AK Partinin ortaya koyduğu belgeleri herkes görmezden geldi. Tartışma YSK neye göre karar verecek değil de ne karar vereceğe indirgendi. YSK Kendisine sunulan belgelere göre karar verdi. Ve suçlu ilan edildi. AK Parti de hakkını hukuk yoluyla aradığı için suçlu.
Eğer seçimlerde yolsuzluk yapıldı ve kanuna göre hareket edilmediyse seçimlerin yenilenmesi bunun doğal sonucu değil midir?
Ama öyle düşünülmüyor. Yapıldıysa yapıldı, sandıktan çıkan sonuç bu, bunu kabullenin gibi bir tavır alınıyor. Tamam da, çıkan sonuç manipüle edilmiş sonuç değil mi?
İmamoğlu'nun kazandığının garantisi var mı?
Nedense 'sandık her şey değildir' savunucuları sandık ta sandık diye tutturdu. Tamam sandık. Sandıkta hile yapıldığının belgesi var. Kafadan uydurulmuyor.
Bütün bu atarlanmalar psikolojik üstünlük sağlamak için. Hem kel hem fodul.
Bütün bunları demokrasi adına yaptıklarını söylüyorlar.
Yazık...
FİNCANCI KATIRLARI
Nasrettin Hoca ahirette ne var ne yok çok merak edermiş. Bir gün mezarlıkta boş bir mezar gören Nasrettin Hoca, eve gidip karısına demiş ki:
- Hanım, ahirette ne var ne yok merak ediyorum. Bugün boş bir mezar gördüm, gidip içine yatacağım; bakalım ne olacak?
Hanımı "Etme, eyleme!" diye yalvarsa da Hoca, mezarlığa gidip, yol kenarındaki boş bir mezara yatmış. "Acaba ne olacak?" diye başlamış sağı, solu dinlemeye. Gece saat dörde doğru "Haldırt!.. Huldurt!.." diye sesler duymaya başlayan Hoca, boş mezarın içinde ansızın ayağa kalkıp sormuş:
- Ne oluyor yahu?
O anda yoldan geçmekte olan fincancı katırları da Hocayı o vaziyette görünce ürkmüş; katırlara yüklenen fincanlar da kırılmış. Fincancılar birbirlerine sormuş:
- Bu deli ne arıyor burada?
Kırılan fincanlar yüzünden Nasrettin Hocayı bir güzel dövmüşler. Sabah olmuş, Hoca ağzı burnu kan içinde eve gelmiş. Karısı Hocayı o vaziyette görünce telaşlanmış:
- Hoca Efendi, ne oldu sana böyle?
- Ah hanım!.. Başıma gelenleri bir bilsen!..
Bu söz üzerine Hocanın karısı çok merak etmiş:
- Hocam Efendi, ahirette ne var ne yok?
Hoca da cevap vermiş:
- Fincancı katırlarını ürkütmezsen, hiçbir şey yok!..
HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
Hatırlayanlar vardır; bir Cem Yılmaz filmi.
Filmin kısa özeti şöyle;
Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson'un sorunlu abi kardeş ilişkisini beyazperdeye yansıttığı bu özel filmde Nuri, gereksiz yere karıştığı bir kavga sırasında üç yıldır görmediği kardeşi Altan ile karşılaşır. Bu rastlantı; aradan geçen bunca zamandan sonra bu iki kardeş için sürpriz olmuştur. Birbirleriyle tamamen zıt iki karakteri simgeleyen bu kardeşler kaderin oyunu sonucu başlarına birtakım belalar saracak ve soluğu güneyde alacaklardır...
Ömer Vargı'nın yönetmenliğini yaptığı ve Cem Yılmaz ile birlikte yazdığı film 1990'ların en akılda kalan yapımlarından...
DARBE TARTIŞMALARI
Kötü sanılan her şeye darbe denildiğine göre 'darbe', pek de öyle savunulacak taraftarı olunacak bir şey değil.
Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimleri ile ilgili aldığı kararı beğenmeyenler 'yargı darbesi' dediler.
Davutoğlu başbakanlıktan istifa ettiğinde de 'saray darbesi' demişlerdi.
15 Temmuz ertesinde darbecilerin ekarte edilebilmesi için gerekli olan OHAL ilanı için de '20 Temmuz darbesi!' dediler.
Daha başka 'darbeler' var mı aklıma gelmedi ama galiba bir tek 15 Temmuza 'darbe' demediler; tiyatro dediler.
SEÇİMİ KİM ÇALDI
Bu soruya cevap vermeden önce başka bazı sorulara cevap vermek gerekir.
Kanuna uygun olmayan sandık kurulu görevlendirmeleri yapılmış mıdır?
Bu görevlendirmeler içinde FETÖ izine rastlanmış mıdır?
Boş, imzasız Sayım döküm cetveli, sonuç tutanakları var mıdır?
Bu tutanaklar sanki üzerinde adayların aldığı oylar yazılıymış gibi sisteme girilmiş midir?
Kimi Sayım döküm cetveli, sonuç tutanağı sisteme girilirken üzerinde yazılı bilgiler yerine farklı bilgiler girilmiş midir?
Tutanaklarda kasıtlı izlenimi verecek ölçüde adaylar arasında 'oy kaydırma' yapılmış mıdır?
Bu kaydırmaların çoğunluğu Binali Yıldırım aleyhine mi yapılmıştır?
Kısıtlı seçmen adına oy kullanılmış mıdır?
Daha pek çok soru vardır ama bu kadarı yeterlidir. Seçim sonucu çalınmışsa 'YSK talimatla çaldı' demeden önce bu sorulara da cevap vermek gerekir.
Seçimi kimin çaldığını 23 Haziranda seçmen söyleyecektir.