İslam ekonomisinin iddiası özgün bir teori geliştirmek olmalıdır. Zira İslam iktisadını özgün kılan, başka iktisadi sistemlerden ayrıştığı noktalardır. “Modern kapitalist ekonomiye birkaç kılıf giydirerek İslam ekonomisi oluşturulamaz.” Zira kapitalizm insana yaklaşımı fevkalade sorunludur. İslam ekonomisi, mesela insanın biyolojik ihtiyaçlarının sınırsızlığı varsayımından hareket edemez.
İslamın inşa etmek istediği insan ve toplum modeline yabancı olan varsayımlardan hareketle bazı kavramların Kur’an ve sünnette aranması, konunun üzerinde incelendiği zeminin bu iki kaynağa oldukça yabancı olması sebebiyle, ne bu kaynaklar ile örtüşme ne de sonuç alma ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda kazanan yine kapitalizm olacaktır. Zira halkı Müslüman olan ülkelerdeki potansiyel finansal güç, piyasa yapısına hâkim olan kapitalist sermayedarların kontrolüne kolayca geçecektir.
Hali hazırdaki durum da büyük oranda bunu yansıtmaktadır. Gayri Müslimler, devlet düzeyinde konu ile ilgilenmektedirler. Aynı durum mal, fayda, tüketim, kazanç, emek gibi kavramlar için de söz konusudur. “Kavramsal yabancılaşma” olarak ifade edebileceğimiz bu husus temel bir sorundur. Kavram aynı bile olsa, anlamı farklıdır. Örneğin refah kavramının içi her iki anlayışta farklı doldurulur. Sadece sözlük anlamı ile kullanmak yanlış sonuç verir. İslam hukukunun verdiği anlam, kavramın özgün anlamı, klasik dönemde (mezheplerin oluştuğu dönemdeki anlamı) bilinmeden teori oluşturulmamalıdır.