SONBAHAR YAPRAKLARI BİR BİR DÖKÜLÜYOR
Ülkemizde aynı anda dört mevsim bir arada yaşanmaktadır. Aynı zamanda Türkiye jeostratejik olarak da Dünya üzerinde çok önemli bir yerde yer almaktadır. O bakımdan Türk vatandaşı olarak şanslı olduğumuzu söyleyebiliriz.
Sonbahar mevsiminin son günlerini yaşıyoruz. Ağaçlardaki yapraklar bir bir dökülerek kışa hazırlık yapıyorlar sanki! İnsanlarımızın dökümü de tıpkı sonbahar yaprakları gibidir.
Aslında mevsimler düşünen akıllar için çok önemli dersler vermektedir. İlkbahar dirilmeyi, yaz mevsimi, büyümek olgunlaşmak, çalışmak bir taraftan üretmeyi ve hasılat toplamayı, sonbahar ise yaşlılığı, kış mevsimi de ölümü hatırlatıyor. Yağan karlar ise tabiata giydirilmiş kefeni hatırlatıyor. Rabbul Âlemin ölmüş tabiatı ilkbaharda nasıl diriltiyorsa, öldükten sonra da bizi öylece şüphesiz diriltecektir. Ölüm gerçek, dirilmek ve ahirete inanmak imanın şartlarındandır.
Gün geçmiyor ki Salah sesi duymamış olalım. Salâh sesi cuma günü öğleden önce okunduğunda cuma namazını hatırlatır, diğer Salâhlar bir ölümün ilânıdır.
Yakın çevremizde gün geçmiyor ki bir ölüm haberi duymuş olmayalım.Her şeyde olduğu gibi son bir kaç yıldır ölüm şekillerinde bile değişmeler meydana gelmiştir. Elbette kimin ne zaman, ne şekilde, nerede, nasıl öleceğini bilmemektedir. Ancak insanoğlu bazı tahminlerde bulunabilirdi, tahminler de doğru çıkardı. Şimdi ise bugün sağlık yönünden çok sağlam bildiğimiz insanlar; kalp krizinden, beyne pıhtı atmakla malesef öldüklerine şahid oluyoruz.
Son zamanlarda kanserden ölenlerin sayısında da büyük artışlar var ülkemizde. Bunda izlenen yanlış tarım politikalarının büyük payı vardır. Özellikle kalp krizi, beyne pıhtı atılması hastalıklarında, korona aşısının etkisi çok büyük olduğu bir gerçektir. Bu konuda sağlık yetkilileri kamuoyuna aydınlatıcı bilgi mutlaka vermeliler.
Yakın çevremden ve akrabalarından son iki hafta içinde 5 kişi hakkın rahmetine kavuşmuştur. Yirmili yaşlardan bir genç intihar etti. Yaşları 55-58 civarında olan iki dostum kalp krizi sonucu vefat etti. Bir tanesi kanserden bir diğeri de beyne kan pıhtısı atılması sonucunda vefat ettiler. Rabbim cümlesine rahmet eylesin. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Terör devleti İsrail'de kanserden ölenlerin oranı nerde ise yüzde sıfırlarda iken, bizde bu oran AB ülkelerinin ortalamasına göre çok yüksek görülmektedir. Bu durum bize bir mesaj vermez mi? Ne dersiniz?
Kanser vakalarının çok artış göstermesi durumu
GDO'lu ürünler tüketmemizden kaynaklanmaktadır.
GDO'lu ürünlerin yüzde 99'u soya, mısır, pamuk ve kanoladan oluşmaktadır. Bunların dışında domates, patates, pirinç, buğday, bal kabağı, ayçiçeği, tütün ve şeker pancarı gibi bitkiler de GDO'lu olarak üretilmektedir. Ahududu, karpuz, biber, kavun, ananas gibi ürünlerde ise çalışmalar devam etmektedir.
Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO), modern biyoteknolojik yöntemler kullanılarak yapıları iyileştirilip geliştirilen ürünler için kullanılan bir deyimdir. Daha iyi anlaşılması bakımından en genel anlamıyla biyoteknolojiyi “canlı organizmaları ya da bunlardan elde edilen ürünleri kullan23arak yeni ürün ve hizmetlerin üretilmesi” olarak tanımlayabiliriz. Genetik müdahale yöntemleriyle genetik yapısına bitki, bakteri, virüs vb. herhangi bir başka canlıdan alınan gen veya genlerin aktarılmasıyla elde edilen yeni organizmalardır.
Bu GDO'LU ürünler hem canlılara hem çevreye büyük zararları verdır, hastalıklara karşı vücudumuzun direncini kırıyor, kökleriyle toprağa zehir saçarak toprak zehirleniyor, bir çok zararsız hatta faydalı organizmaların ölümüne sebebiyet veriyor, üreme organlarımızı etkileyetek ürememizi kısıtlıyor. daha sayamayacağımız çok zararları vardır.
Kış mevsimine yaklaşıyoruz. Bu tür ürünler marketlerde ve pazarlarda bolca satışa sunulmaktadır. Doğal ürünler tüketmeye bakalım, sağlığımaza dikkat edelim, vücudumuzun sağlığını korumak aynı zamanda dini bir vecibedir. Sohbetimi Ali- İmran Suresi 'nin 163 ve 164. Ayetlerinin meâliyle sonlandırmak istiyorum.
Rabbena! Cidden bizler bir münadı işittik, imana çağırıyor; Rabbınıza iman edin diyordu, dinledik iman ettik, Rabbena! mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi: bizlerden keffaret buyur ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al
Rabbena! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va´dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va´dinden caymazsın.Amiin.
21.11.2021
M. Cemal TOMAR