Kronik (müzmin) muhaliflere göre, kendilerinin dışında hiçbir kimse ‘doğru’ iş ve eylem yapamaz...
Anasını satayım, babasını satsam da olur ya… ‘Eski günlere’ bi dönebilsek var ya... Hiç değilse havamız olur, WC için en azından 1.000.000 TL verirdik.
Hayret ki hayret… Şimdiye kadar nasıl oldu da farkına varamadık. Meğer ülkemizin tarihimizi yabancılar ve sarhoşlar yazmışlar... Biliyor muydunuz?
Müslüman kimlikli insanların yönetimini beğenmeyip, tescilli kâfirlerin yönetimini tercih edenlere sıfat aramaya gerek yok, ‘Kara Molla’ derseniz kâfi gelir.
Her gün on binlerce insanın açlıktan öldüğü, 1,5 milyar civarında insanın bir bardak temiz suya muhtaç olduğu dünyamızda, sahip olduğumuz nimetlerimize, ne kadar şükretsek azdır.
Hani diyorum; beğenmeyip indiğin trene tekrar binmeyeceksin. İndikten sonra, birlikte uzun süre seyahat ettiğin insanları eleştirmeyeceksin. İndikten sonra da bekleyip gelecek bir başka trene binmelisin...
Notlarım arasından bir not: Söyleyen kimdir, neden ve nerede söylemiş bilmiyorum, ama şöyle demiş: Kimseden bir şey istemeyin. Hatta at veya eşek üzerinde gider iken kamçınız yere düşse bile, inip kendiniz alın...
İnsanların çoğu, yaptığınız yüzlerce ‘doğru’ iş veya eylemin ‘farkında’ olmaz, farkında olsalar bile takdir etmezler! Ama yaptığınız tek bir ‘hata’ veya ‘kusur’u, hiç unutmaz ve onlar sebebiyle, sizi sürekli yargılarlar.
Başarıları için insanlara ‘değer verme’yi öğrenmek durumundayız! Iskalamaktan çok isabet ettiren ve sonunda sadece ‘bir’ hatası ile yargılanan ve diğer ‘dokuz’ doğrusu göz önüne alınmayıp, değerlendirilmeyen insanlara haksızlık yapmamak gerek…
Feysbuk denilen sanal dünyadan bir dost, Mehmet Tombul, haklı olarak bir tespitte bulunmuş. İtiraz edemem ki… Diyor ki: Bu Ekrem Kiminoğlu çok şanslı, kendine oy verenlerin üzerine işese de, yine oy verecek en az % 30'luk bir güruh yani sürü var…
Bilenler, elbette biliyorlar da… Bilmeyenler de bilsinler ki; Katar’ı Türkiye’ye dost olduğundan dolayı sevmiyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri’ni de Türkiye’ye düşman olduğu için seviyorlar. İşte bizim müzmin-kronik hastalıklı muhalefetimizin durumu bu…
Belediye seçimleri sonrasında Frengistan’a, pardon Fransa’ya yaptığı ziyarette ‘burada kendimi evimde sayıyor ve rahat ediyorum’ diyen Bilmenneoğlu, evi o sıralar anda yangın yeriydi. Sarı yelekliler ateşe vermişti. Ateşi söndürmeye gitti mi? Ben olaylara biraz Fransız kaldım da…
İster inanın ister inanmayın… Ben çok şaşırdım da… İyi olan her şeye itiraz ve muhalefet eden siyasetçilerimizden biri, her günü Cuma Namazı kılıyormuş. Bir başkası da her gün 40 rekât Teravih Namazı eda ediyormuş. Daha büyük biri de, her gün Anıtkabir’de iman tazeliyormuş. Duymadıysanız, yazdım işte, benden duyun.
Notlarım arasında bulduğum bir not: Bir zamanlar Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun Küba’daki bir kilise açılışına, Türkiye’den yalnızca, tek daveti Rahmi Koç’a yaptığını biliyor muydunuz? Aynı Koç, gezi olaylarında kendisine ait Divan Oteli’nde bölücü devrimcilere çay-kahve ikram etmiş ve ağırladığı o haydutlar, gezi olaylarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne 100 000 000 000 ( yüz milyar dolar ) ‘yıkma ve yakma devrimi’ yapıp zarar açmışlardı.