İSLÂMA SALDIRILAR DEVAM EDİYOR
Son zamanlarda sözde laik Müslüman geçinen zevatlar her fırsat ellerine geçtiğinde "islâma" saldırmaya devam ediyorlar. İktidarda olan parti sağ cenahta olması, iktidarın en başindakilerin İslam'a uygun söylemlerde bulunmaları, İslam'ın ibadet kısmında yer almalarını bahane ederek, Türkiye'de ve dünyada olup biten bütün olumsuz tabloları İslam'a mal etmeye çalışıyorlar. Aşırı sol cenahta yer alanlar çeşitli platformlarda islâma saldırdıkları gibi, milliyetçi ve ülkücü geçinip bu cenahta yer alanlar da var.
Burada İslam'a saldıran bu zevatlar en çok kullandıkları argümanları bildiğim kadarıyla sıralamaya çalışacağım inşallah.
1- Evvela bunlar laiklik kelimesini çok kullanırlar. Laiklik aslında onların "dini ayarları" durumuna gelmiştir. Laiklikle kendilerinden olmayanlara da ayar veriyorlar. Laikliğe iman etmeyenlerin "bu topraklarda yaşama hakkı yoktur" diyecek kadar ileri boyutlara taşıyorlar. Hoşlarına gitmeyen bir ilke, bir düşünce ortaya koyduğun zaman, sen lâikliği içselleştimeyen, yobaz, "Cumhuriyet düşmanısın, senin yaşama alanın Ortadoğu Ülkeleri'dir" diyorlar. İşlerine gelmeyen her ne varsa laikliğe aykırı buluyorlar. Böylece İslam'a saldırıyorlar.
1. Dünya Savaşı sırasında Arap Ülkelerinin ileri gelenleri (yöneticileri) İngiliz ve Fransızların oyununa gelerek Osmanlıyı arkadan vurmalarını ne hikmetse İslam'a saldırmayı adet haline getiren zevatlar her defasında dile getiriyorlar. Arap düşmanlığının arkasında İslam düşmanlığı yattığı gerçeği ortadadır. Yiğitseniz uygar ve medeni kabul ettiğiniz batılı güçlerin insanlığa Tarih boyunca verdikleri zarardan da bahsersenize! Batılı ülkelere, İngiltere'ye, ABD'ye bu manada hiç lâf etmezler.
Batılıların oyununa gelerek hareket eden o kadar çok ülke var ki, saymakla bitiremeyiz. Ayrıca Rusya ve Çin'in de oyuna getirdiği onlarca ülke var. Oyuna getirme işi tarih boyunca olmuş, günümüzde ise doruğa ulaşmıştır. Ortadoğu'da müslüman ülkelerin yöneticileri iş birlikçiyse bunda halkın ne kabahati vardır. Dünya'da son yirmi yılda müslüman ülkelerde 20 milyona yakın insan haksızca katledilmiştir. Bu durumu hiç bir insan asla tasvip etmemektedir. Gazze'ye ve Filistin'e İsrail'in yaptığı orantısız saldırılara Avrupalı ve Amerikalı vatandaşlardan en büyük tepkinin geldiğini bütün insanlık görmüştür. Bir avuç dünyaya yön veren yönetim istediği gibi hareket ediyor. Dünyayı cehenneme çevirmiş durumdadır.
Bu sözde gazeteciler, her vesile ile islâma saldırıya geçmiş durumdalar. Kadın cinayetlerini, çocuk istismarları ve katillerini bir şekilde namazla, cemaatle, müslümanlıkla irtibatlandırarak islâma hakaret etmeye devam ediyorlar. Az önce bir gazeteci zevatın YouTube'deki kanalında yaptığı güncel yorumu dinledim. Yarım saatlik konuşmasında hemen hemen her paragrafında İslam'a saldırı var. Geçmişte İslâma saldıranları da kahraman ilân ediyor. Bu düşmanlığını sezmek için çok zeki olmaya gerek yoktur. Bu zevat hem yazılarıyla hem de kanalında epeyce izleyici buluyor. Biz bu zevatları iyi tanırız.
Yıllar önceydi. Sayın Cumhurbaşkanı "Nas" diyerek politika faizini indirmişti. Aslında faiz ayetini referans göstererek faiz indirimine gidildi. Burada esas maksat gerçekten "Nas"tan dolayı mı faizler indirildi konusu apayrı bir konudur.
Cumhuriyet tarihinden bu yana izlenen kapitalist ekonomik politikalarla ülkenin ekonomisinin çökme aşamasına gelmesini İslam'a mal ediyorlar. Bütün müslüman ülkelerin ekonomisi alarm çalıyor. Bunun sebebi islâmmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Vahşi kapitalist sistemin güç kullanarak söz konusu ülkelerin her şeylerini talan ettiğinden asla söz etmezler. Arka plânda bunlarda hep islâm düşmanlığı yatmaktadır.
İnsanlığın gereği olarak zalimin zulmüne karşı mazlumdan yana olmak gerekirken, bunlar zalimden yanadırlar. Zalimden yana olmak zalim olmak demektir. Suriye'yi, Irak'ı ve Ortadoğu'yu teknolojik gücü kullanarak cehenneme çeviren ülkelere hiç lâf etmezler. Onları çağdaş, uygar, medeni, aydın kabul ederler. Aklın ve bilimin adamlarıdır diyorlar. Zalimlerin zulmüne uğrayıp mazlum duruma düşen müslümanları, hakir, sefil, aşağılık olarak görürler. Sırf islâma ve müslümanlara olan düşmanlıklarından dolayı bunu yaparlar. Yalnız burada " muhacir- ensar" diyerek mültecilere kucak açtığını zanneden bir çok müslüman iş adam, asgari ücretin altında mültecilerden işçi çalıştırdıklarına şahit oluyoruz. Böyle müslümanları ben de buradan kınıyorum.
Evet İslâma saldırılar her geçen gün devam ediyor. İmam- Hatip Okullarının çok açılması, 4-6 yaş Kur'an Kurslarının açılarak her tarafa yaygınlaştırılması, cami imamlarının maaşları, camilerden para toplanıp hayır kurumlarına ve cami yapımında kullanılması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesinin bir kaç bakanlığın bütçesinden fazla olması, devlet kurumlarının başına İmam- Hatip kökenli bürokratların atanmasını hiç dillerinden düşünmüyorlar. Böylelerinin en çok konuştukları konu başlıkları bunlardır. Üniversite mezunu bir İmam-Hatibin aldığı 50 bin lira maaşı konuştukları kadar, ülkenin yıllık borca mukabil ödediği 50 milyar dolar faizi konuşmazlar. Çünkü bu ödenen faizden bu zevatlar da besleniyor. Bunlar samimi değiller. İşleri güçleri İslâma ve müslümanlara saldırmaktır.
Bunların görevi faizle beslenen küruhlara arka çıkmaktır, ülkemizi içten ve dıştan sömürenlerin değirmenine, "ahlâklı-irfanlı- imanlı ve vatanperver" maskesi altında su taşınmaktır. "Ben de inanıyorum, ben de müslümanım" diyerek bir çok çağdaş kavramlar kullanarak çaktırmadan, fark ettirmeden, sinsice ve dosttan görünerek islâma ve müslümanlara saldırıyorlar. Bu tipler mahallemize, sokağımıza kadar girmiştir. Bazen bunlarla aynı havayı soluduğumuz, yan yana namaz kıldığımız, aynı kurumda beraber mesai yaptığımız da oluyor.
İnanan müslümanlar olarak çok uyanık olmalıyız, çok okumalı, araştırma yapmalı, olayların perde arkasını iyi görmeliyiz. 72,5 millet var etrafımızda. İmanımızı korumak çok zorlaştı. Şeytanın ve şeytanlaşmış insanların şerrinden bizleri muhafaza eyle Ya Rabbimiz. Ne pahasına olursa olsun hak yoldaki istikametini bozmayanlardan eyle bizi Rabbimiz. Amiin...
12.09.2024