunla sayı yüzü buldu. Sonra yeryüzü halkının en büyük âlimini sorup, araştırdı. Ona âlim bir kimseyi tavsiye ettiler. Âlime sordu:

“Yüz adam öldürdüm, tövbe etsem kabul olur mu?” dedi, Âlim: –Evet, senin tövbe etmene ne engel olabilir ki; filan yere git, orada Allah’a ibadetle meşgul olan insanlar var. Onlarla birlikte Allah’a ibadet et, memleketine dönme, zira orası kötü bir yer, dedi.

Bunun üzerine adam yola çıktı. Ancak yarı yola varınca öldü. Rahmet melekleri ile azap melekleri bu adam hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri:

–Bu adam, bütün kalbiyle Allah’a yönelerek geldi, dediler. Azap melekleri: –Bu adam hiçbir iyilik işlemedi ki dediler. Bunun üzerine insan suretinde bir melek onların yanına geldi. Melekler bunu aralarında hakem yaptılar.

Melek şöyle dedi: “İki taraftaki mesafeyi ölçün. Hangi tarafa daha yakın ise adam o taraftandır.” Mesafeyi ölçtüler, adamı varacağı yere daha yakın buldular. Bundan dolayı onu rahmet melekleri aldılar.
(Müslim, Tevbe, 46; Buhârî, Enbiyâ, 54)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.