KEVNİ AYETLER ALLAH TEÂLÂ''NIN VARLIĞINA DELİLDİR.

Mustafa Cemal TOMAR

KEVNİ AYETLER ALLAH TEÂLÂ''NIN VARLIĞINA DELİLDİR.

Kâinat muhteşem yaratılmıştır. Düşünen akıllar, gören gözler ve işiten kulaklarla ile kâinat ayetlerine bakıldığında bir eksiklik ve noksanlığa rastlamak mümkün değildir. Zerreden kürreye her ne varsa muhteşem var edilmiş, benzerini dahi insanoğlu bütün gücünü bir araya getirse oluşturması ya da yapması mümkün değildir. Her şey " vezinuu bil kistasiil müstekiim" prensibine göre var edilmiştir. Biz yaratılanların kabaca taklitini yapabiliruz, başka bir şey yapamayız aslında. O da " Bizim (Allah Teâlâ) verdiğimiz az bir ilmin dışında bir şey ihata edemezler" prensibincedir. Dünyadaki göz kamaştırıcı teknolojik gelişmeler Allah Teâlâ'nın yarattığı beyinler sayesindedir. Yapay zekâ da insan beyninin tezahürüdür. Yüce Rabbimizin yaratma gücünü ortaya koyan onlarca ayet-i kerimeden bir kaç tanesini paylaşmak isterim.

Cenab- ı Hâk buyurmaktadır:

"O, gökleri ve yeri yoktan, önünde hiçbir örnek olmadan ve benzersiz bir biçimde yaratandır. Bir şeyi yaratmak isteğince, sadece “ol!” der, o da hemen oluverir." Bakara/117

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara faydalı şeyler taşıyarak denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği ve üzerinde dolaşan her türlü canlıyı yaydığı yağmurda, gökle yer arasında emre hazır bekleyen rüzgarları ve bulutları farklı yönlerde evirip çevirmesinde aklını kullanan bir topluluk için elbette Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır." Bakara /164

Kuran'daki bu ayetleri okuyup da Allah Teâlâ'ya iman etmeyenler çoktur. Bunun yanında Kevni Ayetleri okuyarak iman edenler de çoktur.

Kâinatın harikulade yapısı karşısında Yüce Allah Teâlâ'njn varlığını keşfedip iman eden Rus yazar ve araştırmacı insanın itiraflarını burada paylaşmak isterim.

"Çok düşündüm... Bu sözlerim 40 yıllık bir düşünmenin ürünüdür. Ateist olmayı, Allah’sız olmayı çok istedim. O zaman başıma buyruk yaşayacak, kimseye hesap vermeyecektim. Ama olmadı. Çünkü evrendeki müthiş düzen beni inanmaya mahkum etti .

Evet bir Allah var. Hem de erişilmez güce sahip bir Allah! Olmalı da... Yoksa adaletsiz insanlardan kim hesap soracak?." (Maksim GORKI )

Maksim Gorki (Rusça: Максим Горький, 28 Mart 1868 — 18 Haziran 1936), Sovyet Rus yazar, sosyalist gerçekçi yazımın öncüsü politik eylemci kişiliği ile tanınmaktadır.

Burada Allah Teâlâ' nın varlığını ve birliğini yaptıkları bilimsel çalışmalar sonucunda bulan ve kendi ifadeleriyle "Tanrı'nın Varlığı' nı" kabul ettiklerini itiraf eden bir çok bilim insanından örnekler vermek isterim. Örneklerr geçmeden önce kısa bir bilgi vermek isterim.

Din ile pek ilgisi olmayan bazı insanlar sık sık “Din dogmatiktir, bazı bilim insanları da Allah’ın varlığına inanmıyor.” şeklinde ifadeler kullanmaktadırlar. Gerçek ile alakası olmayan bu ifadelerin, doğru olmadığı geçmişten günümüze bazı bilim insanlarının “doğaüstü bir gücün, yani yaratıcının varlığını kabul etmelerinden” kolaylıkla anlaşılabilir. Bu bilim insanları arasında Kepler, Galilei, Newton, Planck, Dirac, Einstein, Townes, Anfinsen, Schawlow, Flew, Penzias, Becker, Hawking, Davies, Fornæss ve Glynn… gibi birçok önemli bilim insanı bulunmaktadır. Bu çalışmada bu bilim insanlarının yaratıcı ile ilgili bazı ifadelerinden örneklere yer verilecektir.

Alman gök bilimci ve matematikçi Johannes Kepler (1571-1630) daha çok gezegenlerin hareketleri ile ilgili çalışmaları ile tanınır. Kepler’in Tanrı’nın evreni yarattığı ile ilgili görüşü şöyle idi:

"Kepler aşırı dindar bir bilim adamıydı. Matematiği Evren’e başarıyla uygulayan ilk bilim adamlarındandı ve bu uygulamanın arkasında Tanrı’nın Evren’i matematiksel bir planda yarattığı ve insanların bu planı anlayabileceği düşüncesi vardı. Bilimsel yazıları mistik ve dini argümanlarla doluydu.

İtalyan matematikçi, fizikçi, filozof ve astronom Galileo Galilei (1564-1642). Rönesans’ın bilimsel devrimine büyük katkıda bulunan Galilei’ye, “gözlemsel astronominin babası”, “modern fiziğin babası” ve “bilimin babası” gibi isimler de takılmıştır. Galileo, Yaratıcı ile ilgili görüşünü şu ifadelerde bulabiliriz:

“Galilei’nin gözünde Tanrı, doğanın kitabını bir bakıma matematiksel simgelerle yazmıştı. Yani matematik, Tanrı’nın evreni yazdığı dildi. Galile de Kopernik ve Kepler gibi doğa yasalarını Tanrı’nın bir sanatı olarak görüyordu.”

Isaac Newton (1643-1727), İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom ve filozoftur. 1687’de yayımladığı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica adlı kitabıyla klasik fizik mekaniğinin temelini oluşturmuş ve bu eser, dünya tarihinin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Oldukça dindar olan Newton’un din ile ilgili bazı görüşlerini ifade edelim:

“O dönemde Newton, en ünlü denklemi ve onun insanı şaşırtan sonuçları üzerinde iyice düşünmüş ve şu itirafta bulunmuştu: ‘Göksel olguları kütle çekimi kuvvetiyle açıkladık, ancak bu kuvvetin nedenini bilemedik.’

En sonunda, bütün bunları yapanın Tanrı olduğu konusunda ısrar ediyor ve şunları söylüyordu: “Güneş, gezegenler ve kuyruklu yıldızlardan oluşan bu en güzel sistem, ancak bilgili ve güçlü bir varlığın bilgisi ve hâkimiyetiyle işleyişini sürdürebilir.”

“Bilimle ciddi bir şekilde uğraşan herkes, doğanın kanunlarının, insanoğlundan üstün ve karşısında tüm alçakgönüllülüğümüzle saygı duymamız gereken yüce bir Gücün varlığının tezahürü olduğuna inanır.”

Louis Pasteur (1822-1895), kuduz aşısını bulan Fransız mikrobiyolog ve kimyagerdir. Pasteur, çok bilmenin Yaratıcıya ulaştıracağını ifade etmektedir:

"Bilimin azı Tanrı’dan uzaklaştırır, ama çoğu, ona götürür.”

Albert Einstein (1879-1955), teorik fizikçi. Tüm zamanların en iyi fizikçilerinden kabul edilen Einstein, daha çok görelilik teorisini geliştirmesiyle tanınır. Aynı zamanda kuantum mekaniğinin gelişimine önemli ölçüde katkılarda bulunmuştur. Bir Yaratıcıya inanan Einstein’in bu konudaki bazı görüşleri:

"Dinsiz bilim topal, bilimsiz din kördür. Bilimle ciddi bir şekilde uğraşan herkes, doğanın kanunlarının, insanoğlundan üstün ve saygı duyulması gereken bir gücün varlığının delili olduğuna inanır... Bilim alanındaki başarılı ilerlemelerden bizzat haberdar olan biri, yaşamda kendini gösteren aklın ve mantığın ihtişamının verdiği derin saygı duygusundan etkilenir... Benim dindarlığım oldukça üstün bir ruha karşı mütevazı bir hayranlığı içerir ki; bu üstün ruh kendini zayıf ve gelişmemiş akıllarımızla algılayabildiğimiz küçük ayrıntılarda belli eder. Kafamdaki Tanrı fikrini, anlaşılması oldukça zor olan Evren’de kendini ortaya koyan bu üstün güce duyduğum derin inancım şekillendirmektedir.

“Ben Tanrı’nın bu dünyayı nasıl yarattığını öğrenmek istiyorum… Ben Tanrı’nın düşüncelerini öğrenmek istiyorum, gerisi tamamen ayrıntılardan ibarettir.”

Son olarak İbrahim (AS) ile ilgili konu ile alâkalı ayetleri paylaşarak sözlerimi noktalıyorum. Ayetlere geçmeden kısa bir bilgi verelim.

Hz. İbrahim'in (as) daha çocuk yaşta Allah'ı aklı ile bulması ve O'na teslim olması onun aklının kemalini ve hakikati aramadaki gayretini göstermesi açısından önemli olduğu için yüce Allah bize Hz. İbrahim'i (as) örnek göstermiş ve kendisine “Halilim!” demiştir.

En'am suresi 74-82. ayetlerinde Cenab-ı Hâk;

74. İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum."

75. Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur." dedi. Yıldız batınca da: "Ben batanları sevmem." dedi.

77. Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur." dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum." dedi.

78. Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük." dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."

79. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim."

80. Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"

81. "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?

82. İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır. Buyurmaktadır.

Dilerim ki Kevni ve Kur'an ayetlerini birleştirerek bütün insanlık kâmil bir imana mazhar olur.

Selâm ve dua ile...

15.01.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.