Bu ülkede Ana muhalefet partisinin başkanı kasetle değiştirildi. Dönemin diğer muhalefet partisinin önemli isimlerinin boyun eğmeyenleri kasetle tasfiye oldu. Sonra biliyoruz MHP’nin içinden en MHP’li bilinenler ayrılıp başka parti kurdu.
Fetö bir dönem emniyette çok hakimdi. Türkiye’de kamera sistemlerinin yerleştirildiği döneme denk geldi bu hakimiyetleri. O sistemin çoğunu yapan şirketin sahibinin anlatımıyla; Dönemin emniyetçi fetöcüleri bütün verilerin merkezde toplanmasını sağlayan çalışmayı yapması için onu merkeze çağırmış. Daha sonra tekrar merkeze gittiğinde takip edilen isimlerin neredeyse tamamı Ak Partili yöneticiler, siyasetçiler ve bürokratlar ve sanatçılar vs olduğunu görmüş.
Bu zaten bilinen ve tahmin edilen bir şey. Fakat bunu gözünüzün önüne getirin.
Kim nereye gitmiş, kimle görüşmüş, kimle yemek yemiş.
Neticede bizim insanımız evliya değil çoğu insanın bilinmesini istemediği vakaları vardır.
Şimdi bazı sanatçıların, oyuncuların, o da mı gemiyi terk etti dediğimiz siyasetçilerin bu günlerde yaptığı çıkışları görünce aklımıza hemen bu geliyor.
Acaba kaseti mi var?
Çünkü bir sanatçının sevenlerinin en az yarısını kaybetmesine sebep olacak tweetler atması akla uymaz. Bunlar henüz orta veya genç yaşta insanlar, Kendilerinin bu şekilde çok sayıda hayran kaybına sebep olacak çıkışları ne kadar kızmış olursa olsunlar peş peşe yapmaları mantıklı değil.
Ak Parti bir dava partisi olmakla beraber artık Türkiye’nin en büyük güç odağıdır. Herhangi bir şekilde bir süre muhalefete düşse bile belediyelerde, orduda, İstihbaratta, yüksek yargıda uzun süre hakimiyeti devam edecek çok güçlü bir yapıdır. Bu yüzden aklı başında hiçbir Ak Partili siyasetçi bu imkanları ve çocuklarının geleceğini belirsiz bir ittifakın ayakçısı olmak için terk etmez.
Ya kaseti ya daha büyük bir tehdit vardır.
Bu arada ‘’aklı başında’’ kaydını düştüm. Hırslarının esiri olanlar, küçük menfaatini geleceğine değişenler, korkanlar başka bir meseledir.
Neticede bu çıkışları yapan kişilere sorulacak tek soru
Kasetin mi var?
olmalıdır.