Her görüş sahibinin bir 'tabu'su vardır, dokunursanız kızar... En iyisi onlara dokunmamak…
Hayatta bazı insanlar vardır ki kâinatta tek ‘doğru’ onların doğrusudur. Başka doğru yoktur!
Su çektikleri ve susuzluklarını giderdikleri kuyulara iş.yen varlıklara itibar etmeyin. Yarın sizin üzerinize de pislerler…
Ne garip! Birileri bir zamanlar şöyle bir iddiada bulunmuştu: İnsanlar hep gerçekleri arar, fakat hep kendi görüşleri doğrultusunda ilerler.
Şu hiç ölmeyecekmiş gibi, kin ve ihtirasla koşanlar var ya... Kim bilir belki de çoklarından çok önce toprakla buluşacaktır. O da nasip olursa…
Ne garip! Bazı insanlara uzaktan bakıyorsunuz güzel görünüyorlar. Kendilerine biraz yaklaştığınızda, ‘kalıbının adamı’ olmadığı ortaya çıkıyor.
Bizim gibi toplumlarda, hayat tarzlarını başkalarının yanlışları üzerine inşa edenler, hiç bir zaman, kendilerini göremezler ve kendilerine yapılan eleştirilere de tahammül edemezler.
Sosyolojik bir tespittir: İktidarlarda olan her parti, zaman içinde, çok iyi işler de yapsalar dahi, yıpranırlar. Bunu önleminin yolu, sürekli taze kan bulmaktır. Her gün aynı kişilerle aynı yemeği yerseniz bir süre sonra kusarsınız...
Müslüman kimliği taşıyıp da küfrün yaptıklarını şu veya bu şekilde tasvip eden kişi için mesele bitmiştir. Ölümcül ve tıbben kurtuluş umudu olmayan kanserli bir hasta için doktorun söylediği gibi, O artık 'ne yerse yesin'...
Çok zaman öyle olur ki; Bozuk bir alet tamire geldiğinde çalışır, ağrıyan dişin, dişçide ağrısı geçer, elinizden düşen bir vida hiç ulaşamayacağınız bir yere gider ve beklediğiniz asansör kabini size en uzak kattadır... Kimse bunların sebebini bilemez.
Şu garip âlemde bazılarının hayatı şiir gibidir, bazılarının ise hikâye, bazılarının da roman… Bazıları vardır iki kelimeyi yan yana getiremez, kimileri de vardır ki destan yazar. Kimileri vardır, hayatta mıdır değil midir, hiç kimse bilmez. Ot gibi yaşar ve giderler…
Şu fâni âlemde hiç bir insan diğeri ile aynı değildir. Robot gibi aynı formatta, aynı tipte, aynı düşünce kalıbına sahip, bir olay karşısında aynı tepkiyi veren ve aynı değerlendirmeleri yapan canlılar değildir. Bu sebepten onlarla ilgili bir hüküm verirken onların bu durumlarını dikkate almak gerek...
Âhh, ah... Ne desem, ne söylesem ki? Yarım asrı geçen bir sürede savunduğun, üzerinde çalıştığın, uğrunda çok ağır fedakârlıkta bulunduğun davana nasıl olur da bir anda sırtını dönersin? Eskiden de mi öyleydin de biz fark etmedik, yoksa göremediğimiz bir elektronik dalgaya çarpıldın da hedefi şaşırdın? Bir türlü anlamış değilim.
Siyaset dünyamızda öyle bazı insanlar vardır ki, ömürleri boyunca güzel davranışlar sergilemişlerdir ve insanların gönüllerinde ve dualarında yer almışlardır. Ancak, ahir ömürlerinde öyle davrananlar görülmüştür ki, ömürleri boyunca kazandıklarını birden tüketirler ve belki de arkasından 'Fatiha okuyacak' insan sayısı bile şüpheli hale gelir. En iyisini muhakkak Allah bilir. Bu garip sadece zahire bakar ve öyle karar verir.
Hülâsa,
Tespitler daha var da…