Ben bilmem. Bilen bilir.
Herkes kendi yükünü çeker!
Hayaller güzeldir, gerçekleşmese bile…
Bir dost der ki: Dosta mazeret yalandır.
‘Doğru’ söze ne denir? Öyleyse öyledir!
Muhabbet bir başkadır, başka şeylere benzemez.
Kitap candır. Kitap içinde büyüyenler de canan'dır!
Dostluk ve sevgi'nin belli bir şekli ve kalıbı yoktur!
Hayatlar, dünyanın her yerinde bir şekilde ‘hayat’ buluyorlar!
Halkı, millete ezdirmemek gerek! Bir gün gelir herkese lâzım olur!
Ben İlk defa duydum: Şahin küçük, ama et yer; deve büyük, ot yer.
Âdi ‘adamlar’, fıtratları bozulduğu için, hiçbir zaman ‘âdil’ olamazlar!
Adam olmayanı, zorla da olsa, ‘adam’ etmek, her adamın harcı değildir.
Bazı insanlar ölürler, bazıları da kaybedilirler. İki durum, aynı durum değildir,
Siz, kendiniz çekmediğiniz sürece, başkalarının neler çektiğini nereden bileceksiniz...
Hani diyorum; 'yalancı' biri, bir başkasına 'yalancı' dese... Eeeee? Ne demek istemiştir? Muhatap nasıl biridir? Kafam karıştı da...
Sadece 'muhalefet etmek için muhalefet' bile bir meziyettir! Yabana atmamak gerek! Tıpkı 'Sanat için sanat' gibi...
Şöyle etrafıma bakıyorum da; Cehennemin mutlak gerekliliği her geçen gün daha bariz hâle geliyor! Hak yolunda olanlara selâm olsun.
Hani diyorum; aklıma geliyor da... Bir 'ahlâksız' kişi, bir başka kişiye 'ahlâksız' diye hitap etse... Kafam karıştı... Bu hususta ne demek gerek?
Kim ne olursa olsun, kim olursa olsun, isterse Allama-i Cihan olsun, ancak dışarıdan ‘görüldüğü’ kadardır. Nasıl görülüyorsa öyle bilinir…
Her vesile ile söylenir: Türkiye iyi ülke de çevresi kötü… Hâlbuki şöyle söylense daha iyi olmaz mı? Türkiye iyi ülke de, içindeki kötüler olmasa…
Birileri bir zamanlar bir hatırlatma yapmış (birilerin atasözüymüş): Depoda şeker yoksa kuyrukta beklemenin ve bekleyenlerin bir anlamı yoktur!
Hani diyorum; zaman zaman aklıma geliyor da... Siyasetteki insanın KİN'İ, onun DİN'i ve MEZHBİ, haline geliyorsa... Bu durum nasıl açıklanır?
Kim demiş? Ne zaman demiş? Kimin için söylemiş? Bilinmez, ama şöyle demiş söyleyen: ''klozet'' üzerinden muhalefet yapanın ufku necasetten öteye geçemez.
Birileri bir duvar yazısı yazmış, ‘ahlâkımı kaybettim’ diye… Diğer biri de cevap vermiş: Bu memlekette sen yalnız değilsin. Ahlâkını kaybeden o kadar çok kişi var ki...
Ayakkabımız yok, YOL yapmayalım. Denizleri kirletiriz GEMİ inşa etmeyelim. Kömür madenlerini KORUYAMAYAN bir ülke, ne halt edecek ki NÜKLEER SANTRAL yapsın.
Etrafımızda ve içimizde olup biten her şeye muhalif olmalıyız. Yoksa yaşayamayız, ölürüz ve belki de gebeririz... Varsa yoksa, her şeye, kendimize bile, muhalefet etmeliyiz. Varlık sebebimizi inkâr etmek nankörlüktür!