İslam ekonomisinin ayırt edici en önemli yanı ise temel dayanağının ‘nassa’ dayalı olmasıdır. Bu yüzden temel çerçeve değişikliklik önerilerine kapalıdır. Ön kabüller (önyargılar değil) aksiyomlar vardır bir başka deyişle… Faiz yasağı ya da zekât müessesesi gibi. Elbette bu çerçeve Efendimizin (SAV) uygulamalarıyla doldurulur. Geniş de bir mübah alan vardır. Geriye kalan ihtiyaçlar ilk iki kaynak referans alınarak içtihat müessesesiyle tezyin edilir. Ekonomi alanında hareket kabiliyeti daha bir geniştir. Çünkü sürekli değişkenlik gösterir. Şüphesiz geçmişte verilen hükümler muteberdir. Nitekim o günün koşullarında müctehid ve müceddidler gerekli hükümleri de vermişlerdi. Ancak ekonomik ilişkilerin yaygınlaşması ister-itemez yeni bazı ihtiyaçları doğurmuştur. Bu ihtiyaçlara cevap verilmesi bir sorumluluk, bir zorunluluktur. Bu konuda, teorik düzey de dahil, henüz bütün soru ve sorunlara cevap verilebilmiştir diyemiyoruz maalesef...
Aslında bu ihtiyaç sadece ekonomi için söz konusu da değildir. Zira İslam bir bütündür, İslam ekonomisi de onun iktisadi ayağını temsil eder ve diğer ekonomiler gibi üretim tüketim ve dağıtım faaliyetleri ile ilgilenir. Ancak bu uygulamaları kendi normlarına-değişkenlerine göre yapar. Kendisine has yaklaşım, analiz ve çözümlemeleri vardır. Mesela sadece ‘kar maksimizasyonundan’ hareket etmez. Ya da refahı yükselten her enstrüman muteber değildir.
İmam Gazali tarafından “makasıd” ya da “makasıd-ı şeria” olarak ifade edilen edilen bu vazgeçilmezler (şeriatın maksatları ise insanların din, can, akıl, nesil ve mallarının muhafaza edilmesidir). İslam hukukunun ve elbette ekonomisinin vazgeçilmezleri, hareket noktaları ve sınırlarıdır. İktisat-ekonomi karlılık güdüsünü gerektirir ama, taraflar bir menfaati elde ederken ya da bir zararı ortadan kaldırırken (maslahat) makasıd-ı şeriayı gözardı edemezler. Bu yüzden konunun kapitalizmin kavramlarından-penceresinden-felsefesinden açıklanması mümkün değildir. Bu bakış açısını yakalayamadığımızda bir süre sonra, faizin yaygın uygulanışına bakarak mesela, ekonomide faizin vazgeçilmez olduğu düşüncesine kapılır, iman zaafiyeti yaşarız hafazanallah…
İşin özeti şudur ki; İslam ekonomisinin ‘nev’i şahsına münhasır’ bir sistemdir. İnsanların ekonomik problemlerini tesbit etmede ve çözümler üretmede kendi kaynaklarından yararlanan ve bu kaynaklardan türetilen değerler, normlar, kanunlar ve kurumlara dayanan bir yaklaşım, bir süreçtir İslam ekonomisi…