OKUYAN MI DÜŞÜNEN Mİ DAHA ÇOK BİLİR?

Mustafa Cemal TOMAR

OKUYAN MI DÜŞÜNEN Mİ DAHA ÇOK BİLİR?

Halk arasında " okuyan mı çok bilir, gezen mi? tabiri vardır. Bir türlü bu sorunun cevabı net olarak cevaplandırılamadı. Edebiyat derslerinde münazara konusu yapılmaktadır. Münazaraya hazırlık yapan öğrenciler saatlerce tartışır, nihayetinde bir sonuca varamazlar. Nasrettin Hoca' ya bu manazarada " kim haklı kim? haksız?" sorusu sorulsa eminim " sen de haklısın, sen de haklısın" der. Buradan hareketle yazımın başlığı okuyanlar için yeni bir münazara konusu olur sanırım.

Düşünmek nedir sorusu akla geliyor. Bu kelimeyi pratikte her insan kullanır. Tanımlamaya sıra gelince tanımlama işi bilim insanlarının işidir. Ben bilimsel tanımlama yapamayacağım. Çünkü konu benim alanımın doşındadır. Herkes gibi bu kavramdan ne anladığımı ancak anlatabilirim.

"Düşünmek" varlık içerisinde sadece insana ait bir özellik olduğu söyleniyor. Diyer hayvanlar ise bir program çerçevesinde hareket edildiği söyleniyor. Beyinlerine ne kodlandıysa o şekilde hareket edildiğine inanılır. Tabi ki bu bilgiler sadece tahmindir. Bilimde bile kesinlik yoktur. Dün doğru denilen şeyler zamanla yanlış olduğu ortaya çıkabiliyor.

Düşünce kavramı, beyinsel bir olaydır. Dış ve iç dünyamızdaki olaylar üzerindeki etkilerin birbirlerine karşı olan ilişkilerini ve yeni ilişkiler konusundaki sebep ve sonuçlar üzerinde yeni çıkarımlar çıkarabilme, bu çıkarımları yazı ya da sözlü olarak ifade edebilme hadisesidir. Okuma hadisesi ise bilgi ve birikimleri ile beraber olaylar üzerindeki düşünce sahiplerinin yazıya dökülmüş yazılarını beyin-göz ve diyer argümanlarımızı kullanarak malumat sahibi olma eylemi olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamalara bakıldığında okumak kolay, düşünmek ise zordur. Okumanın bir üst versiyonu düşünmektir. Derinlemesine düşünebilmek için iyi bir okuyucu olmak zorundayız. Okumak demek illa da yazılan bir makaleyi, ya da bir kitabı okumak demek değildir. Bir insan laboraduvara girer, orada deneyler yapması, sonra da bir takım sonuçlar elde etmesi meselesine yaparak ve yaşayarak okuma anlamına gelir.

Bir kimse diyar diyar gezer, gezerken yeni şeylerle karşılaşır, merak eder ve ilgililerden bilgi alması hadisesi de bir okuma çeşitidir. Bazı şeyler okuma ile malumat sahibi olunabilir. Yaşayarak ise işin aslı öğrenilmiş olur.

Şöyle bir örnek verebiliriz. Kitap üzerinde on çeşit yüzme öğrenmişsin. Pratik uygulama yapmadıysan yüzersen boğulursun.

Bilmenin yanında uygulama ne kadar önemliyse, düşünmek de o derece önemlidir.Arapçada düşünmenin karşılığı tefekkürdür. Tam da aynı manaya gelemeyebilir.

Tefekkürün Bölümleri: Tefekkür, Komple bir düşünme olayıdır. Şu üç şeyin birleşiminden meydana gelir.

1-Tezekkür: Sebepleri, ilkleri düşünmek. Geçmişi, maziyi düşünmek... Neden sorusunu sorup cevabını düşünmek…

2-Tedebbür: Bu sebebi, ilkeyi, geçmişi, neden sorusunu düşünerek oradan elde ettiğimiz tecrübeyi geleceğe taşımak ve geleceği inşa etmek için bir takım hesaplar yapmak. Tedbir almakta buradan gelir.

3-Taakkul: Geçmişle geleceği birbirine bağlamaya, geçmişten elde ettiğimiz tecrübeyi geleceğe yönelik bir tedbire dönüştürüp ikisi arasında taakkulla bir bağ kurarsınız. İşte bu üç işleme birden TEFEKKÜR diyoruz. Bu nedenle " Bir saat düşünmek bir yıl yapılacak olan nafile ibadetlerden daha hayırlı sayılmıştır. Tefekkür ile ilgili Kur'an'ı Kerim'de onlarca ayet-i Kerime verdır. Konu ile ilgili şu bilgiler geçiyor ve tefekkürün sorumluluğu anlatılıyor.

Tefekkür Sorumluluğu:

İki kişi Hz. Aişe’yi ziyaret ettiler ve “Hz. Muhammed’de sav'le ilgili gördüğünüz etkileyici bir şeyi anlatır mısınız?” diye sordular.

Hz. Aişe şöyle dedi; “Rasûlullah bir gece kalktı, abdest aldı, namaz kıldı. Namazda çok ağladı. Öyle ki, secde esnasında yerleri ıslattı, mübarek göz yaşlarıyla… Sonra Hz. Bilal geldi. Onu öyle görünce “Sizin geçmiş ve gelecek tüm günahlarınız affedilmişken, sizi ağlatan nedir?” diye sordu.

Rasûlullah;

أَفَلَا أَكُونَ عَبْدًا شَكُورًا، لَقَدْ نَزَلَتْ عَلَيَّ اَللَّيْلَةَ آيَةٌ، وَيْلٌ لِمَنْ قَرَأَهَا وَلَمْ يَتَفَكَّرْ فِيهَا

“Şükreden bir kul olmayayım mı? Bu gece Allah bir ayet indirdi. Bu ayeti okuyup ta üzerinde tefekkürde bulunmayan, düşünmeyen kişilere yazıklar olsun!” dedi ve şu ayeti okudu:[4]

إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَآيَاتٍ لِأُولِي الْأَلْبَابِ

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece gündüzün peşpeşe gelişinde, akıl sahipleri için ayetler (deliller, ibretler) vardır.

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذَا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!”[5] Buyurmaktadır.

Hadis ve ayetlerde tefekkürün ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Evet mutlaka akıl sahibi olduğumuza göre düşünmeliyiz. Düşünmek insana yeni hayaller yeni ufuklar, yeni düşünceler üretmeye vesile olur. Düşünmeyen akıl gelişemez, başkasının kayığına binmek durumunda kalır. Bunca keşifleri insanoğlu akıl sayesinde bulmuş. Akıl durduk yerde bir şey üretemez. Zeka aklın kapasitesini oluşturur. Zekamızı eğitir geliştirirsek sonra da bilgiler üzerinde düşünürsek, bilgileri beynimizde farklı şekillerde harmanlarsak yeni ufuklar ortaya çıkacaktır. 123 sayısını düşünelim. Düşündüğümüz zaman çak farklı bilgiler elde ederiz. Rakamların yerlerini değiştirirsek farklı sayılar elde ederiz. Sayıların sayı değerlerini çarparsak ya da toplarsak aynı sayıyı elde ederiz. Burada sadece bu üç rakam üzerinde düşünürsek, önceki bilgilerimizi de işin içine katarsak inanın dünya kadar veri ortaya çıkar. Bir de burada ortak aklı kullanarak mesela bu üç rakam üzerinde düşünülse kitap yazılır.

Nerede bir proje varsa, nerede faydalı bir hizmet yapıldıysa aklın ürettiği şeylerdir. Bu da düşünerek, düşünceleri taslağa dökerek, planlayarak, organize ederek ortaya çıkacaktır.

Sonuç olarak ben diyorum ki okumak önemlidir. Düşünmek ise okumanın bir üst versiyonudur. Okumak ve düşünmek "et kemik" misalidir. Bu ikili birbirini tamamlar. Sizin bu konularda farklı düşünebilirsiniz. Ruhen bazı şeylere inanmak düşünme ile olur. Tahkiki iman araştırma, araştırılan bilgileri düşünce sistemine aktarıldıktan sonra ve orada da iyice denetlendikten sonra onaylanırsa o zaman tahkiki iman ortaya çıkar diyorum. Tahkiki iman nasip olsun cümlemize...

07.07.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.