Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, milli aşı çalışmalarında ihalenin tamamlandığını belirterek, "3-4 yıla kadar Türkiye’de kullanılan aşıların kademe kademe antijeni, dolumu, testleri, ruhsatı tamamı yerli üretilmiş aşılardan oluşacak. Böylece çocuklarımıza uyguladığımız aşıları tamamen öz kaynaklarımızla kendimiz üretmiş olacağız. Her yıl yaklaşık 500 milyonluk aşı maliyetimiz var ve yerli üretimle bu kaynaklar ülkemizde, yani vatandaşımızın cebinde kalmış olacak" dedi.
Müezzinoğlu, bakanlığı süresince gerçekleştirilen icraatları AA muhabirlerine değerlendirdi.
Türkiye'nin sağlıkta çok iyi bir noktaya geldiğini ve vatandaşlara yüksek standartlarda sağlık hizmeti sunulduğunu belirten Müezzinoğlu, "Sağlığı tüketen güçlü bir ülkeyiz. Şimdi tükettiğini üreten ve pazarlayan, sağlık teknolojilerinde dünyada söz sahibi olan daha güçlü bir ülke olmayı hedefliyoruz" diye konuştu.
Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle yerli üretimin teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Müezzinoğlu, kaynakların verimli kullanılması için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını hızlandırılıp vizyon projelerini hayata geçireceklerini bildirdi.
Bakan Müezzinoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Milli aşı çalışmalarımızda belli bir aşamaya geldik, mayıs ayında ihalesini tamamladık. Artık şunu söyleyebiliyoruz; 3-4 yıla kadar Türkiye’de kullanılan aşıların kademe kademe antijeni, dolumu, testleri, ruhsatı tamamı yerli üretilmiş aşılardan oluşacak. Bununla ilgili iş takvimi şu anda hazır durumda, artık bu teker döndü. İnşallah birkaç yıl sonra Türkiye’de bu işe talip olan firmalarımız antijenin hazırlanmasından dizaynına, etiketlenmesine kadar tüm süreçleriyle aşıları Türkiye’de üretecek. Böylece çocuklarımıza uyguladığımız aşıları tamamen öz kaynaklarımızla kendimiz üretmiş olacağız. Her yıl yaklaşık 500 milyonluk aşı maliyetimiz var ve yerli üretimle bu kaynaklar ülkemizde yani vatandaşımızın cebinde kalmış olacak."
"Plazma Fraksinasyon Projesi" çalışmalarının da devam ettiğini vurgulayan Müezzinoğlu, "Proje sonuçlandığında kan ürünlerinden ilaç üretimi gerçekleştireceğiz. Bu projenin de ihalesine çıkıyoruz. Kızılay'ın topladığı tüm kan ürünlerinde ayrıştırma sistemiyle ilaç üretimini Türkiye'ye kazandıracağız. Bu ilaçların üretim merkezi Türkiye'ye gelmiş olacak. Türkiye’nin kan ürünlerine ödediği 1 milyar lira da ülkemizde kalacak" şeklinde konuştu.
KİŞİYE ÖZGÜ TEDAVİ
Kanser hastalıklarından genetik kökene dayananların tespiti ve bu yolla tanıya dayalı en doğru ilacın seçimi anlamına gelen "Onkogen Projesi"nin de hayata geçirileceğini dile getiren Müezzinoğlu, "Onkogen kanserin kişiye özel tedavisi, yani gen haritası çıkarılarak o haritanın çıkan muhatap ilacıyla tedavi sürdürülmesi anlamına geliyor" dedi.
Müezzinoğlu, kanser hastalarında 3-4 etkin ilaç kullanıldığını anımsatarak şunları kaydetti:
"Halbuki orada etkin olan bir ilaç, hangisinin etkin olduğunu bilemediğimiz için diğerlerini de kullanıyoruz. Gen haritasına göre etkin olan birini kullanacağız. Tüm kanserlerdeki genetik sorunlar tümüyle bilinmediğinden bilim insanları yeni genetik tanımlamalar yapacaklar. İlk defa tanımlanan genetik sorunların çözümü için de ilaç tasarımları çalışılacak. Böylelikle kişiye özel tedavide dünyanın eriştiği son nokta Bakanlığımız tarafından uygulanmaya başlanmış olacak. Bu amaçla Bakanlığımız ABD’de en çok sekanslama yapan merkezle temas sağladı. Bilimsel, eğitsel ve teknolojik işbirliğinde imza aşamasına geldik."
Bu yöntemin özellikle üreme sağlığı, adli genomik, kompleks hastalık genomiği alanlarında da sıklıkla kullanılacağını ifade eden Müezzinoğlu, "Tüp bebek uygulamalarının başarı yüzdesi yeni nesil gen sekanslama yöntemi ile oldukça artıyor. Ailelerin korkulu rüyası olan genetik hastalıkların kesin teşhisi mümkün oluyor. Kandan teşhise gitmek sureti ile amniyosentez de tarih olmuş oluyor. Yeni nesil gen sekanslama ile genetik tanılarda doğruluk oranı yüzde 99,9 kesinlik kazanıyor" bilgisini aktardı.
Bakan Müezzinoğlu, tanımlanmamış hastalıklarda "tanı", birbiriyle karıştırılan hastalıklarda "ayırıcı tanı" aracı olarak "yeni nesil gen sekanslama"nın tedaviye katkı sağlayacağını bildirdi.
HER MAHAYLLEYE BİR SAĞLIK ÜSSÜ
Temel sağlık hizmetlerinin tümünün verilebileceği "konsept" bir proje geliştirdiklerini anlatan Müezzinoğlu, her mahalleye yapılacak sağlık tesisinin mimari ayrıntılarının hazırlandığını belirtti.
Müezzinoğlu, buralarda aile sağlığı ve bazı toplum sağlığı ile ağız diş sağlığı hizmet yerleri, aile diş hekimliği ve 112 birimlerinin bulunacağını, söz konusu merkezlerin bir bakıma mahallenin hastanesi olacağını kaydederek, "2015’in ikinci yarısında 12 ilde başlatarak önümüzdeki yıldan itibaren 81 ilde bu konsepti eksiksiz oturtmayı hedefliyoruz" dedi.
Bunun yanı sıra 81 ilde 957 ilçeye ücretsiz "Sağlıklı Yaşam Merkezi" kurulacağını ifade eden Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Bu merkezlerde ücretsiz fitness ve spor salonları yer alacak. Görevlendirilecek diyetisyenler ve psikologlar aile hekimleriyle işbirliği yaparak obeziteyle aile boyu mücadele edilmesini sağlayacak. Merkezlerde, çocukları uyuşturucu, alkol ve sigaradan uzak tutmaya dönük olarak tiyatro, sinema faaliyetleri ücretsiz sunulacak."
Şehir hastaneleri projesinin devam ettiğini anımsatan Müezzinoğlu, "Kamu Özel İşbirliği modeliyle 17 protokol imzalandık. Bunlardan 16'sı şehir hastanesi ve bir de dünya standartlarında halk sağlığı laboratuvarı. 16 şehir hastanemizin inşa sürecini başlattık. Bir kısmı yer değişikliği, bir kısmı yürütmeyi durdurma kararları nedeniyle gecikti. Şu anda protokolü imzalanmış sorunlu şehir hastanemiz yok. Planlaması yapılan 32 şehir hastanemizden ihalesi tamamlanan 17'sinin toplam tutarı 10 milyar dolar civarında" şeklinde konuştu.
Bakan Müezinoğlu, 2023 hedeflerinin hastane yataklarının tamamının nitelikli hale dönüştürülmesi olduğunu sözlerine ekledi.