Kızılderililere atfedilen bir söz vardır: ‘beyaz adam bir gün altının yenilebilir bir şey olmadığını anlayacak…’ Kızılderililerin, Avrupalılar Amerika kıtasını keşfettikten sonra akın akın bu kıtaya gidip yerlileri bertaraf edince; o dönemin iktisadi anlayışı çerçevesinde, ki merkantilizmdir ve merkantilizm kıymetli maden biriktirmeyi zenginliğin kaynağı sayıyordu, altın madenlerine hücum edip her tarafı tarumar ettiklerini görünce söyledikleri rivayet edilir bu sözü… Beyaz adam bu sözü anlamış gibi gözükmüyor henüz maalesef… Zira hala tabiatı tahrip ediyor, hala bugün için gelecekle ilgili yeterli duyarlılık göstermiyor.
Bu çerçevede sosyal adalet bilinenin aksine sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiren bir kavramdır. Zira sosyal güvenlik sistemlerinin popülizmin bir aracı haline getirilmesi, fonlanması için borçlanmayı gerektirmektedir. Kapitalizm içerisinde borçlanma, faize dayandığı için bütçelerde faiz yükü ayrı bir dert olmaktadır. Üstelik bu yük çoğu zaman gelecek nesillerin üzerine aktarılmaktadır. Bir başka deyişle “Kızılderili Duyarlılığı” gösterilememektedir. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya yerine borç bırakılmaktadır. Bu ise nesiller arası olması gereken sosyal adaleti, sosyal adaletsizliğe dönüştürmektedir.
Sosyal adalet elbetteki öncelikli olarak yaşanılan dönemi ilgilendirir ama, nesiller arası adaleti de gözardı etmemek gerekir. Devlet ve hükümet gibidir bir başka deyişle… Devlet devamlıdır, hükümetler geçicidir. Nitekim geçmişte, örneğin yüz yıl önce yaşayan neredeyse hiç kimse bugün hayatta değildir. Sadece kendilerini düşünmüş olsalardı, bugünkü nesil bu refah seviyesini yakalayamazdı. Geçmişte varolan bir takım devlet ve milletler de tarihe karışmışlardır. Birçok nedene bağlansa da, bu durumun önemli bir nedeni geleceği yeterince hesaplayamamış olmalarıdır. İslam hukuku ya da ekonomisinin dikey ve yatay, yani bugün ve geleceğe ilişkin adalet anlayışının bugünün kazanımlarının geçmişten bir miras değil, gelecekten emanet alındığı (Kızılderili duyarlılığı) bilincinin alt yapı ve kurumlarını bünyesinde barındırdığı, işlevselleştirmeyi ve güncellemeyi beklediği tezinden hareket etmek gerekir.