KARDEŞLİK, ÇALIŞKANLIK ve YARDIMSEVERLİK
Yaşanmış örnek bir hayat ve örnekleri. Okuyalım ders alım, sonuçlar çıkaralım.
Kardeşim Ahmet benden iki yaş küçüktür. İlkokulda benden bir yaş gerideydi. Çocukluğumuzda fiziksel olarak benden gelişkin olduğundanikiz kardeş gibi görünürdük. Çocukluğumuz hep beraber geçti. Beraber okula gider, beraber gezer, beraber oynardık. Beraber plânlar yapardık. Şimdiden o günlerin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorum. Hep beraber olduğumuzdan canımız sıkılmazdı. Beraber oynayacak kardeşim arkadaşım vardı. O yüzden her evlenen gençlere en az iki çocuk tavsiye ederim.
Sevgili kardeşim Ahmet ile iyi anlaşırdık. Pek kavga etmezdik. Ahmet saf ve temiz çocuk olduğu için daha çok benim kurduğum plânlara uyardı. Dediğimi yapardı, bana karşı çıkmazdı.
Eskiden oyuncak yoktu. Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Bazen de bazı eşya kutularını oyuncak olarak kullandığımızı hatırlıyorum.
Bir defasında anneannemlere gitmiştik. Anneannem ( Allah Teâlâ cümlesine rahmet eylesin) bizi çok severdi. Yanına gittiğimizde bizi kucaklardı. Şefkatle yaklaşırdı. Neşelenir, dünyalar sanki onun olurdu!!! Sevgisini her haliyle ortaya koyardı. Dünyalar onun olurdu. Muhammet Di Musa ve Ayşe Demar. Anneannem ve Dedem. Rabbim rahmet eylesin. İlk torunları olduğumuzdan olsa gerek ki bizi çok severlerdi. Bir kere bize bağırdıklarını hatırlamıyorum.
Kardeşim Ahmet'le anneannemlerdeydik. Boş bir kiprit kutusu gördüm. Kenarda duruyordu. Anneannemden izin alarak o kutuyu aldım. Onunla oynuyordum. O kutu benimdi arttık. Kimseyle paylaşmak istemiyordum.
Eve dönmüştük. Ara ara kutuyu cebimden çıkartıp oynuyordum. Kardeşim ara ara bana da ver kutuyu dese de ona vermiyordum.
Bizim evin mutfağjnda kara eteş yanardı. Kara ateşin tam üstündeki tavandan aşağıya asılmış olan zincir (kremaste) vardı. O zamanlar her evde böyle bir tertibat vardı. Yanan ateşin üzerindeki zincirin karağına büyük kazanlar asılırdı. Kazanın altında ateş yanar, kazanda istediğin işi yapardın..Su ısıt, ineklere blimin ( yiyecek) yap, patates pişir, yemek pişir. Ne istersen yap. O zaman imkânlar böyleydi.
Bir gün kazan su dolu kremastene asılı idi. Su kaynama noktasına geldi. Biz de Ahmet'le ateşin etrafında oynaşıyoruz. O esnada kiprit kutumu cebimden çıkarmakla bizim Ahmet'in elime dalışı bir oldu. Kiprit kutucuğumu elimden kaptı. Sen misin kiprit kutumu benim isteğim olmadan alan!!! Ahmet'i itmemle beraber Ahmet'in elinin yarısı kaynar suyun içine girdi. Elinin yarısı yandı. İyileşmesi aylar aldı. Kardeşim o yaranın iyileşmesi için çok acılar çekti. Yalnız izi kaldı. Halâ o yanmanın izleri duruyorm
Kardeşim Ahmet vefakâr, cefakâr, çalışkan, sert gibi görünse de mert, cömert bir insandır. Emsallerinde bağ-bahçe işlerinde köye hizmet hususunda en azından bizim çevrede onun gibi çalışkan bir insan yoktur. Bir kaç dönemden beri Sayraç Köyümüzün muhtarı sayın Nuri Kemal Kara'nın azasıdır. Kardeşim, Köy işlerinde yol, su, cami çeşme, okul işlerinde muhtarla beraber canla başla çalışmaktadır. Hem bedenen çalışmakta, hem de parasal olarak köyün hizmetine katkı sağlamaktadır
Kardeşim köyümüzde ve çevre köylerde sevilmekte, hemen hemen herkes ona güven duymaktadır. Köyün emanet parası bazen eline geçer, kuruşuna dokunmaz. Herkes köy adına para topladığı zaman o paranın emanet elde olduğunu bildiği için parayı çıkarır verir.
Kardeşim, hasta olanların yanına koşar, yapılması gereken bir şey varsa yapar, cenazelere katılır, cenaze defin işlerini organize eder, her düğüne katılır, maddi katkı sağlar, derli olan insanların derdine ortak olur, köydeki her insanla ilgilenir. Kısaca halis muhlis bir halk adamıdır. Bu satırları yazarken şu hasisi Şerif'i hatırladim.
Ebu Hureyre (r.a.) Allah Resulü'nin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. "Mü'minin mü'min üzerinde altı hakkı vardır:
1- Hasta olduğunda onu ziyaret eder,
2- Öldüğünde cenazesinde bulunur,
3- Davet ettiğinde , davetine icabet eder,
4- Karışlaştığında ona selam verir,
5- Aksırdığında ona 'Yerhamükellah!' der,
6- Uzakta da olsa yakında da olsa ona nasihat eder"
Bu hasletler bende hepsi yok, ama kardeşimde var. Ne mutlu ona!
Tonya ve çevresinde en çok toprağa sahip olan geniş bir aileyiz. Bu toprakların senelerden beri çoğunu tek başına işlemeye gayret etmektedir. Bu arazileri tek başına işleyebilmek, otunu kesebilmek, tarlalarını belleyebilmek, tarlaların bakımını yapabilmek, meyve ve fındığını toplayabilmek son derece zor bir iştir. Ayrıca ahırında onlarca büyük baş hayvan bakmaktadır. Bu kadar iş yapmak yetmiyormuş gibi bir de hayvan tacirliği işiyle de uğraşmaktadır.
Bizim geleneklerde köy toprağına sahip çıkanlara daha çok hak verilir. Ben de bu hususu dikkate alarak dedim ki; "kızlara hakları verildikten sonra kalan pastayı ikiye bölelim. Yarısinı Ahmet kardeşime, diğer yarısını da Muhammet kardeşimle bölüşürüz" dedim. Başta kardeşim Ahmet olmak üzere bütün ailesi bu bölünmeye karşı çıktı. "Arazi üçe eşit şekilde bölünecek dediler. Biz bir karış fazla toprak almayız" dediler. Böyle anlayışlı ve adil ruhlu bir kardeşim ve yeğenlerim olmasından dolayı gurur duyuyorum.
Kardeşim Ahmet çevrede çok tanınan birisidir. Kendisi de hem bizim Kumyatak Vadisi'nde hem de Şalpazarı'nda nerde ise tanımadığı adam yoktur. Hemşeri düşkünü olduğu için adam tanımayı çok seviyor. Bu yönüyle Tonya'yı ve yöremizi en iyi tanıyanlardandır. Trabzon'un Şalpazarı ilçesi ve köylerini adım adım bilmemtedir, insanlarını tanımaktadır.
Sevgili Kızımın nişanına katılarak bizi onurlandırdı. Bizim sevincimize sevinç kattı. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın Ahmet kardeşim. Bu arada Ahmet kardeşim aracılığiyla diğer kardeşlerine de sevgi ve saygılarımı sunuyorum
19.11.2024