SÖZ VAR İNCİDİR, SÖZ VAR İNCİTİR.
Bazen çok küçük şeyler insanı mutlu edeceği gibi mutsuz da edebilir. Bazı insanların söz tesiri bazılarına göre daha tesirli olabilir. Sözün kişi üzerinde etkili olup olmaması kişiler arasındaki ilişkiye bağlıdır.
Çok sevdiğiniz ve değer verdiğiniz birisinin size karşı olumsuz davranışı son derece etkileyebilir. Tam tersi sizce önemsiz olan birinin eleştirisi sizin üzerindeki etkisi sıfır derecesinde olabilir. Bu pozisyona, "kşlilerarası denge" diye tanımlanabilir. Terazinin kefesine koyacağın davranış modeli diğer kefede kim olduğuna bakarak olmalıdır. Burada akıllı insan, terazinin her iki kefesinini de iyi ayarlamalıdır.
İnsanoğlu duygusal bir varlıktır. Hassas terazi gibidir. Dışardan beyne giden her etkiye karşı beyin tepki gösterir. Analitik teraziler ya da ultra migro teraziler ile kıymetli (altın-ekmas) eşyalar tartılır. Ultra migro teraziler ondalık sayılarda virgülden sonraki yedi basamaklı sayıya kadar yani on milyonda biri bile ölçebilecek hassasiyete sahiptir.
Kıymetli madenleri bu kadar hassas terazilerle tartabilecek tekniği elde ettik. Lâkin kişi ya da kişiler arasındaki ilişkiyi ayarlayacak, dengeleri ortaya koyacak bir hassas terazi kuramadık, oluşturamadık. Bazen patoslama atlıyoruz, karşımızdaki insanların gönüllerini dikkate almadan hercümerc ediyoruz. Halbuki en kıymetli hazine insanın kalbidir. Bu manada kalp kırmak, kabeyi yıkmaktan daha vahim olarak görülmektedir.
Bir insanın kalbinde iyi hasletlerle yer almak, ne güzeldir. Bulunduğun yerden ayrılırken hoş bir seda bırakarak ayrılmak ne büyük bir erdemliktir. İnsanların derdiyle dertlenebilmek bu uğurda mücadele vermek Salih ameller içerisinde yer almaktır. Değil midir ki dünyaya gelişimizin gayesi güzel ameller işlemektir. Geçici dünyada imtihanı başarıp cenneti kazanmaktır. Mal ve servet kazandın, makam kazandın, şöhrete erdin de, gönül kazanmadıktan sonra o kazandıkların ne işe yarar. Öbür dünyadan -leyhine dönüştüremediğin ameller-aleyhinde şahitlik yapacaklardır. Nasıl mahkemeyi kazanacaksın. Bunları şimdiden düşünüp ona göre kendimizi düzene dokmalıyız, hizaya getirmeliyiz. Yarın çok geç olabilir.
O yüzden kalp kıtmayalım, insanların gönüllerini kazanacak amelde bulunalım. Yarım hurma dahi olsa garibanlara sadaka verelim. Her sadaka bir küçük günahı siler atar. Bin düşünüp bir döyleyelim. Ağızdan çıkan söz bir daha geri gelmez, memeden çıkan süt bir daha memeye girmez, namludan çıkan kurşun bir daha namluya dönmez. Açılan yaralar kolay kolay tamir edilmez. Duygulara hitap eden dokunuşlar kolay kolay unutulmaz. Hayatımızda acı ve tatlı hatıralarımızı hep hatırlarız. Bundan dolayı bize düşen görev olumlu yönde, gönüllere dokunmaya çalışmaktır
Nice ihlâslı insanlar verdır, fakirdir, makam sahibi değildir. Yerinde ve zamanında insanların kalplerini dokunduğundan çok kişi tarafından sevilir. Nice servet ve makam sahipleri de vardır ki, kimseler tarafından sevilmez. Sevmek, sevilmek iyi insan olmaya bağlıdır, servete ve şöhrete bağlı değildir.
. İnsanların duruşu ve durumu anlık değişebilir. Durduk yerde bir telefon gelir, moral bozulabilir. Caddede sokakta tanıdık biri karşına çıkar, görmemezlikten gelir, bu durum insanı üzebilir. Alış-veriş için pazara gidildiğinde pazarda satılan yiyecek ve giyecekler bir hafta önceki fiyatlara göre pahalı bulunur, millet üzülür, aracımızla yolda seyrederken biri önümüzde durduk yerde ani fren yapar stese girebiliriz. Bu günlerde sokak köpeklerinin tehlikeleri ve saldırıları TV ekranlarında anlatılıyor. Sabahın erken saatinde ıssız sokağa çıktınız, açlıkla boğuşan köpeklerin saldırısına uğrayabiliriz. Böyle durumda korku duygularımız devreye girebilir. Her şeyden önce ülkemizin ekonomik krize girmesiyle, beraberinde getirdiği ağır sorunlar hepimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla her sabah kalktığımızda hangi olumsuzlukla karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bu bakımdan karamsarız ve geleceğimize maaledef olumlu bakamıyoruz. Bütün bu sıralamaya çalıştığım maddeler bizi mutsuz etmektedir. Mutsuz ve umutsuz olan toplumlar çok hassas dengeliri vardır. Rolantide olan birine güzel bir süpriz yaparsan, tatlı bir söz söylersen, gönlünü okşayıcı bir tavır sergilersen geçici de olsa mutlu edersin. Mutlu edince de mutlu olursun. Aksi durumda her iki tarafta da mutsuzluk zuhur eder.
Kısaca şunu demek istiyorum. İnsanlarımız yaşadığımız konjonktür gereği çok hassaslaştı. Onları incitmek kolaydır, mutlu etmek ise zordur. Hassas terazi gibi olmalıyız. Dengeleri iyi ayarlamalıyız. Küçük bir şeyde çok yakın dostluklar kırılabilir, yıkılabilir. Gönül kırmak kolay, tamir etmek zordur. Tamiri zor olanı yıkıp sonra yapmaya kalkmak akıl kârı değildir. Selâm ve Dua ile...
25.05.2024