SIRF MUHALEFET YAPACAĞIM DİYE MUHALEFET YAPILMAZ

Mustafa Cemal TOMAR

SIRF MUHALEFET YAPACAĞIM DİYE MUHALEFET YAPILMAZ

Eski Genel Kurmay Başkanı, eski Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar sosyal medyada, maarif model ve eğitimle ilgili yaptığı açıklamada;

"Eğitimin amacı bilgi değildir; Allah korkusu ve kuldan utanmaktır" dedi. Bu açıklamayı yerinde bir açıklama olarak görüyorum. Laik cumhuriyetin şartları dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacak olursa askerlikte generalliğe kadar yükselmiş, Genel Kurmay Başkanlığı yapmış birisinin "Allah Teâlâ" korkusundan bahsetmesi ve eğitimin yegane amacının Allah Teâlâ korkusu ve utanmak olduğunu belirtmesi taktire şayandır. Böyle bir açıklama yüz yıldır hiç bir üniformalıdan bu zamana kadar, işitmedik, duymadık.

Efendim "böyle bir açıklama bir general nasıl yapar" diyerek günlerdir Yüce Dinimize karşı kinlerinj, demokrasi- cumhuruyet ve lâiklik maskesiyle kinlerinikusanlar var. Eğitim- öğretimin ahlâkla ve Allah korkusuyla ne alakası varmış. Bilim başka din başka diyorlar. Eğer bu zevatlara " batı normları" öğretilmeli dense havaya uçarlar. O zaman lâiklik, demokrasi akıllarına gelmez. Yatıp kalkıyorlar, işleri güçleri Allah Teâlâ 'nın diniyle uğraşmaktadırlar. Varoluş karısının yegane amacı din düşmanlığı olsa gerektir. Biz bu zevatların İslam'a ve müslümanlara olan düşmanlıklarını çok şükür fark ediyoruz. Tam da bu noktada bu durumu muhteşem bir şekilde Ali İmran Suresi'nin 118. Ayet-i Kerimesi'ni Cenab-ı Hâk; Ey inananlar, birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeye kalkışmayın. Onlar, size zarar vermekten, kötülükte bulunmaktan geri kalmazlar, sizin zahmete düşmenizi dilerler. Düşmanlıkları, ağızlarından dökülen sözlerden açıkça belli olur, yüreklerinde gizledikleri düşmanlıksa daha da büyüktür. İşte, aklınızı başınıza almanız için size bu delilleri açıkladık" beyan buyurmaktadır. Bu günlerde sanki bu ayet-i celilenin beyan buyurduğu örneklemeleri yaşıyor gibiyiz ibaresi çok hafiftir. Tam da yaşıyoruz. Bu günlerde değil, asırlardır yaşıyoruz.

Geçenlerde TV' de bir programa katılan "İYİ Parti" grup sözcücüsü,Turhan ÇÖMEZ Bey'e Hulusi AKAR'ın açıklaması soruldu. Turhan Bey " İmam- Hatip Lisesi'ni birincilikle bitirdiğini, daha sonra Tıp Fakültesi'ni derece ile bitirerek çifte vatandaşlık gibi çifte tıp diploması aldığını, yıllardan beri hem siyaset hem de uzman doktor olarak çalıştığını, aynı zamanda iyi bir dini eğitim aldığını belirttikten sonra, eğitim- öğretimin Allah Korkusu ile yakından- uzaktan ilgisi olmadığını söyledi. Belli ki adam zeki, doktor olmuş, yıllarca İngiltere'de sürgün yaşamış, batı kültürünü de inceleme fırsatı bulmuş,lâkin bazı gerçekleri henüz algılayamştır.Yaptığı çalışmaların ve muhalefetinin bir çoğuna katılsam da bu soruyla alakalı olarak verdiği cevabı doğrusu kendisine yakıştıramadım. Turhan Bey, muhalefet yapacağım diye muhalefet yapılmaz. Yiğit insan doğruya doğru, yanlışa yanlış der. Kur'an ümmül kitaptır. Bir mekteptir. Bütün kitapların anasıdır, eğitim- öğretimin müslümana göre temelidir, ortasıdır Berceste ayetlerin tamamında Allah Teâlâ' nın haramlarına karşı hassas olunmasını, emirlerine sarılmasını, bu manada Allah Teâlâ nın nehiykerinden en çok ondan sakınanların olduğunu açıkça beyan ediyor. Eğitimin içinde Allah korkusunun olmadığını söylemek insanı küfre götürür. Allah korkusu ile alakalı onlarca ayet-i celile vardır. İşte bir örnek:

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı da taş kesildi, hatta taştan daha katı oldu. Çünkü öyle taşlar vardır ki bağrından ırmaklar çağlar. Öylesi de vardır ki, çatlar da arasından sular akar. Bazısı da Allah korkusundan yuvarlanıp düşer. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir. Bakara/194

Cehennem ve cennet eksenli düşünüldüğünde " korku ve ümit arasında olmak gerekir.Bütün hadise, Allah Teâlâ'nın gazabından korkmak, merhametini ummaktır. Bu inancı kalbine yerleştirmeyenler, ne kadar pozitif ilim okurlarsa okusunlar onlardan insanlığa fayda gelmez. Eğer dünya sermayesini ekserisinj elinde bulunduran zevatların kalbinde zerre misali Allah ( CC) korkusu olsaydı dünyayı bugün olduğu gibi cehenneme çevirirler miydi?

Eğitimin bir gayesi bir amacı vardır. Daha doğrusu beyni vardır. O da Hâk Teâlâ korkusudur. "İki dudak arası" diye bir deyim kullanırız ya! sürekli. Devleti yöneten baştakilerin iki dudağı ile telaffuz ettikleri cümleler, alt kademedekiler için "emir" telakki ediyor ve uygulamaya konuluyor.

Biz böyle yönetiliyoruz en azından. Daha önce sayın cumhurbaşkanımız memur ve emekli maaş artışları ile ilgili % 2.5 de ben verdim diyerek maaşlar o artışa göre düzenlenmedi mi? Burada konu ile alakalı onlarca örnek verilemez mi? Peki bu iki dudağa emir veren beyin değil midir? İnsanın beyni neye göre hareket eder? Beyin daha önce aldığı eğitime, inandığı değerlere ve doğru kabul ettiği inanç mekanizmasına göre çalışır. Özde Allah korkusu bir beyne yerleştirildiği zaman o beynin hükmü adil olur, işini en mükemmel şekilde yapar, böyle kişilerein başına polis dikmenize gerek yoktur. İşlerini siz olsanız da olmasanız da en mükemmel şekilde yaparlar. Fazla söze gerek kalmadan bu durumu merhum M. Akif ERSOY ne de güzel izah etmiştir.

"Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır, Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır".

Geçenlerde yazmıştım. Maksat illa da muhalefet yapmaktan ziyade islâma ve müslümanlara saldırmak olunca, bir şeyleri kutsayıp arkalarına saklanarak salyalarını akıtmak şeytanlığın diğer bir versiyonudur. Sürekli lâikliğe vurgu yapmak ne demektir mesela. Lâikliğin de bir kitabı var, ilkeleri var, değerleri var, prensipleri var, hedefleri var. Lâikliği kendinize din yaptınız, bunun eğitimini veriyorsunuz. Bu dinimizi hayatın her safhasına uygulamaya çalışıyorsunuz. Benim dinime gelince, devlet yönetimine alet etme diyorsunuz. Ama siz ise inandıklarınızı bize dayıyorsunuz. Burada çifte standart var . İnsan inandığı ve din edindiği değerlerini yönetimine dahil etmemesi doğanın yapısına aykırıdır. Siz ki nasıl değerlerinizi hayat felsefesi yapıyorsanız müslüman da yapar. Doğrudu bu konular başlı başına tartışılması gereken konulardır. Yiğit adam sırf muhalefetlik için muhalefet yapmaz. Ben Hulusi AKAR'ın eğitim konusunda sarf ettiği cümlelerin arkasındayım. Bütün öğretmenlerin en büyük hedefi; gelecek nesillere Allah Teâlâ'nın sevgisiyle beraber, O'ndan sakınmanın önemini kavratmak olmalıdır. İman varsa imkân vardır.

Selâm ve dualarımla...

17.09.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.