Bakın; Allah Teala nasıl buyuruyor; (Rahmanın has kulları) "Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarıp tapmaz/tapınmazlar" (Furkan 68). Bu ayeti neden yazdım... Zira gerçekten de günümüzde, bazı ilkel kabileler hariç, hiç kimse açıktan puta tapmıyor. Ya da Allah'a inandığını söyleyen kimseler bahsedilen türden bir tanrı filan edinmiş değil...
Herkes de biliyor ki; Efendimizin mücadele ettiği Mekkeliler kafir değil 'müşrik' idi. Müşrik Allah'a inandığı halde ona ortak koşan kişidir. Kafir ise, Allah'a inanmayana denir. İnkârcı yani... Müşriğin kafasında tasarladığı Allah'ı (aslınsa buna tanrıyı demek lazım. Allahı tanısa herhangi bir eksiklik görmez çünkü...) yeterli (haşa) görmediğinden araya başka 'otoriteler' koyar müşrik... Allah zaten sadece kendisine inanılmasını da yeterli görmüyor. Zira müslüman olmanın ilk şartı Allah’a iman yanında Efendimizin rasüllüğüne de inanmayı gerektirir bildiğiniz üzere…
Şimdi gelelim sadede... Etrafımızda o kadar çok insan var ki, 'Allah'a inanan'... Ama Allah'ın nizamını-hükmünü yeterli, çağdaş, modern dünya ile uyumlu görmeyen, hayatına, sosyal ilişkisine, nasıl yaşayacağına karışılmasını istemeyen... Daha da önemlisi; Allah'ın toplumu dizayn etme yetkisine tahammül edemeyen, O'nun hükümlerini duyunca kuduran... Ama Allah’a da inanan… Bakın yine aynı sure (ayet 73) ne buyuruluyor. 'Onlar ki Rabbinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.' Kör-sağır olmak bir tarafa... Allahın, otoritesine öylesine karşı ki; tartışmasını bile yapamazsınız…
Bu onlar için geçerli de Rahmanın 'has olmayan' kulları için geçerli değil mi sanki...
-Kim ki Allah'ın bir hükmünü işitip imanı artmıyor, tam tersine morali bozuluyor, yüzünü öbür tarafa çeviriyorsa, başka anlamlar vermeye çalışıyorsa,
-'şimdi de sırası mıydı canım' psikolojisi yaşıyor, 'sonra sonra' deyip; 'sevfe'nin (sonra'nın) şeytanın silahlarından bir silah olduğunun farkında bile değilse ya da
-farkında olsa bile, 'rahatının bozulacağı', 'hayat planının değişeceğ’ ihtimalinden endişe duyuyorsa, aslında görebildiği şeyi bu ve benzeri kaygılarla görmezlikten-duymazlıktan geliyorsa,
-kendisine hatırlatılan rahmani gerçeği, güç-otorite ve yetki sahipleri ile kötü olmamak, tepkilerini çekmemek, beklentilerinin dumura uğramaması gibi gerekçelerle susmayı tercih ediyorsa,
-yalan olduğunu bildiği bir şeye 'sessiz kalarak' destek veriyorsa... Vay onun haline...