İsrail’in Gazze’yi bombalamasında hedefleri özel olarak seçen yapay zeka programı kullandığı ortaya çıktı.
İsrail‘de savaş karşıtı olanlar ve muhalifler şok edici bir ifşaatla ülkelerinin askeri ve siyasi kurumlarının karanlık yüzünü ortaya çıkardılar. İsrail‘in askeri ve siyasi kademelerinde insanlığa karşı suçların nasıl işlendiğine ve nasıl meşrulaştırıldığına dair tüyler ürpertici ayrıntılar verdiler.
İsrailli yayın organları 972 ve Local Call tarafından yakın zamanda yaptıkları yayınlardaki tanıklıkları ile, masum Filistinli sivillerin ölümlerinin sadece tali hasar değil, İsrail’in savaş stratejisinin kasıtlı ve hesaplanmış bir parçası olduğuna dair gerçeği ortaya çıkarmıştır.
İsrail’in saldırılarında kaybedilen hayatların yıkıcı bilançosu gerçekten yürek parçalayıcı. Tahminen 16.000 kişinin öldüğü ve 6.000 kişinin de kayıp olduğu düşünüldüğünde, pek çok kişinin enkaz altında kalmış olabileceği acı bir gerçektir. Bu trajediyi daha da üzücü kılan şey ise ölenlerin üçte ikisinin kadın ve çocuklardan oluşmasıdır. Bu durum, çatışmanın çapraz ateşi altında kalan masumlar olduğunu göstermektedir.
Tanıklar içinde asker olanlar ise şok edici bir itirafta bulunarak, iki yıl önce Gazze’ye düzenlenen bir saldırı sırasında potansiyel hedefleri belirlemek için bir bilgisayardan yararlandıklarını kabul etti. Bu itiraf, potansiyel kayıplara ilişkin insan değerlendirmelerinin getirdiği ahlaki kısıtlamaları aşmak için kullanılan rahatsız edici bir askeri stratejiyi göstermektedir.
Öldürmeyi kolaylaştırmak için teknolojinin bu şekilde kullanılması önemli vahşeti ve katliamı gündeme getirmektedir. Hız ve verimlilik açısından bazı askeri avantajlar sunsa da, karar vericileri eylemlerinin sonuçlarından psikolojik olarak uzaklaştırır gibi görünse de insan hayatını neredeyse tamamen değersizleştirir.
Ortaya çıkan yeni bilgiler ise rahatsız edici bir askeri teknoloji gerçeğini ortaya çıkardı.
İsrail ordusu (İDF) “İncil” adı verilen bir yapay zeka sistemini etkili bombalamalar yapmak için hedef listeleri oluşturmak için kullanıyor. Bu sistem potansiyel tehditlerin hızlı bir şekilde tanımlanmasına ve kategorize edilmesine olanak sağlıyor. Ancak asıl endişe verici olan İsrail’in hedefleme parametrelerinin genişliğidir. Sadece bir bina sakininin Hamas ile bağlantılı olduğundan şüphelenmek bile bombardıman için yeterli bir gerekçe olmakta. Bu idarede Hamas olduğu içinde sivil memur olan, sağlık çalışanlarını, eğitimcileri, gazetecileri ve yardım görevlilerini ve ikamet ettiği binaları açık hedef haline getirmiştir.
Bu da BM rakamlarına göre, Gazze’deki yaklaşık 100.000 evin nasıl yerle bir edildiğini veya yaşanmaz hale getirildiğinin cevabını veriyor. En az 1,7 milyon Filistinlinin (yerleşim bölgesi nüfusunun yaklaşık dörtte üçü) yerinden neden edildiğini de açıklamaya yardımcı oluyor.
BM rakamlarının devam eden çatışmanın yıkıcı etkisini ortaya koymasıyla Gazze‘deki durum vahimdir. Yaklaşık 100.000 evin yıkıldığını ya da oturulamaz hale geldiğini, sayısız ailenin barınaksız ya da ev diyebilecekleri bir yerden yoksun kaldığını öğrenmek çok acıdır elbette. Bu durum onları sadece temel insan haklarından mahrum bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda daha fazla acı ve sıkıntıya karşı savunmasız bırakıyor. Buna ek olarak, yerinden edilmiş Filistinlilerin yaklaşık 1,7 milyon gibi şaşırtıcı bir sayıya ulaşması da krizin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Bu istatistikler, Gazze halkının çektiği büyük insani acıların korkucu bir resmini çizmektedir.
Ama nedense sözde İslam alemi ise tiyatro seyreder gibi korkutucu resmi çizenleri ve resmi çizilenleri izlemeye devam ediyor.
Bu durum zillet değilse nedir?
Sadi ÖZGÜL
https://twitter.com/SadiOzgul