KAFALAR KARIŞIK HAKİKATI ARIYOR

Mustafa Cemal TOMAR

KAFALAR KARIŞIK HAKİKATI ARIYOR

Ne yazacağımı bilemiyorum. Türkiye'de ve Dünya'da çok yoğun gündem var. Gün geçmiyor ki acı olaylar, acı reçeteler, acı haberler duymuş olmayalım. İyilik ve güzellikleri ihtiva eden haberlere sosyal medyada hiç yer verilmiyor. Kaza haberleri, ölüm ilânları, hastalıklar, deprem ve sel felâketleri, savaşlar, hırsızlık ve arsızlıklar hep konu edilmektedir. O zaman insanın içi burkuluyor, etrafını yeis kaplıyor, insanın kanı donuyor, tansiyonu yükseliyor,içi yanıyor. Nasıl yanmasın ki, birileri kan akıtırken, din kardeşlerimiz haksız yere öldürülürken, aç ve açıkta bırakılırken, kan ve gözyaşı dökerken,sen-ben nasıl keyf süreriz. İmânımız buna müsaade hiç bir zaman etmez.

Türkiye'de bir taraftan yerel seçimler konuşuluyor, diğer taraftan seçim sonrası belirtisini iyice hissettiğimiz ekonomik krizin daha çok derinleşeceğine dair konuşulan senaryolar, diğer taraftan dört tarafımızı saran düşmanlarımızın yurdumuz toprakları üzerinde tezgâhladıkları oyunların sesleri; din ve vatan sevgisine haiz her yurttaşı derinden rahatsız etmektedir.

İktidarın milli sınırlar içinde yaşayan TC kimliği taşıyan herkesi kucaklayıcı mesajlar vermemesi, biriken yığınlar dolusu sorunların altında kalıp ezilmesi, inandırıcı bir çözüm yolu ortaya koyamaması, diğer taraftan muhalefetin çözüm odaklı olamaması, sorunların üstesinden nasıl gelebileceğinin tezini ortaya koyamaması, hükümete alternatif olamaması durumu, milletimizin ekserisini, mutsuz ve umutsuz etmektedir. Geleceğimize güvenle bu nedenle bakamıyoruz.

Burada esas sorun nereden kaynaklandığını bir türlü bulamıyoruz. Hayat pahalılığının ve yüksek enflasyonun nedenini ben şahsen çözemedim. Sebebi, "dış güçler midir, toptancılar-marketçiler- bankacılar- stokçular- tefeciler, Kara para aklayıcılar -borsacılar-üç kağıt oyunu oynayanlar" mıdır, yoksa başkaları mıdır? tam anlamış değilim. Varandaşımızın çoğunluğu da anlamış değildir. Haber kanalları ve sosyal medya kuruluşları çoktur amma her yerden farklı sesler ve yorumlar çıkınca, milletin kafası iyice karışmış oluyor.

Bilgi kirlenmesi "karanlığı" işaret eder, berrak ve doğru bilgi ise "aydınlığı" işeret etmektedir. Kafa karışıklığı ve bilgi kirliliği olunca güvenecek ve sığınılacak bir liman bulunamıyor. O zaman geminin batması muhtemeldir.

Yıllardan beri Türk siyasetinde kimlik üzerinde, sağ-sol partilerce izlenen siyaset ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olmuştur. Milletimizi temsil eden siyasi partilerin bu kutuplaştırıcı siyaseti tabana da aynen yayılıyor. Bu nedenle bundan 30 sene evvel dost ve kardeş bildiklerimiz, namazda omuz omuza vererek namaz kıldığımız, aynı dava uğrunda yürüdüğümüz, dava için beraberce çile çektiğimiz ve diyet ödediğimiz, ruhumuz bir bedeni ayrı olan bu kardeşlerimiz ve ağabeylerimizden ayrı kulvarlarda, ayrı ayrı cephelerde birbirlerimizle mücadele eder hale geldik. Onların ak dediğine biz kara demek durumuna gelmişiz, bizim doğrularımız onlar için de yanlış kabul edilmektedir.. Birbirimize güvenmez hale gelmişiz. En vahim durum ise birbirimize hiç bir şey anlatamıyoruz. Dolayısıyla eski "dostluk-kardeşlik"ruhu bitmiştir.

Aynı kitaba inanmış, aynı peygamberin ümmeti olmuş bu insanlar nasıl da ayrışmışlar biribirimden. Hem de iktidarda oldukları halde. Ülkenin her imkânı kendilerine sunulduğu halde.

Bundan böyle islâmi söylemleri kullanarak iktidara gelen muhafazakâr partiler maalesef sol partileri aratmayacak icraatlara imza atmış durumdalar. Bu olumsuz tablo özellikle gençleri "deist-ateist" olmalarına büyük oranda katkı sağlamıştır. Ayrıca dinci ve dindar kavramlarını karıştırır hale geldik. İslâma ve müslümanlara olan "sevgi-saygı-itimat" darumar olmuştur. Bu olumsuz tablo karşısında müslüman ülkeler büyük zarar görmüştür. Son yirmi yılda izlenen dış politikalar yüzünden yirmi milyonun üzerinde müslüman emperyal güçler tarafından hunharca ve vahşice katledilmiştir. Çoğu Müslüman ülkenin ekonomisi yerlerde sürünmekte, yeraltı ve yer üstü kaynakları azılı islâm düşmanlarına peşkeş çekilmiştir. Dünya müslümanları hızla fakirleşirken, islâm düşmanları ve yöneticileri hızla zenginleşmektedir. İslâm düşmanlarının zenginleşmesiyle beraber dünyada zulüm artacaktır demektir.

Gerçek müslüman zenginleşince adalet dünyada artarken, islâm düşmanları zenginleşince dünyada zulüm artmaktadır. Dünyayı ve özellikle dünya müslümanını gelecekte iyi günler beklememektedir. Bütün bunlar yaptıklarımızın neticesi olduğunu unutmayalım.

Her büslüman öyle bir silgelenmeli ki bütün günahlarına istiğfar etmeli, bismillah deyip her şeye yeniden başlanmalı, özüne dönmelidir. İyi bilinmelidir ki! Zafer insanlarındır. Selâm ve Dua ile...

02.03.2024

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.