SÖYLEMLERİ EYLEME DÖNÜŞTÜRMEK
Bilindiği üzere bir şeyi söylemek kolay, yapmak ise zordur. Diyelim ki, bir insan; " Ben bir ev yapacağım" dese, bunu söylemek kolay, yalnız evi yapmak zordur, her şeyden önce sermaye ve emek ister.
Esas olan şey söylem ve eylem birliğidir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in Saf Suresi'nin 1.2.3.. Ayet-i Kerimelerşnde Cenab-ı Hak; 1 - Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.
2 - Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?
3 - Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur. Buyurmaktadır.
Bir şeyi önce yapıp yapamayacağımız beyin kodlarımızda düşünmemiz lâzımdır. Yapabilecek irade varsa, her türlü donanım da mevcutsa o zaman "yaparım" demeliyiz. Söz ağızdan çıktıktan sonra artık daha geri dönmez, söylenen şey, vaat edilen ne varsa mutlaka yapılmalıdır. Tabi hayırlı ve güzel işler için bu söylediklerimiz geçerlidir. Bir kimse bir kötülüğe niyet eder, diliyle ifade ederse, sonra da o kötülüğü yapmaktan vazgeçerse elbette iyi olur.
Müslüman zaten kimse hakkında kötülük düşünmez. Söylem ve eylem birliği içinde olur. Söylemi ve eylemi doğru orantılıdır. Ters orantılı asla olmamalıdır.
"Dinimizin direği namazdır". Çok şükür ki memleketimizde en güzel hizmetlerden birisi de camilerimiz ve mescitlerimizdir. Tertemiz ibadethanelerimiz var. Cami görevlilerimizin sesleri ve nefesleri de muntazamdır. Tecvit ve mahreç kurallarına uyarak, türlü türlü makamlarla son sistem mikrofonlara Kur'an okuyarak camilerimizi ve minarelerimizi Allah Teâlâ'nın kelâmıyla şereflendiriyorlar.
. Cami cemaatimiz de "maşallah" diyorum! Tertemiz elbiselerini giyerek, temizlik kurallarına uyarak, beş vakit namazını modern imamlarınız ve modern camilerimizde kılmaya çalışıyor.
Cemaatin yaş ortalaması her geçen gün yükseliyor. Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece daha fazla olduğuna dair Hadis-i şerif vardır. Cemaatimiz bu sünnete elinden geldiği kadar uymaya çalışıyor. Buraya kadar her şey güzel. Yalnız namazda okuduğu Ayet ve duaların manasından cemaatin çoğu habersiz, o namazda verilen vaatlerin sosyal hayatta yansıması yok. Söylemler eylemlere dönüşmemiştir. Günde 40 defa "sırat- müstakim" yoluna iletilmek üzere Allah Teâlâ'ya dua ediyoruz, "rızkın sahibi sadece Allah Teâlâ olduğunu beyan ediyoruz. Bu sözlü beyanın eylem noktasında neresindeyiz? Sorusu gerçekten özell olarak günümüzde çok önem arz etmektedir. Söylemler on numara, eylemler sıfır numara. Halbuki eyleme dönüşmeyen söylemlerin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Saff Suresinde eyleme dönüşmeyen söylemler indi İlâhide "Buğza" sebebiyet veriyor.
Burada ibadetlerimizin bir söylem, bir inanç ve iddia olduğunu, bu inanç ve iddialarınız eyleme dönüşünce hayat bulacapını bilmemiz şarttır.
Faizin haram olduğunu beyan eden Ayet-i Kerimeleri ezberliyerek okumak kolaydır. Esas olan faiz almamak ve faizli sistemleri alkışlamamaktır. En azından kalben sonuna kadar buğzetmektir.
. Namazımız bize kula kul olmamayı, Allah Teâlâ'nın huzurundan başka hiç bir yerde eğilmemeyi, dosdoğru olmayı, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmemeyi, yegane kuvvet ve kudret sahibinin Yüce Allah Teâlâ olduğunu, Allah Teâlâ' nın yolundan başka bütün düzenler şeytan düzeni olduğunu...bize öğretmektedir. Namaz kılan kardeşlerimizin kaç kişide bu sayılan özellikleri eylemlerinde görebiliriz? Ne dersiniz?
Yaptığımız her ibadetin aslında her birinin bir dili vardır. Bize bir takım söylemler söylediyor. Biz söylemlerde kalıyoruz. Hangi ibadet bize ne vermek istediğinden dahi haberimiz yoktur. Bu kadar şuursuzca bir müslümanlığımız vardır. Eğer öyle olmasaydı dünyada yaşayan iki milyara yakın müslüman yerlere sürünmezdi.
Şu halde siyasiler meydanlarda halkımıza verdikleri sözleri iktidara geldikleri taktirde eyleme mutlaka dönüştürmelidirler. Ebeveynler evlâtlarına ettikleri söylemleri yeri ve zamanı geldiğinde eyleme dönüştürmelidirler. Öğretmenler talebelerine verdikleri sözleri yerine getirmelidirler.
Söyleyip de yapmamak münafıklığın alâmetindendir. Söyleneni yerine getirmemek bir nevi karşı tarafı aldatmak olur aynı zamanda. "Biz ne aldanan ne de aldatan" oluruz. Sözler yerini bulmazsa o sözün ne önemi var. Bir Hadis-i Şerifle yazımı noktalıyorum. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münâfığın alâmeti üçtür:
Konuşunca yalan söyler.
Söz verince sözünde durmaz.
Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.”
Görüş ve eleştirilerinizi beklerim. Rabbim bu yazılarımızı kulluğumuza şahid eylesin inşallah. Selâm ve Dua ile...
07.03.2024
Balmuallim
M. Cemal TOMAR