Kıymetli dostlarım, "kaba üslûp sana yakışmıyor, seviyeni düşürme" şeklinde bazı kıymetli dostlarımdan ikazlar geldi. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Benim hatamı, kusurumu, eksiğimi söyleyen, elbette benim hayrımı ve iyiliğimi istiyordur ; başımın tâcıdır, kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Evet, mâalesef bendeniz de zaman zaman kantarın topuzunu kaçırıyorum, şirâzeden çıkıyorum, ağzımı bozduğum da oluyor ; hepinizden çok özür diliyorum. Beşer'iz, arada şaşırıyoruz işte.. Şer ve Küfür Cephesi'nin yalan ve iftirâları karşısında, bazen beynimiz şase yapıyor, vitesten atıyoruz maalesef. Rabbim, başta Kahraman Reisimiz olmak üzere, Devletimizin idâresinde vâzife yapan her insanımızın yardımcısı olsun inşallah ; onların işleri daha da zor.
Muhterem Diyânet İşleri Reisimiz - ki, kendilerinin aynı zamanda "Şeyh-ül İslâm"lık makamını ihrâz ve derûhte ettiği düşünülmelidir - Lûtî'ler ve zinâkârlar hakkında, Rabbimiz'in emirlerini tebliğ etti diye, Şer ve Küfür Cephesi tarafından, adetâ "recm'edildi" ( taşlandı ) ...! Burada bizim bu muhterem insana sâhip çıkmamız, boynumuza borç ve şart oldu ; bunu da elimizden geldiği kadar yapmaya çalıştık inşallah.
Fakat, hâyret veren bazı tavırlar ile de karşılaştık ; "bizim cenâhtan" bir kısım insanımız da, muhterem Ali ERBAŞ'ı "yetersizlikle" ithâm ederek, taşlıyordu... "Onu söylüyorsun da, şunu niye söylemiyorsun ?! Sizin imamlarınız bugüne kadar nerelerdeydi..?!" falan... Yahu efendiler, sanki TÜRKİYE'de hiç yaşamamış gibi konuşuyorsunuz ; yapmayın, etmeyin..
Temelleri ta 1839'da Tanzimât Fermânı ile atılan ve resmî târihin bize "tânzimât-ı hâyriye" ( güzel düzenlemeler ) diye "yutturduğu" ve 1922'den itibâren en alçak en kalleş en sinsî ve zehirli bıçakların kullanıldığı bir sistemin, aziz Milletimizin üstünde icrâ ettiği acımasız ameliyâtın sendrom ve travmalarını daha yeni yeni aşmaya başladık... Hâlen "nekâhât" dönemindeyiz ; daha yapılması icâp eden çok işimiz var...
Evet, 18 senedir iktidârdayız amma, "muktedir" olabildik mi ?! İktidârımızın ilk 5 senesini Takoz Necdet , AYM - 367 Sabih - CHP "zehir-zıkkım" etmedi mi bize ? Ondan sonra Cumhurbaşkanı yaptığımız "kardeşimiz" ( ?!!! ) zehirli dikenli Brütüs-gül olarak çıkmadı mı karşımıza ? GEZİ'de ve FETÖ ile mücâdelede aldığı tavırlar ile, aslında içimize sokulmuş bir "truva atı" olan bu sinsi/kalleş figür'ün, AK Parti Hükümetleri'ne ve Kahraman Reisimiz'e bilhâssa siyâsî konularda nasıl fren-engel-takoz olduğunu görmedik mi ? Yahu çok uzağa gitmeye ne hâcet, daha dün AYM'nin ( Anayasa Mahkemesi ) verdiği iptâl kararları bile, bizim hâlen "muktedir olamadığımızın" resmidir.
Düşününüz, AK Parti Hükümeti, Devleti "şer unsurlardan korumak, muhafaza etmek, onların Devlet Cihâzı içine hülûl etmelerini ( sızmalarını ) engellemek, siber suçların önüne geçmek ve fâilleri hızlı bir şekilde yakalamak," şeklinde özetleyebileceğim bazı kanunî düzenlemeler yapıyor...amma hemmencecik CHP bunu AYM'ye götürüyor ve kanunun en mühim maddelerini iptâl ettiriyor ! Ve aynı şirret insanlar dönüyorlar, bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na "diktatör" diyorlar ! Yahu diktatörün ülkesinde sizin mabadınızda bu kadar kurt kaynayabilir miydi ?!!! Siz bu kadar Sorosçuluk yapabilir miydiniz ?! FOX gibi casusluk/ajitasyon/provokasyon/yalan/iftirâ kanalları ve SÖZCÜ, YENİÇAĞ, CUMHURİYET gibi "aynı yolun yolcusu" TASMALILAR bu ülkede hâlâ yayın yapabilirler miydi..?!!!
Şimdi kıymetli dostlarım, burada "viteste kalmak" imkânı var mı..?! Biz de insanız, bizim de sinir sistemimiz var, ağzımızdan mâalesef kaba sözler sâdır oluyor... Mesele bu kadarı ile kalsa, gene razıyız ; bir de bizim cenâhtan olduklarını düşündüğüm / zânnettiğim / inanmak istediğim bazı insanlar da çıkıp ta "onsekiz senedir nerdesiniz, niye şunu yapmadınız, niye bunu yapmadınız...?!" felân festek diye "savurtturuyorlar" ya..., hah işte, tam bu noktada şase yapıyor benim beynim, dumanım tütüyor...!
Yahu karşı taraf zaten "ümitsiz vak'a", onlar ne söyleseler, kendilerine yakışıyor da... Size ne oluyor be kardeşim...? ALLAH (C.C.) aşkına bir susun da, "adam" sanalım...!
Selâm ve dua ile, kıymetli dostlarım.