MİLLET ZAMLARI ELEŞTİRİYOR
Zam furyası bütün hızıyla devam ediyor. Bugün pahalı diye aldığın bir şey yarın ucuz olabiliyor. Bir hafta köyde kaldım, sonrasında şehre inip BİM ve 101 marketlerine girip şarküter ğrünlerine bir göz gezdirdim. 10 gün öncesine göre ürünlerde en az yüzde otuz zam gördüm. Petrol bulduk diye sevinmiştik. Seçim sonrası yüzde yüzün üzerinde petrol ürünlerine zam yapıldığı görünüyor.
Kiraya evini verenler % 25'lik zam artışından çok şikayetçi. Milyom liralık evlerde 500 lira1.000 lira kira verip oturanlar var. Devletimiz milletimizin rızası olmadan kiracılara fedakarlık yapıyor. Bu fedakarlığı devlet milletine eşit yapması lazım. Bu devran böyle gitmez diğe düşünüyorum. Zulüm payidar değildir.
Benim tespitlerime göre dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi bizde de derin ekonomi krizine doğru bir gidiş vardır. Hükümetimiz alması gereken tedbirlerin hiç birini almıyor. Günlük haftalık palyatif tetbirletin dışında hiç bir şey görünmüyor. Borcu kapatmak için daha yüksek oranda tekrar borçlanıyor. Borcu borçla kapatma yoluna giriyor.
Ulusal kanallarına çıkıp ekonomi dersi veren bir iktisatçı, turizm gelirlerinin geçen seneye göre daha yüksek olduğunu söylüyor. Bu göstergeler hayra alamettir şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor. Bu tür gelirler hayalidir, geçicidir, ölmekte olan bir hastaya suni solunum yaptırmaya benziyor. Ekonomistlerin çoğu siyasi konjoktüre göre değerlendirme yapıyorlar. Patronunun siyasi çizgisine göre kelimeleri ve cümleleri kuruyorlar.
Günün birinde bir şikayet üzerine savcının karşısına çıktım. Benden şikayetçi olan vatandaş avukat tutmuş. Görünce şaşırdım. İfade verdikten sonra avukat söz istedi. Merak ettim, bakalım ne diyecek diye. Baktım bana resmen iftira atıyor. Avukatlık mesleği bu olmsmalıydı dedim. Aynı avukata ben gidip para verseydim beni savunacaktı. Ne hale geldik görüyor musunuz?
O yüzden kafalar karışık, at izi it izine karışmış, doğruyu yanlıştan ayırmak zor hale gelmiştir. İnsanlar artık kime güvenecek kime yaslanacak, kime derdini anlatacak bilmiyor. Zor zamanlardan geçiyoruz. Mutluluk sıralamasında dünyada sonuncu sıralarda yer almaktayız. Halbuki müslümanız mutlulukta ilk sıralarda yer almalıydık. Sorunlar her tarafımızı sarınca nasıl mutlu olacağız ki.Allah Teâlâ sonumuzu hayırlı eylesin.
Hiç süphesiz başımıza gelenler yaptıklarımızın bir sonucudur. Mutsuz olmak, zam yağmuruna tutulmak, adaletsiz bir dünyanın varlığının oluşması gibi durumlar bir sonuçtur. Yaptıklarımızın bir sonucudur. Muhalefet görevini yeterince yapmadı,bunca yanlışlara rapmen iktidarı tekrar iktidar ettik, olacağı budur. Sonucuna katlanacağız.
Bu arada bu dünya imtihan dünyasıdır. Başımıza gelenler yaptıklarımızın karşılığı olması dolayısıyla inşallah öteki dünyada felah buluruz. Bazen Allah Teâlâ kullarına yaptıkları yanlışların cezasını bu dünyada verir.
Son olarak her şeyi devletten beklrmeyeceğiz. Üretken olacağız. Ekmeğimizi taştan çıkarmaya çalışacağız. Zira biz necip bir milletiz. Devlet üretken değilse biz üretken olmalıyız. Tembel tembel oturup bir sorumluluk almadan habire devleti eleştirmek, her şeyi devletten beklemek çağdaş bir toplumun yapacağı iş değildir. Hak Teâlâ "yeryüzüne dağılın ve size vermiş olduğumuz rızıkları arayın" buyurmaktadır Cuma suresinin 10. Ayet-i Kerimesi'nde. İlla da memlekette kalacağım, burada yaşayacağım diye bir kayıt yok. Bakınız Yahudiler ayet-i Kerimenin gereğini yapıyorlar. Altı milyon yahudi dünyanın her yerine dağıldı. Ekonomik yönden sekiz milyar insanı yönetecek seviyeye gelmişlerdir. Allah Teâlâ dünyada çalışana veriyor. Umudumuzu kaybetmez rızkımızı devletten değil Rabbimizden bekler, yeryüzüne dağılır, Rabbimizden helal rızık istersek rızkımızj Rabbimiz şüphesiz ki verir. Endişe etmiyelim. Sefer bizden zafer Hak Teâlâ'tandır.
Başöğretmen
M.Cemal TOMAR
12.08.2023