Toleranssız insanlara tolerans göstermek çok zor ama yine de toleranslı olmak gerek...
Endişe etmeyin. Her gecenin bir sabahı vardır. Bu durum Kıyamet'e kadar devam edecektir.
Ülkemde yıllar önce ekilen ‘yabani ot tohumları' son zamanlarda belirgin ölçüde yeşillendi.
Herkesin bir hesabı vardır ama hepsinin üzerinde bir ‘hesap’ daha vardır. Unutmamak gerek...
İnsanoğlu Bu meçhul… Birisi satmaya bir kere alıştı mı, kimi veya neyi sattığının bir önemi kalmaz.
Kendi dertlerine ‘deva’ bulamayanların, başkalarının dertlerine ‘deva’ bulmaları mümkün değildir.
Şu fâni Dünya durdukça iyiler de, kötüler de ve kötü söz söyleyenler de olmaya devam edeceklerdir.
Günümüzün bazı 'çok bilenleri' o kadar çok şey 'biliyorlar' ki; bildikleri bilgilerin altından kalkamıyorlar.
'Namussuz'u desteklememek ancak 'namuslu'ya da 'destek olmamak', namussuzu 'desteklemek' anlamına gelir.
Kişisel ahlakî problemlerini çözemeyenlerin, toplumun temel problemlerine ‘deva’ olacak reçete üretmeleri ancak hayaldir.
Şu garip ve fâni âlemde var ya… ‘Yaşamayı’ bilmeyenler, zaten ölülerdir; bedenlerinin, toprağın ‘altında’ veya ‘üstünde’ olması teferruattır!
Edin, edin... Teşekkür edin... Sizi 'adam' yerine koyup da 'tebrik eden' insanlara teşekkür edin. Böyle yaparsak, belki de Yaratıcı‘ya şükrümüz artar.
Bir hastalık veya problemin teşhis edilmesi önemlidir. Fakat daha önemlisi çözüm için sunacağınız reçetedir. Çözüm getirici bir reçete sunamadığınız sürece konuşmanız anlamsızdır.
Dâvasına ihanet ederek, dâva arkadaşlarını yarı yolda bırakanların herhangi bir davası ve derdi olamaz. Olsa olsa, en iyimsek ifadeyle, egolarını tatmin olur. Bunlar da er geç yarı yolda bırakılacaklardır.
Siyasi iktidarların kaderidir; ne yaparlarsa yapsınlar, ister güzel isterse kötü, hangi icraatlarda bulunurlarsa bulunsunlar, tüm siyasi iktidarlar zamanla yıpranmaya mahkûmdurlar. Bu gerçeği sadece siyasetin bizzat fiilen içinde olanlar görmezler...