Günümüzde Köylülük tahkir konusu oluyor. Halbuki bunu yüceltmeli. Batıda çiftçilik saygındır. Japon kalkınmasının sürecini araştırmıştım bir zamanlar. Japonya da en tahkir edilen sınıf tüccar ve en idealize edilen sınıf ise askeri yönetici sınıf olan Şogunlardı. Japon imparatoru, batı kalkınmasının arkasındaki dinamiğin ticaret olduğunu gördüğünden ticareti güçlendirmeye karar verir. Fakat toplumda tahkir edilen bir sınıfı nasıl güçlendirecek ve cazibe merkezi haline getirecek? Bulduğu çözüm Şogunları bu işin içine sokmak ve tüccar sınıfını şogunlaştırmaktı. Bu sistemde de başarılı oldu. Tüccar sınıfı, özendirildiği ve saygın bir meslek haline geldiği için kısa zamanda Japon kalkınmasının bel kemiği işlevini gördü.
Bizim de tarım ve ziraat için benzer yöntemler izlememiz gerekir.
Bir de köylülük ile çiftçiliği, tarım ve ziraatçiliği birbirinden ayıramadık.
Yani insanın tarım ve ziraatçilikle uğraşması için illa köylü olması veya köye yerleşmesine gerek yok. Bunu da herhangi bir iş gibi profesyonelce yapmasını öğrenmeliyiz.
Yani insanlar şehirde otururken bile sabah fabrikaya gider gibi tarım, hayvancılık ve ziraat işine gidebilmeli... Bu sektör de klasik köylü işletmeciliği değil de profesyonel bir işletmeciliğe dönüşmeli, uzmanlardan destek alarak işin üretiminden satışına kadar organize edilmelidir.
Ayrıca, köylü ürettiğinin karşılığını alamıyor. Yani ürünler aracılar nedeniyle köylüden yok pahasına alınıyor ve asıl para kazanan bu aracılar oluyor. Devletin bu sömürüyü durdurması gerekir yoksa kimse artık üretim yapmaz. Aracılar köylüden 50 kuruşa aldıkları ürünü büyük şehirlerde 3 veya 4 liraya satıyorlar. Peki köylü bu parayla ne yapabilir? Masrafları bile kurtaramaz. Bu nedenle aracıların sömürüsünden kurtaracak düzenlemeye acilen geçilmelidir.