Hayır, hayır… Endişe ve yeise gerek yok ki...
Bilen bilir ama bilmeyen bilmez... Realite budur.
Allah, hiç kimseye, kendilerine olan güveni kaybettirmesin.
Evet, evet… Ne yapıp yapıp bir bahane, bir vesile bulmak gerek…
Mücerret 'ahlâk'ın unvan, kariyer, mevki ve makam ile ilgisi yoktur.
Evet, evet... Geldiğim noktada anladım ki bazı şeyler bana göre değil...
Evet, evet... Olmuyorsa olmuyordur. Kıracak kadar zorlamamak gerek...
Evet efendim, evet... Deniz tutuyorsa, kayık veya vapura binmeyeceksin!
Hani demem odur ki; Onun bunun kayığına bineceğine kayıksız ol daha iyi...
Hani demem odur ki; bir ahlâksıza, birilerin ‘ahlaklı’ demesi, onu ‘ahlaklı’ kılmaz.
Hani demem o ki; Sana tebessüm ile yaklaşana sen asık suratla yaklaşmayacaksın!
Bir kehanette bulunayım da görün: Bir Gün gelecek ve Güneş, Ay’a muhtaç kalacak!
İnsan bu! Çalışmadan da yorulur ama çalışanlar için yorgunluk güzel bir duygu halidir.
Evet, evet… Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da zaman hükmünü icraya devam edecek.
Hani demem odur ki; birilerine olan 'güven duygusu’ denen o duygu, bir defa kaybedilirse, sonrası hep şüphe olur.
Hani demem o ki; şu karşı fikre 'tahammülsüz’lere tahammül etmek çok zor ama yine de tahammül etmek gerek...
Gururlu tavşan dağa küsmüş, dağın haberi bile olmamış. Fark edilmediğini anlayınca geri dönmüş, yine anlaşılmamış...
Birileri bir zamanlar şöyle demişti: Halden anlamayanı kendi haline bırak. Zaman ona hâlini anlatır gurban olduğum.
Bazı duygu halleri vardır ki içine düşeni alır götürür bilinmeyen diyarların kalbine… Hem de hiç kimsenin haberi bile olmaz.
Şükretmek gerek! Evet, evet… İstenilen elde edince şükretmek kolaydır. Önemli olan, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilmektir.
Hani demem o ki; İstesek de istemesek de, beğensek de beğenmesek de, sevsek de sevmesek de zaman hükmünü icra ediyor. Edecek de… Kaçış yok...
Evet, evet... Vazgeçtim dostlar vazgeçtim, havanda su dövmekten de, ipe un sermekten de vazgeçtim. Meğer hepsi hikâye imiş de benim haberim yokmuş. Benim şimdi yeni bir meşgale bulmam gerek...
İnsanoğlu bu! Garip mi gariptir. Bazı nev-i şahsına münhasır insanlar vardır; kendileri hiç bir iş veya eylemde bulunmaz ama iş yapanları sürekli eleştirirler. Demem o ki, bunlar 'eleştiri hastalığı'na yakalanmışlardır ve tedavi imkânları da yoktur!
Evet, evet…
Meçhulden daha çok not geldi de…