Türk siyasi tarihi haksızlıklar ve aflarla doludur. Devlet belli bir dönem sonra genel af çıkartarak bir anlamda hapishaneleri boşaltmaya karar verir, çünkü artık suçlular hapishanelere sığmaz olmuştur.
Yakın tarihte Rahşan affı dediğimiz af yasasını da hatırlıyoruz. Belki yargıdaki hantallık ve adaletsizlik de bu durumu tetikliyordur, çünkü yargıda ciddi sıkıntı olduğu zaten bilinen bir gerçektir.
Fakat son yıllardaki af söylemi ve arkasından çıkan af gerçekten insan vicdanını kanatacak bir yanlışlığa yol açtı.
Çünkü katiller, dolandırıcılar ve bilimum adi suçlar serbest bırakılmıştır, düşünce suçluları, siyasi suçlular ve en önemlisi de genç yaşta evlilik mağdurları dediğimiz kesim içerde kaldı..
Devletin kalbi katillere, soygunculara müşfik iken, tek suçları sadece evlenmiş olmak olan insanlar içerde kaldı.
Hukukun en temel ilkesi olan kanunlar geçmişe yönelik hükmetmez ilkesinin bile hiçe sayılarak kanun çıkmadan önceki 18 yaşından küçük evlilik yapmış olan insanlar tecavüzcü diyerek hapse atıldı.
Birçoklarının çocukları ve kurulu işleri varken sırf feminist kadınlarına şirin gözükmek ve onlardan bir kaç oy almak uğruna bu mazlumların günahına girildi.
Kadın haklarını savunan kesimler ve bunun içinde muhafazakar kadın dernekleri de onları yok saydılar, sahiplenmediler. Güya kadınları koruyorlardı ama aslında kocaları hapiste olan ve dışarda çocuklarıyla yalnız kalan kadınları mağduriyete terk ediyorlardı.
Zaten adı İslami olan bu kadın derneklerinin İslam'la bir alakaları olmayıp feminist sekuler kuruluşların arkasına vagon olmaktadırlar.
Gerçek bir af çıkarılacaksa önce bu şekilde mağdur olan binlerin dışarı çıkarılması gerekir.
Hangi dönemde görülmüş ki evlenmek suç, zina serbest... zinaya giden yollar kolaylaştırılmışken evliliğe giden yollar zorlaştırılıyor.. Bu kadar zulm yapılırsa tabi ki afetler ve felaketler yağmur gibi yağar...
Virüsten kurtulursunuz belki ama arkasından daha büyük felaketler gelir. Felaketler bizim kendi elimizle yaptıklarımızın bir sonucu değil midir? böyle dönemlerde tedbirler alırken aynı zamanda kendimizi de yeniden hesaba çekmemiz gerekmez mi?
Gerçekte suçluları af etme yetkisi devletin olamaz. Suçluyu af edecek olan kişi bizzat mağdurun kendisidir. Bu İslam'ın suç hukunun temel prensibi iken günümüz ceberrüt devletler bizim adımıza hasmımızı af etme yetkisini kendilerinde görmektedirler. Adi suçları, mağdurların mağduriyetlerini giderme şartıyla salıvermeleri gerekirdi...
Ayrıca genç yaşta evlilik yapanları on yıl on beş yıl hapse tıkayacak ne suç işlendi? Bunların yapılacak yasal düzenleme ile bir an önce özgürlüklerine ve ailelerine kavuşması gerekir.
Devleti yönetenlerin böyle bir feraseti gösterip sorunu çözeceklerini umuyorum.
Bizler ilim sahibi insanlar olarak yanlışlar konusunda yöneticileri uyarmakla mükellefiz.