Cengiz'in Rex adlı bir köpeği vardı. Çok sadık idi. Hiç demezsin ki, hayvandır. Cengiz'in ona olan ilgisi köpeği ona biraz da bağlamıştı. Bu nedenle o, dostunu hep koruyordu. Nereye gitse yani gidiyordu. Başını ayaklarına sürüp əziziləyirdi. Onların dostluğundan tüm çocuklar, komşular anlatıyordu. Cengiz'in yüceltmesi oyunlar oynadığı, kolladığı köpeği sanki dil biliyordu. Arkadaşının ilgisinden memnun oluyordu. Bakışları ile ona teşekkür ediyor, kuyruğunu sallıyordu. Cengiz köpeğini gözünden koymazdı. Geceleri onu evde yatırır, ona ait yemekler yedirir, su verirdi.
Günün birinde Cengiz hastalandı. Cengiz'in günlerce çeken hastalığı sadık dostunu da yüzüyordu. O yemek yemiyor, sevinmiyordu. Bir köşeye büzüldü hüzünlü bakışları ile dostunu seyrediyordu. Sık sık yatağına yaklaşıp karyolasına yüzünü sürüyor, kendine özgü sesiyle sanki çabuk iyileşmesini diliyordu. Geceleri uykusuz kalıyordu. Uyanıp arkadaşına bakıyordu. Biliyordu ki, dostu çok hastadır. Cengiz'in ailesi, anne babası köpeği onun yanına bırakmak istemiyordu. Sanılıyordu ki, hastalık köpekten geçti. Fakat, köpek yine Cengiz'in yanına gelir, yüzünü onun yatağına sürüyordu.
Uzun süren tedaviden sonra Cengiz iyileşip ayağa kalktı. Bugünler zarfında köpeğin Cengiz'e olan sevgisi ailesini okudu. Her gün oynayan, yemeğimizi yiyen Rex Cengiz'in hasta olduğu günlerde yemekten kesildi. Sessizliğe boğuldu. Zayıfladı. Sanki en yakın azizi hasta idi.
Cengiz'in iyileşmesi, yataktan kalkması Reksin yüzüne tebessüm getirdi. Sevinerek arkadaşının bacaklarını okşayan köpek sanki kendine gelmişti. Oynuyor, atdanır, özgün şekilde eğleniyordu.
Bu sahneyi gören ebeveynleri yüzünü Cengiz'e tutup diyorlardı:
Oğlum, seni sadık dostunun sevgisi iyileştirdi. O seni bir an olsun yalnız bırakmadı. Bu aylar boyunca bir kez de yatağının yanından ayrılmadı. Sen Reksin sevgisinin sayesinde iyileştirin. Bizi affet, hep seni diyorduk ki, onu kov gitsin.
Yüzüne tebessüm konan Cengiz arkadaşının başını okşayıp dedi:
Siz benim arkadaşıma bir hayvan, köpek gözüyle bakıyordunuz. Ama ben onu dostum gibi seviyordum. Onun güvenine, bağlılığına emindim. Siz ise bunu anlamadın. O çok güvenilir, sadık dosttur. Arkadaşına göre kendini ateşe, ateşe atar.
Bu konuşmanın üzerinden aylar geçti. Bir gün beklenmedik facia yaşandı. Cengiz'in anne babası çalışmada idi. Cengiz de evde yalnızdı. Televizyona bakıyor, tatil ediyor, ders çalışıyordu. Sadık arkadaşı Rex de evde idi. Avluda kendi hayatını yaşıyor, kendini güneşe veriyordu. Cengiz birden bire garip koku hissedip mutfağa geçti. Evde doğalgaz sobası açık kalmıştı. Bu sırada korkunç olay yaşandı. Artık çok geçti. Gaz sobası patladı. Her tarafı alevlere sar sarmıştı. Rex sesi işitip hemen kendini eve attı. Dostunu alevlere sarın içinde gördü. Çabuk sokağa kaçtı. Karşısına çıkan komşunun eteğinden tutup acı acı bağırmağa başladı. Köpeğin peşinden ateşe doğru gelen komşu ölümle çarpışan Cengiz'i omzuna alıp dışarıya çıkardı. Bu dönemde fazla itfaiyeci de, acil yardım da gelmişti. Cengiz'i arabaya koyup hastaneye götürdüler. Reksi kenara itip makinesi sürseler de, o, dur. Hızla acil uyudum makinesinin arkasından koşmuştu.
Komşular Cengiz'in ebeveynlerine telefon edip konuyu bildirmişlerdir. Ameliyattan çıkınca Cengiz'in anne babası da artık kendilerini hastaneye ulaştırmışlardır. Onlar burada rahatsız-rahatsız dolaşan köpeği görünce şaşırıp kalmışlardı. Komşular Rex olmasa idi Cengiz içeride yanacaktı, dediler. Ne kadar üzücü, acı olsalar da ebeveynleri Cengiz'in sadık arkadaşının başını okşayıp "Cengiz'in sadık dostudur" söylediler. Kendine geldikten sonra konuyu Cengiz'e konuşan ebeveynleri "Seni ölümden sadık dostun qurtardı" dediler. Şükran arkadaşına bakan Cengiz söyledi:
Biliyordum ki, beni en dar günümde, ölümden bile sen kurtaracaksın. Sen gerçek bir dostsun!
Oğuz Qocatürk
132-134 numaralı Eğitim Kompleksinin
6a sınıf öğrencisi Azerbaycan