Obezite, tüm dünyada ve ülkemizde hızla artış göstermekle birlikte toplum sağlığını da ciddi anlamda tehdit ediyor. Günümüzde güncel tedaviyöntemlerimizden diyet, egzersiz ve medikal tedavi ile başarıya ulaşamamış büyük bir hasta grubu bulunuyor. Obezite cerrahisinin bu grupta şu an için en etkili tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Medical Corner Obezite ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Halil Coşkun; cerrahi tedavi ile hem elde edilen kilo kaybı daha yüksek oranda bulunmakta hem de kaybedilen kiloların uzun dönemde korunması daha başarılı olmaktadır” dedi.
Obezite cerrahisinde temel amaç sadece kilo kaybetmek olmuyor. Aynı zamanda obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan yandaş hastalıklarda (Tip2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması) kilo kaybıyla ortaya çıkan düzelmeler sağlanıyor.
TOKLUK HİSSİ SAĞLIYOR
Mide küçültme (tüp mide) ameliyatında midenin yaklaşık %80-85’i dikey olarak çıkartılarak 150-200 ml arasındaki hacime sahip bir mide tüpü oluşturuluyor. Uygulamada kilo kaybını sağlayan iki etken bulunduğunu dile getiren Dr. Coşkun; “İlki mide hacminin küçültülmesi ikincisi ise çıkartılan mide bölümünden salgılanan hormon seviyesinde düşme sağlanarak tokluk hissi oluşumudur” dedi.
KAPALI YÖNTEM
Tüp mide ameliyatı günümüzde laparoskopik (kapalı) yöntem kullanılarak uygulanıyor. Bu yöntemde karın içerisine CO2 gazı verilerek şişiriliyor ve sonrasında 4-5 ayrı noktadan 1cm’lik küçük kesiler yapılıp özel aletler ile giriş yapılarak ameliyat gerçekleştiriliyor.
Kimlere uygulanıyor?
- Cerrahi tedavideki en önemli hasta adayı kriterlerinden biri, öncelikle üç yıldır devam eden obezite şikayetinin bulunması.
- Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 kg/m2'nin üzerinde olması veya 35-40 kg/m2 arasında olup eşlik eden hastaların bulunması, alkol ve ilaç bağımlılığının bulunmaması kişinin kabul edilebilir ameliyat riski sınırları içinde sayılabiliyor.
- Yaş sınırı 18-65 olarak kabul edilse de bazen -18, +65 oluyor.
- Hastaların, 1-2 yıllık dönemde fazla kilolarının %65-75’ni kaybetmeleri mümkün oluyor.