OLAYLARA BİR BAŞKA AÇIDAN BAKMAK

Mustafa Cemal TOMAR

OLAYLARA BİR BAŞKA AÇIDAN BAKMAK

Her ay çeşitli kurumlar bize sunduğu hizmetlerden dolayı fatura keser. Su, elektrik, internet, cep telefonu .vs. Bu faturalar elbette bir hizmet karşılığı kesilir. Orada belirtilen yekünü ön görülen zaman dilimi içerisinde ödemediğimiz zaman, hizmet kesilir. Devlet gücüyle cezalı olarak o para bizden tahsil edilir.

Ekonomimizin darboğaza girdiği bu aralar emeklilerimizin bir çoğu; "aldığımız maaşlarla faturalarımızı ödeyemez haldeyiz" diyorlar. Haklılar, lâkin icraat olarak yapacakları bir şey yok.

Hizmet karşılığı kesilen faturalar demiştik ya, benim aklıma başka şeyler geldi. Bize öyle hizmetler sunuluyor ki, ay başı, yıl başı hiç fatura kesilmiyor.

Örneğin ☀️ (Güneş) bir gün kalkıp bize sunduğu hizmetlerden dolayı fatura keserse halimiz nice olur? Aydınlat, ısıtma, fotosentez, enerji... faturaları gibi. Elemanlarını gönderse ve " Bu sizin Aydınlatma, Isıtma, enerji" faturalarıdır dese, bundan önce de hiç ödememiştiniz ya! dese, geçikme faizlerini de ekleyerek faturalandırsa ne kadar zengin olursak olalım o faturaları ödeyebilir miyiz sizce? Aynı şekilde, Ayı, yıldızları, bulutları, suyu, bitkileri, dağları, nehirleri, plâtoları, denizleri kısaca bütün nebadatı konuştursak ve nebadat bize sunduğu hizmetlerin faturasını kesse biz ne yapabiliriz ki? Ödeyip borçsuz bir kul olma şansımız olabilir mi?

Uzuvlarımız dile gelse, organlarımız bize fatura kesse, gözümüz kulağımız hayat boyu verdikleri hizmetin bizden karşılığını talep etse, dilimiz, dişimiz, dudaklarımız, ses tellerimiz konuşsa ve hakkını talep etse bizler ne yaparız? Sahi beynimiz devreye girse, hakaniyet ölçüleri içerisinde aramızı bulmaya çalışsa sonuç ne olur acaba? merak ediyorum.

Tek kelime acziyetimiz ortaya çıkar. Bütün bu ni'metleri larşılıksız bize sunan Rabbimize teslim olmaktan başka bir seçeneğimiz yoktur. Sayısını bilemediğimiz derecede bize ni'metler sunan Rabbimiz, sadece uluhiyetine inanıp şükr etmemizi bizden istiyor. Nahl Suresi'nin 18. Ayet-i Kerimesi'nde Yüce Allah; "Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir. Buyurmaktadır. O yüzden kimse böbürlenmezsin, büyüklenmezsin, zenginlik iddiasında bulunmasın. Böyle şeytani vesveselere bürünenler aslında cahil ve zavallılardır. Zengin olan Allah Teâlâ'dır. Bize verilen ni'metlerin tamamı sonradan geri alınmak üzere bize verilen emanetlerdir. Emanet, şükretmekle korunur, nankörlük yaparak ihanet edilir.

Konumuzun başlığını "Olaylara Başka Açıdan Bakmak" diye koymuştuk. Birinci sınafta okuyan öğrencilere " Bir gün önce verdiğim kitabı okudunuz mu?" sorusuna farklı cevaplar aldım. Okudum, az okudum, bir çok kişi de hiç okumadım deyince; sınıfta yaramaz mı, yaramaz, kendi kabuğuna sığmayan, zeki ve farklı bir öğrenci olduğu her halinden belli olan bir öğrenci "ben sıfır kere okudum öğretmenim" diyerek farklılığını ortaya koymuştu.

Öğrencilere, "eve gittiğimizde yaramazlıklarınızı değil, akıllılıklarınızı anlatın" dediğimde, yaramazlıklarıyla tüm okulun tanıdığı öğrenci, çok zekice ve kendince; "o zaman bir şey bulup anlayamayız öğretmenim" dedi. Bu cevap çocuğun boyunu ve yaşını aşan, bir cevap olduğunu düşünüyorum.

Derste oyuncağıyla oynayan bir öğrenciye; "oyun zamanı değil, oyuncağını kaldır" dememe rağmen oynamaya devam etmesi üzerine, sessizce ve sinirlenmeden oyuncağını elinden aldım. Masanın sol tarafında görülecek bir yere maksatlı olarak koydum. Teneffüste oyuncağa karşı öğrencilerin davranışlarını sınamaktı maksatım. Teneffüsten sonra derse girdiğimde oyuncağın oradan alındığını gördüm. Kim aldı sorusuna olumlu cevap gelmedi. Uzatmayayım konu üzerine hassasiyetle durduğumda, oyuncak sahibi olan öğrenci oyuncağı almış, sınıfın dışında bir yerde oyuncağını gizlemiş olduğu ortaya çıktı. Bu davranış bana enteresan geldi, sıradışı bir davranış, kayıt dışı bir davranış. Dikkatimi çekti, sizlerle paylaşmak istedim.

Bir sanatkâr harika sanatını ilk eserinde ortaya çıkaramaz. Ünlü Mimar Sinan, çırak-kalfa- usta modelini ele alalım. Burada aynı iş yapılıyor esasen. Aynı eser üzerine çalışıldıkça deneyim kazanılıyor. Deneyim kazanmak demek, her denemede farklı bakış açısı kazanıp deneyim kazanma olarak tarif edilebilir.

Her insan bir fikir, her fikir bir insan sloganıylâ hareket edip bu kompozisyondan faydalananlar gelişiyor, almayanlar yerinde sayıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama ve gerileme dönemlerinde farklılıklara kapalı olması nedeniyle gücünü kaybederek koskoca imparatorluğun çöküşü maalesef meydana geldiği filhakikattır.

Farklı öğrencileri keşfetmek öğretmenlerin görevi, onlara sahip çıkıp yetişmelerini sağlamak devletimizin görevidir. Unutulmamalıdır ki en güçlü silah bilgi ve keşiflerdir. Farklı olmaktan korkmayalım. Olaylara farklı açılardan bakalım, biz de uygarlık yolunda bir meşale yakalım. Selâm ve saygılarımla...

10.02.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.