1.
Hayatın içindeki siyasetin diploma veren’ bir okulu yoktur.
Bu bakımdan hayatın içindeki siyaset, hayatın içinde öğrenilir.
Bunun için de, hayatın içindeki siyasette yaşa bakılmaz, başa bakılır.
Siyasetin içindeki baş:
Siyasete ne kadar erken başlamışsa Siyasî yeteneği ne kadar varsa
Kimi karizmatik özelliklere ne kadar sahipse
Siyasette o kadar başarılı olur.
*
2.
Altı + bir’li masanın iki büyük partisinin başkanlarına yukarıda verdiğimiz ölçüler içinde baktığımızda; Akşener’in Kılıçdaroğlu’ndan çok önde olduğu görülür.
Her ne kadar, 1948 doğumlu olan Kılıçdaroğlu, 1956 doğumlu olan Akşener’den sekiz yaş büyük olsa da; Akşener’in TBMM’ye girişi Kılıçdaroğlu’ndan yedi yıl öncedir.
Türk Siyasetinin usta aktörü Demirel’in ifadesiyle ‘siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır’.
Dolayısıyla Akşener’in Kılıçdaroğlu’na göre yedi yıllık önceliği, Demirel’in verdiği ölçülere göre 2555 defa 24 saattir.
Kılıçdaroğlu’nun bu mesafeyi kapatıp da Akşener’in önüne geçmesi mümkün değildir.
Bu kısmı çok uzatmadan şu kadarını söyleyeyim:
Kılıçdaroğlu, siyasi yetenek ve karizmatik özellikler bakımından da Akşener’den çok geridedir.
Nitekim, bir kaset kumpasıyla CHP’nin başına geçtiğinden bu yana, hiçbir siyasi başarı gösterememiş, hiçbir seçim kazanamamış, CHP’nin oyunu hiç artıramamıştır.
Oysa, Akşener kurucusu olduğu iyi partiyi, üstüne koyarak, yönetmektedir.
*
3.
Siyasette veya devlet yönetiminde, çok özel şartlar ve kimi hesaplar ya da çok nadir görülen hasbî davranışlar dışında hiç kimse kimseyi kendisine tercih etmez.
Bunu biz başlangıçtan bu yana kendi tarihimizde, baba-oğul, kardeş-kardeş, amca-yeğen kavgaları olarak çokca görürüz.
Bu bakımdan, 6+1’li masanın çevresinde toplanan parti genel başkanlarının hiç birisinin ‘cumhur başkanlığı adaylığı için’ bir başkasını tercih etmesi mümkün değildir.
Meğer, CHP’li Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın aylar öncesinde ifade ettiği gibi:
‘Adayı uluslararası karar vericiler belirleyip’ 6+1’li masanın üzerine koyarlarsa…
Evet, böyle bir durum dışında, 6+1’li masada, tabir yerindeyse, son güne kadar birden fazla cumhurbaşkanı adayı olacaktır.
Nitekim bir yıl sonra girilecek ilk seçimde %0.3 oy alması bile mümkün görünmeyen Davutoğlu:
‘Gelecek Partisi’nin kendi Cumhurbaşkanı adayı olacaktır’ demiştir.
*
4.
Evet, 6+1’li masanın ikinci büyük partisinin genel başkanı olan Akşener kendisini ‘cumhurbaşkanı’ adaylığına götürecek yolun taşlarını ustaca döşemektedir.
Şimdi bunun nasıl olduğuna bakalım.
İyi Parti Ankara Milletvekili
İbrahim Halil Oral:
Kılıçdaroğlu için 'Alevi kimliği Sünniler için endişe' verici diyor.
Anadolu insanının ‘düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü’ demesi gibi, ilahiyat kökenli tecrübeli bir milletvekili, amiyane tabirle durduk yerde, üstelik İYİ Partideki disiplinin ne kadar sert uygulandığını bildiği halde, böyle bir sözü Akşener’den izinsiz eder mi?
Elbet etmez, edemez.
Kimin için eder?
Mahir Kaynak hocanın ölçüsüyle cevap verelim:
‘Bu söz kimin işine yarıyorsa, onun için eder.’
Sahi bu söz kimin işine yarıyor?
*
5.
Biraz geriye gidelim ve Akşener’in cumhurbaşkanlığına adaylığına giden yolun taşlarını nasıl da ustalıkla döşediğine bakmaya devam edelim.
Bildiğim kadarıyla Demirel’in siyasi tedrisinden geçen Akşener, hiçbir özelliği olmadan İBBB olarak milletin önüne çıkarılan İmamoğlu’nun devreden çıkarılması gerektiğini bilir.
Bunun için yapılacakları yapmaya başlar.
İşte şöyle…
Meral Akşener:
“Ablam İmamoğlu'nun yüzünde 'Rabbi Yessir' görmüş, dedi.
Daha önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu, Fatih Sultan Mehmet'e benzeten Meral Akşener, ablasının da İmamoğlu ile ilgili düşüncelerini böyle paylaştı.”
Ve ‘yüzünde Rabbi Yessir’ olan İmamoğlu Akşener’den aldığı bu ‘gaz’ ile Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıktı ve müstakbel ‘cumhurbaşkanı adayı’ olarak siyasi gezilerine Karadeniz’den başladı.
Uzatmadan söyleyelim ki, ‘vız gelir, tırıs gider’ sözüyle, kendi adaylığını başladığı gibi bitirdi.
Ne der Koca Yunus:
‘Söz ola kestire başı’
*
6.
Sıraya bakmadan taşlar döşenmeye devam etsin…
Meral Akşener'den Mansur Yavaş açıklaması:
‘İsminin anılmasından onur duyarız.’
Sanki buna karşılık verir gibi…
İYİ Parti lideri Akşener'i ziyareti sonrası konuşan Yavaş:
"Kendimi kamu görevlisi olarak görüyorum, devam edeceğim" dedi.
Böylece iki müstakbel cumhurbaşkanı adayını devreden çıkaran Akşener şu sözleriyle
Kılıçdaroğlu’nu heveslendirdi:
‘Herkesin aday gösterdiği bir kişi reddedilir mi?’
Reddedilmez!
Fakat, ama, lâkin…
İbrahim Halil Oral’ın diliyle tekrar edecek olursak:
‘Kılıçdaroğlu’nun Alevî kimliği, sünniler için endişe verici.’
Oysa sünnilerin böyle bir meselesi yoktur.
Nitekim CHP seçmeninin %70-80’i sünni olduğu halde, Alevî olduğu söylenen ve genel başkan olalı beri CHP’nin oylarını hiç artıramayan Kılıçdaroğlu’nu 12 yıldır başlarında tutmaktadırlar.
Evet, sünniler için Alevilik endişe verici bir durum değildir.
Ama Akşener Kılıçdaroğlu’nu devreden çıkarabilmek için bu argümanı kullanmıştır.
*
7.
Ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaşın dile getirdiği ‘uluslararası karar vericilere’ selam çakmak gerektiğini bilen Akşener bu selamı yıllar önce çakmış ve yakın zamanda da bu selamı tekrarlamıştır.
İşte şöyle…
Akşener dört yıl önce yaptığı bir Anıtkabir ziyaretinin çıkışında ‘buraya iman tazelemek için geldik’ dedi.
Hac farizasını yapan bir kişi, ne Anıtkabire ne de bir başka kabire iman tazelemek için gidilmeyeceğini bilmez mi?
Bilir!
Öyleyse niye eder bu sözü?
‘Uluslararası karar vericilere selam çakmak için’.
Başka bir izahı yok!
Gelelim Akşener’in ‘uluslararası karar vericilere’ çaktığı son selama…
Bilindiği gibi Akşener tarih eğitimi almış birisi.
Üstelik doktora yapmış.
Ve genel geçer tabirle ‘sağ kulvarda’ siyaset yapıyor.
Böyle bir siyasetçi, sünni müslümanların üzerine asla toz kondurmadığı…
Üstad Necip Fazıl’ın ‘Ulu Hakan’ dediği…
İttihatçı Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın:
“Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına”
Diyerek, ruhundan istimdat ettiği, özür dilediği…
En zor şartlarda 33 yıl Osmanlı Cihan Devletini yöneten bir padişaha dil uzatır mı?
Uzatmaz!
Uzatmaması gerekir.
Öyleyse niye dil uzattı?
Cevap açık:
‘Uluslararası karar vericilere’ selam çakmak ve aradığınız aday benim demek için.
Ne demişti ABD Başkanı Biden:
“Erdoğan'a karşı muhalefeti savunmaları gerektiğini belirterek, ‘Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle devireceğim’ dedi.”
Anlaşılacağı gibi Biden, Kılıçdaroğlu, Akşener dahil, herkesin bir planı varken, elbet Allah’ın da bir planı var…
İşte şöyle:
“…Onlar plan yaparlarken, Allah da plan yapıyordu.
Allah, plan yapanların en hayırlısıdır.”
(Enfal, 30)
40Hakan Berrak, Seyit Mehmet Şen ve 38 diğer kişi
5 Yorum
12 Paylaşım
Beğen
Yorum Yap
Paylaş