1. UKRAYNA'nın başında, hiçbir "Devlet tecrübesi"ni hâiz olmayan ve bütün müktesebâtı "komedyenlik"ten ibâret olan, Vladimir Zelenski isminde, 40'lı yaşlarda biri var. Bu kişi UKRAYNA'nın başına, Yahudi Dolar milyarderi George Soros'un finanse ettiği "Turuncu Devrim" ile "parlatılarak" getirildi.
Vladimir Zelenski, ABD ve İngiltere'nin teşvikleri ile, RUSYA'yı tâhrik ve "irrite etmesine" (öfkelendirmesine, çileden çıkarmasına) ve UKRAYNA'nın Donbas ve Kırım bölgelerinin, RUSYA tarafından ilhâk edilmesine sebep olmasına ve "NATO'ya üye olmaktan vazgeçmesi halinde, Donbas'ı ve Kırım'ı geri alma ihtimâli bulunmasına" râğmen, UKRAYNA halkı hakikati göremedi ve bu "eski bir komedyen" Batı'ya (ABD ve İngiltere'nin başını çektiği kamp) güvenerek, RUSYA'yı tehditlerine devam etti ve nihâyet RUSYA'yı kendi ülkesine saldırtmaya muvaffak oldu !
Fakat burada asıl hayreti mûcip olan şey, devlet yönetmekten bu derece bihaber olan bir insanın, koskoca bir ülkenin başına "Başkan" yapılması ve o ülkenin başına bu kadar belalar açmış olmasına râğmen, gene de bir "kahraman" olarak gösterilmesi ve UKRAYNA halkının da, bu dehşetli illüzyona (efsûnlamaya, gözbağcılığa) hâlâ kapılıyor olmasıdır.
Kıymetli dostlarım, işte "Psikolojik Harp - Psikolojik Harekât" dediğimiz şey, budur.. Ve, yazılı ve görüntülü medya da, bu harbin en müessir silahıdır..
Evet, böyle dehşetengiz bir psikolojik harp, Cennetmekân Padişahımız Sultan Abdülhamid aleyhinde de icrâ edilmiş ve taht'tan indirilmiştir. Hatta, daha öncesinde, Sultan Abdülaziz hakkında da icrâ edilmiş (1876) ve bu padişahımız feci bir şekilde katl'edilmiş, onu katl'edenler de ortalığa "intihâr ettiği" yalanını atmışlardır. Bu öyle bir yalandır ki, bu cinâyeti bizzat işletenler tarafından bile itirâf edilmesine râğmen (Sadrazam Mithat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa) günümüzde bile hâlâ aynı yalanlar, çocuklarımıza öğretilmektedir. Niye ?... Çünkü bu cinâyetin arkasında da İngilizler vardı ve onlar hakikatin ortaya çıkmasından, hâlâ endişe ediyorlar.. Çünkü Sultan Abdülaziz'in "İngiliz planı ile şehid edildiği" ortaya çıkar ise, son 150 senelik târihimizin "yeniden yazılması" icap edecek ve o zaman, nice "kahraman"ların, aslında "en alçak hâin ve katil"..., nice "hâin" denilenlerin de, aslında "en vatanperver" oldukları ortaya çıkacak !...
Benzer psikolojik harekât, merhûm Başbakanımız Adnan Menderes aleyhinde de icrâ edilmiş, iki Bakan ile birlikte idâm edilmiştir. Yine benzer bir psikolojik harekât, merhûm 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal aleyhinde de icrâ edilmiş ve neticede zehirlenerek şehid edilmiştir. Kezâ, merhûm Başbakanımız Necmettin Erbakan aleyhinde icrâ edilen psikolojik harekâtın tâfsilâtı, ciltlerle kitaplara sığmaz..
Aynı şekilde, bugün de, başımızda bulunan kıymetli Cumhurbaşkanımız / Başkomutanımız Recep Tâyyip Erdoğan aleyhinde, en iğrenç ve en rezil ve en ahlâksızca yalanlar ve iftirâlar ile, en şiddetli bir psikolojik harekât icrâ edilmektedir. Hem de, sâdece kendisine değil, en kıymetli "yol arkadaşlarına" da (başta, muhterem Binali Yıldırım beyefendi olmak üzere) bu hayâsız hücûmlar yapılmaktadır.
Evet, günümüze dönersek, yine tekrâr ediyorum, Batı Dünyası, UKRAYNA'da kendileri için "en kullanışlı eleman"ı buldular ve onu RUSYA'yı manipüle ve provake etmek için kullandılar, şimdi de "kahraman" ( ?!!! ) yaptılar !
TÜRKİYE'de de, daha ondalıklı sayıları okumaktan âciz olan "eski bir hesap uzmanı"nın, yine "eski bir spor yorumcusu"nun ve yine, târih'ten bihaber "eski bir târih öğretmeni"nin, Batılılar tarafından (ABD ve İngiltere) "cesâretlendirilmeleri", onların gerçek kimlikleri, âidiyetleri ve niyetleri, herkesin gözünü açmalıdır..
Amma, hakikat güneşine (hidâyet) sırtını dönüp te gözlerini kapatan ve "güneş yok" diyenlere, neyi nasıl isbât edeceksiniz ?...
2. Bu "kukla Başkan" elbette ki, askerî mefhûmlardan da bihaber idi.. Nitekim, Donbas'ı ve Kırım'ı dramatik bir şekilde kaybetmesine..., ülkesi üzerindeki Rus tehdidinin devam etmesine..., ve o günden bugüne 7 sene geçmiş olmasına râğmen, ülkesinin savunması için kâfi hazırlığı yapmadığı, RUSYA'nın UKRAYNA'ya hücum ettiği 24 Şubat 2022 sabahından beri geçen 6 gün içinde net olarak görülüyor.
Demek ki, bir ülkenin kaderinin "ne işimiz var S-400'ler ile ?! Ne işimiz var İHA'larla SİHA'larla, helikopterlerle, uçaklarla, tanklarla, toplarla, denizaltılarla, MİLGEM'lerle...?! Kim bize saldıracak ?! Nükleer santral devletleştirilsin (nasıl olacaksa ?!... ve sonrasında da, elbette "kapatılsın"...!) KANALİSTANBUL asla yapılmamalıdır !" şeklindeki sakim ve sâkil ve bütün ferâset sensörleri / radarları "iptâl edilmiş" ve istikbâl hesaplarını ABD-İngiltere Büyükelçileri'nin irâdelerine teslim etmiş, güdümlü/tasmalı bir zihniyete emânet edilmesi, o ülke ve o ülkede yaşayanlar için, "en ölümcül bir hata" olacaktır !
UKRAYNA halkının bugün çektiği sıkıntılara elbette çok üzülüyoruz ; hele hele kadınların ve çocukların yaşadıkları mağdûriyetlere yürek dayanmıyor... Fakat şu da bir hakikat ki, başlarına gelen bela, kendi elleri ile seçtiklerinden ve Batı dünyasının tâhriki ve teşviki ile geliyor ; bunu da görsünler, anlasınlar artık !
3. UKRAYNA işe yarar bir savunma hazırlığı yapmamış amma, RUSYA'nın böyle "lokum gibi yumuşak" bir hedef ülke karşısında, kendisinden beklenen muvaffakıyeti gösterememiş olması da, herkesi hayretler içinde bıraktı.
Evet, "general kış" hâlâ hüküm sürüyor ve bu durum, kara harekâtının hızını düşürüyor ; bunu anlıyoruz. Hatta, RUSYA'nın, bu karekâtı kış mevsiminde başlatmasındaki mantığı da anlıyoruz : onlar, AVRUPA'dan bir itirâz gelmesi halinde, sevkettikleri doğalgazı bir şantaj unsuru olarak kullanmak istediler. Avrupalılar'ın, kış ortasında enerjisiz kalmamak için, bu harekâta ses çıkaramayacaklarını zannettiler. Esâsen 2014'teki Donbas ve Kırım harekâtlarında da, çok ciddî bir reaksiyon görmemişlerdi, yine öyle olacağını düşündüler.
4. Ruslar, KASIM 2021'den itibâren hem kendi hudutlarında, hem de BELARUS'ta, UKRAYNA'ya karşı yığınaklanmaya başladılar. Batılılar elbette bu yığınaklanmayı farkettiler. Fakat bu hazırlıklar Batı dünyasında ciddî bir itiraz ile karşılanmadı. Aslında bu "sessiz kalma", Batı'nın bir taktiği idi.. Ve RUSYA, bu "sessizliği" yanlış tâbir etti ; UKRAYNA'ya bir harekât başlatır ise, Batılılar'ın yine 2014'teki gibi "kınama mesajları ile iktifâ edeceklerini" zannetti.
5. Burada RUS İstihbârâtı'nın, teknik, ekonomik, ticârî, politik, diplomatik ve askerî sahalarda kendilerinden beklenen çalışmayı yapamadığı ve/veya RUS liderliğinin, istihbârât tâhlilini ve terkibini (analiz ve sentez) isâbetli bir şekilde yapamadığı ve bir zaaf içinde oldukları ortaya çıkıyor. Ve burada da hayret edilecek husus şudur ki, RUSYA Devlet Başkanı Vladimir Putin de, eski bir istihbârâtçıdır..
6. RUS İstihbârâtı'nın, UKRAYNA halkının ve silahlı kuvvetlerinin "savunma gücü, refleksi, hızı ve savaşma azmi ve irâdesi" hakkında da çok yanıldığı anlaşılıyor. Veya şu da olabilir : RUS İstihbârâtı bütün bu konularda, liderliğe "doğru bilgiler" iletmiştir ; fakat RUS liderliği, bu bilgileri mübâlâğalı bulmuş ve kaale almamış ta olabilir..
7. RUSYA'nın, UKRAYNA'nın savunma hızı, irâdesi ve gücünü yanlış hesaplamasına paralel olarak yaptığı taarruz planı da, elbette son derece hatalı / kifâyetsiz olmuştur. Muhtemelen UKRAYNA'nın "bir fiske'lik canı olduğunu" ve ilk 24 saat içinde Vladimir Zelenski'nin yurdışına kaçacağını, UKRAYNA Ordusu'nun teslim olacağını ve halkın da kendilerini çiçeklerle karşılayacağını" zannettiler...!
8. RUSYA'nın, harekâtın ilk saatlerinde kullandığı muharip uçak sayısı - eğer ABD'lilerin tesbitleri doğru ise - 83 adettir ; ki, 603.000 Km2 yüzölçümünde ve binlerce askerî hedefin bulunduğu bir coğrafyada, sâdece 83 uçak kullanmak, hiçbir askerî mantık ile izah edilemez. Demek ki Ruslar, sâdece UKRAYNA Hava Kuvvetleri'ni tesirsiz hale getirmenin ve havaalanlarını devre dışı bırakmanın, kendilerine kâfi geleceğini düşünmüşler ; "nasıl olsa üzerine oturacakları" bir ülkenin askerî altyapısını ve kapasitesini, fazla da hırpalamak istememişler..
9. Harekât başlamadan önce Batılılar'ın tesbitleri ile UKRAYNA hudutlarında konuşlandırılan RUS kara kuvvetlerinin mevcûdu (BELARUS'ta bulunanlar dâhil) 180.000 kişidir. Açık kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre de, UKRAYNA Silahlı Kuvvetleri'nin mevcûdu 200.000 kişidir. Ellerinde 100 muharip uçak, 2500 tank ve 2700 top vardır.
Kıymetli dostlarım, askerlikte şu kaide vardır : Taarruz eden kuvvet, savunmada olanın en az üç misli olmalıdır.
RUSYA'nın, bu "temel kaide"yi dikkate almadığı anlaşılıyor.
10. RUSYA'nın kara harekâtının ilk hedefi, UKRAYNA'nın batı hudutlarını (Polonya, Slovakya, Macaristan, Moldova ve Romanya) ve Karadeniz sâhil şeridini kontrol altına almak ve UKRAYNA'yı tamâmen "tecrit etmek" olmalıydı. Böylece, UKRAYNA'nın dışardan destek almasına mâni olur ve mukavemet azmini de kırarlardı. Fakat her neden ise, bunu yapmadılar. RUSYA liderliğinin ve Genelkurmayı'nın, kendileri açısından bu derece ölümcül bir hata yapmış olması, en büyük hayreti mûciptir.
11. UKRAYNA'nın, RUS kara kuvvetlerine nasıl karşılık verdiği hakkında ortada fazla bilgi yok ; birkaç tahrip edilmiş tank ve zırhlı araç görüntüsü var ; geri kalan haberler, hep Batı mâhreçli ve "UKRAYNA'nın kahramanlık destanları yazdığı" kurgusu ile verilen, doğruluk dereceleri şüpheli haberler..
Fakat şu da bir hakikat ki, RUS Kara Kuvvetleri, kendilerinden beklenen başarının çok çok gerisindeler. Burada, kâfi miktarda kuvvet ile harekâta başlamamış olmak..., kış mevsiminde bulunulması, lojistik planlama ve ikmâl akışında yaşanan sıkıntılar, Rus Ordusu'nun böyle bir "kış harekâtı" için yeterli teknik ve eğitim seviyesinde olmaması... gibi faktörler aklımıza geliyor ki, dünyanın önde gelen bir askerî kuvvetinin başında bulunanlar ve siyâsî liderlik için, affedilmez kusur ve hatalardır.
12. Rus Ordusu'nun "savaşma azim ve irâdesinin noksanlığı" da, bir ihtimâl olarak dikkate alınmalıdır. Nitekim, karşılarındaki UKRAYNALILAR, onların "kuzenleri" sayılırlar ; aynı Slav ırkındandırlar ve aynı Hıristiyan Ortodoks mezhebindendirler. Binâenaleyh, onlara karşı silah kullanırken, "iki kere düşündükleri" muhtemeldir. Böyle bir ordu ile Vladimir Putin'in UKRAYNA'da zafer kazanması çok zordur. Zaten kendisi de böyle olacağını tahmin etmiş ki, bir kısım "kirâlanmış" Çeçenleri ve federasyonu teşkil eden diger müslüman unsurlardan askerleri sahaya sürmüş ; bunlar da, "kendileriyle hiç alâkası olmayan bir savaş"ta ne kadar başarılı olurlar, meçhûl..
13. RUSYA'nın harekâtı başladıktan sonra Batı Dünyası'nın bu ülkeye karşı hızlı bir şekilde "ekonomik - ticârî - finansal" müeyyideleri devreye soktuklarını görüyoruz. Keza, UKRAYNA'ya hatırı sayılır miktarda tanksavar roketleri ve uçaksavar füzeleri göndermeye karar verdiler.
Peki mâdem bunu yapacaktınız, niye RUSYA'nın UKRAYNA'ya hücûmunu beklediniz ?!!!
Evet, bunu "bilhâssa" beklediler ; zirâ, olmasını arzu ettikleri şey zaten RUSYA'nın UKRAYNA'ya hücum etmesi idi.. Hatta, bu konuda RUSYA'yı tâhrik ve teşvik ve hatta "tâciz" bile ettiler ; öyle beyanlarda bulundular ki, neredeyse "niye hâlâ saldırmıyorsun ?!" demeye getirdiler ! Bütün bu "kalleşlikleri" UKRAYNA halkının görmesi lâzımdır. Bugün Batılılar'ın, UKRAYNA halkının karşılaştığı sıkıntılar ve acılar için döktükleri gözyaşları, aslında "timsah gözyaşları"dır, alkışları da sahtedir !...
Kıymetli dostlarım, bu savaşta dikkat çeken daha pek çok şey var ; bu gerginlik sebebiyle Batılılar'ın silah sanayisinin çarklarının yeniden dönmeye başlaması, TÜRKİYE'ye kurulan tuzaklar, bizim nasıl etkileneceğimiz, insanlarımızın bütün bu olup bitenlerden almaları gereken dersler ve ibretler, RUSYA'nın bu "çıvgar"dan nasıl kurtulacağı,...v.s., fakat yazı gene çok uzadı, sizleri yormayayım ; onları da ayrı başlıklar halinde - Rabbim izin verir ve ömrüm vefâ ederse - gene yazarım inşallah.
Selâm ve dua ile.