Savaşlar, baskılar ve terör nedeniyle dünyada 65 milyon insan yaşadığı yerleri terk etmiş, bunlardan 22.5 milyonu başka ülkeye giderek mülteci konumuna düşmüştür.
Türkiye, etrafındaki ülkelerde yaşanan savaşlardan ve baskılardan kaçan milyonlarca insana ev sahipliği yaparak, Ensar-Muhacir kardeşliğini tekrar yaşatmış oldu.
Mülteci sorunlarının temel nedeni doymak bilmeyen Batılı emperyalist güçlerin zayıf ülkelerdeki çıkar savaşları olmuştur. Görünüşte bölgede küçük çaplı savaşlar yaşanıyorken, gerçekte büyük güçlerin hakimiyet mücadelesi yaşanmıştır. Kitleler, Batılı güçlerin çıkarları uğruna yok edilmekte, göçe zorlanmaktadırlar.
ABD, Irak halkına özgürlük getirmek istediğini söyleyerek ülkeyi işgal etmesine rağmen bölgeye sadece kan, gözyaşı ve istikrarsızlık getirdi. Bu durum, Batı’nın demokrasi ve insan haklarından anladığı tek şeyin sömürgecilik için meşrulaştırma aracı olduğudur. Dünyada mülteci ve sığınmacıların çok olmasının temel nedeni, Batı’nın dünya egemenliği ve yer altı kaynaklarına sahip olma isteğidir. Batı medeniyet ve teknolojisi, başka ulusların kanı ve alın teri üzerinde inşa edilmiştir.
Suriye olayları da bölgenin yeni bir paylaşıma sahne olmasının başka bir yönüdür. Türkiye, katliamlardan kaçan insanlara kapılarını açarak komşularına sıcak bir yuva olmuş fakat sorunların asıl kaynağı olan Batı, kapılarını mültecilere kapatmış, sınırlı sayıda insana ev sahipliği yapmış, Batı’ya iltica etmek isteyen insanlar Akdeniz’in derin sularına gömülmüştür.