İngilizler, Filistin'de bir Yahudi devleti kurmak istiyorlardı. Fakat bunun için Osmanlılara karşı Hicaz ayaklanması yapmış ve bölgenin İngilizlerin eline geçmesini sağlamış olan Şerif Hüseyin'in ikna edilmesi gerekiyordu. Fakat Şerif Hüseyin Arap davasını ve Filistin’i parayla satmayı kabul etmedi.
Şerif Hüseyin teklifi kabul etmeyince Suudilerle görüştüler.
(Bu nokta genelde gelen soru ve itirazlarla anlaşılmadığı görülmüştür. Çünkü bize kurgulanan tarihte Şerif Hüseyin İngilizleri destekleyerek isyan ettiği ve bölgenin elimizden çıktığıydı. Bu bilgi doğru aslında ama eksik. Evet şerif Hüseyin Osmanlıya ihanet etti. Suriye - Filistin cephesinin kaybedilmesini sağladı. Ama ondan sonrası anlatılmaz. Ondan sonra miras kavgası vardır. Şerif Hüseyin beklediği büyük Arap Krallığı ödülünü alamaz. Çünkü bu ödülü alması için vermesi gereken bir bedel daha vardır. O da İngilizlerin asıl maksadı olan Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasını onaylaması ve desteklemesi ve hatta gerekirse korumasıdır. Buna da Şerif Hüseyin yanaşmaz ve dananın ipi burada kopar. Devreye İbn Suud girer. İngilizler her zaman bir haine karşı başka bir haini yedekte tutmaktadırlar ve vakti gelince diğer haini devreden çıkarmak için onu kullanırlar. Fakat burada şunu da belirtelim ki Şerif Hüseyin her ne kadar bize göre hain olsa da aslında o Arap Milliyetçisidir. Tüm milliyetçiler gibi, kendi ulusundan başkasını tanımazlar.)
İbn Suud, İngilizlerin Yahudi Devleti karşılığında kendisine Hicaz'ın verilmesi teklifini kabul etti. Böylece ibn Suud ve Vahabbilerin önü açılmış olundu.
İbn Suud artık tamamen İngiliz silah ve askeriyle donatılmış bir şekilde bölgede güçlendi. Bütün bu olanlardan sonra Şerif Hüseyin yine Filistin’in Yahudilere verilmesini kabul etmedi ve kendisine oğlu tarafından getirilen antlaşmayı okumadan yırttı. İngilizler, artık Şerif Hüseyin’i ikna edemeyeceklerini anladılar.
İngilizler, ibn Suud’ u Şerif Hüseyin’e karşı harekete geçirdiler. Eylül 1924 yılında Suud Şerif Hüseyin'in merkezlerinden olanTaif’i, Ekim 1924 yılında Mekke'yi aldı. Şerif Hüseyin savaşı kaybedince tahttan çekildi. Ocak 1925 yılında Cidde’yi de alan ibn Suud, bölgeye tamamen egemen oldu.
Böylece Hicaz’ın yeni kralı ibn Suud oldu. Diğer Avrupalı devletler Şubat 1926 yılından itibaren yeni krallığı tanıdılar. 1936 yılında yeni devletin adı Suudi Arabistan oldu. Bu ismin isim babası da İngilizlerin Ortadoğu masası görevlisi George Rendel oldu.
Neticede Balfour Deklarasyonu’nun en çok gözden kaçırılan noktalarından bir tanesi, İngiliz İmparatorluğu’nun “Yahudi halkına ulus devlet” kurulması için “elinden geleni ardına koymayacağını” ilan etmiş olmasıdır.
Evet, bugün dünyadaki birçok ulus devlet İngiliz İmparatorluğu tarafından oluşturulmuştur; fakat Suudi Arabistan’ı diğerlerinden ayıran unsur, kuzey ve kuzey batı sınırlarının İsrail’in kurulmasına ortam hazırlayan bir biçimde çizilmiş olmasıdır. En azından Hail (Osmanlı dostu ibn Reşid'in merkezi) ve Hicaz (Şerif Hüseyin'in merkezi) emirliklerinin İbn Suud’un Vahhabileri tarafından yıkılmış olmasının asıl sebebinin bu emirlerin (Şerif Hüseyin ve ibn Reşid) İngiliz İmparatorluğu’nun Filistin üzerinde Siyonist projeye zemin hazırlama sürecini reddetmiş olmaları olduğunu biliyoruz.
Yani Suud devletinin kurulmasının nedeni Filistin'in Yahudilere verilmesidir. Bu devlet, Filistin'deki Yahudi devletinin bekasının temelidir. Kuruluşu ihanet üzerine olan bir devletten hayır beklenilmez.