MESELE ARZ-I MEV'UD İSE, YAHUDİLER KADAR MÜSLÜMANLARIN DA HAKKI OLMALI DEĞİL Mİ?!

Mehmet Emin PARLAKTÜRK

Vaad edilmiş topraklar...
Şu sıralar Filistin'de alevlenen ama genelde Nil ile Fırat arasındaki topraklarda sürdürülen savaş ve kavganın gerekçesi, "Arz-ı Mev'ud" denilen topraklardır. Yahudilere göre Tanrı Yahova, bu toprakları kendilerine vaad etmiş, onlar da buraları yurt edinebilmek için; işgal, zulüm, vahşet, katliam, her çareye başvuruyorlar...

Biraz geriye gidelim. Yahudilerin kitabına göre; söz konusu topraklar yani “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bu bölge” Tanrı tarafından ilk önce Hz.İbrahim'e ve onun zürriyetine vaad edilmiştir.(Tekvîn, 13/14-17; 15/8).

Bu vaad, Hz. İbrâhim’e ve zürriyetine yapıldığına göre, bu bir hak doğuruyorsa, İshak soyundan gelen Yahudiler kadar, İsmâil neslinden gelenlerin de o topraklarda hakkı olması iktiza eder. Bu en basit bir mantık ve hukuk kuralıdır. Çünkü, Hz.İshak'ın da, Hz.İsmail'in de babası aynı kişi yani Hz.İbrahim'dir ve her ikisi de babalarının davasına ve mirasına eşit derecede hak sahibidirler.(Aleyhimüsselam).

Bu konuda, Yahudilerin dikkate alması gereken bir gerçek daha var: Yine Kitab-ı Mukaddes'e göre, Rab Yahova'nın vaadinin gerçekleşmesi birtakım şartların yerine getirilmesine bağlanmıştır. Ahd-i Atîk’in birçok yerinde, arz-ı mev‘ûd'da uyulması gereken kurallar ayrıntılarıyla bildirilmiştir. Özetle bunlar: Rabbin emirlerini yerine getirmek, O’nun kanunları reddetmemek, şeriattaki emirlerini tutmak gibi..(Çıkış, 13/5-16; Sayılar, 15; Tesniye, 5-8; Yeşu, 1/6-8; Yeremya, 1/1-7; Levililer, 26/14-15). Kur'an-ı Kerim'e göre de, bu şartların başında Allah’a itaat gelmektedir.(Mâide 5/12).

Şayet bu şartlara uyulmazsa Yahudilerin başlarına her türlü felâket gelecek; Rab Yahova onlardan nefret edip onlara karşı öfke ile yürüyecektir.(Levililer, 26/14-33; Tesniye, 28/58-68). Ve hatta mülk edinmek için girdikleri diyardan da koparılacaklardır.(Tesniye, 28/63).

Gerçekten de, İsrâiloğulları tarih boyunca, hiçbir zaman Rab Yahova ile yapılan ahde sadık kalmamışlardır. Ahd-i Atîk, onların ahdi bozmalarını ısrarla vurgular.(Tesniye, 29/25). Nitekim bu Yahudiler, Allah’ın emirlerine boyun eğmemiş, yapılan ahitleri yerine getirmemiş, hatta Allah’ın elçilerini öldürüp fesat çıkarmışlardır.(Bakara 2/61, 100; Nisâ 4/155-156; Mâide 5/13).

Kur’an-ı Kerim’de, genel anlamda “arz”a belli ırklara mensup olanların değil, “sâlih kullar”ın vâris kılınacağı ve bu ilâhî kanunun bütün mukaddes kitapların hükmü olduğu bildirilmiştir. (Enbiyâ 21/105; Nur 24/55; krş. Mezmur, 37/29; 69/32-36).

Sonuç olarak, gerek arz-ı mev'ud olsun, gerekse dünya üzerindeki herhangi bir "arz" olsun, vâris olmaya herkesten daha çok Müslümanların hakkı ve hatta görevi vardır. Ah biz Müslümanlar bunun farkına varıp Allah'a yakîn bir imanla birlikte salih bir kul olmayı hakkıyla başarabilsek!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.