Parçacı bakışla sorunlar ortaya çıkar. İslam'a gelen saldırılar belli bir noktaya yapılan saldırılardır. Meseleye bütüncül bakılmadığı için yaptıkları itiraz karşılık bulmaktadır.
Mesela sadece miras meselesini ele alan kişi haklı olarak erkek kardeşe iki lira, kız kardeşe bir lira verilmesini sakat görmektedir.
Aslında parçacı baktığı için haklı gözükmektedir. Fakat bütüncül baksaydı itiraz etmezdi. Müslüman kadın da itiraz etmezdi, kafası karışık genç de itiraz etmezdi, İslam hakkında soru soran da itiraz etmezdi.
İslam'da haklar ve hukuk sistemi iç içedir. Mesela medeni hukukta mihrin bir karşılığı yoktur. Mihir almayan kadın, eksiğini mirasla tamamlamak istiyor. Kadın, kocasından yüz bin lira mihir almış olsaydı, erkek kardeşinin de evlenmek için bir kıza yüz bin lira vermesi gerektiğini bilecek ve miras taksimine itiraz etmeyecekti.
Sadece boşanma mevzusuna bakan biri, erkeğe boşanma hakkının üç defa verildiğini, kadına ise verilmediğini görür. Zahiren bakıldığında bir haksızlık var. Ama mihirle birlikte değerlendirildiğinde haksızlık tümüyle ortadan kalkmaktadır. Mesela bir kadın kocasından yüz bin lira mihir almış olsaydı, isterse erkeğin yüz tane boşama hakkı olsun. Erkek, karısını boşamaktan korkardı. Adam boşadığı gibi kadın, bu mihrini alırdı. Boşanmak kadına zarar vermezdi. Kadının, hiçbir mazeret beyan etmeden boşanma talep etmesi ise mihri iade etme (hul') karşılığında olacaktı. Adam, verdiği mihrin gitmemesi için diline sahip çıkar, kadın da mihrini kaybetmemek için gereksiz yere boşanma davası açmazdı.
Zina cezası da sadece yüzeysel bakıldığında büyük ve ağır bir ceza olduğu gözüküyor. Ama ispat edilmesinin neredeyse imkansız olması, itirafta bulunan kişinin hangi ceza ile karşı karşıya kaldığını bilmesi meselesini bilmeden zina suçu cezası üzerinde durmak yanlıştır.
İslam'da zekât sistemini, infak, sadaka, tasadduk, nafaka sistemini bilmeden, sosyalizm karşısında İslam'ı savunmak zordur.
İslam'da kölelere yapılan ve yapılması gereken güzel davranışları, emirleri ve yasakları bilmeden İslam'da köleliliğin neden olduğunu ve cariye hukukunu anlamak imkansızdır. Düşün ki, yemin ediyorsun, yeminini bozuyorsun ve kefareti yani yemini bozmanın günahının cezası, köle azat etmektir. Ya da Ramazan ayının gündüzünde adam, nikahlı eşiyle cima ediyor ama bunun kefareti köle azat etmektir... Bunları bilmeden İslam kölelik dinidir demek saçmalıktır...
İslam'da şahıs malı, kamu hakkıyla birlikte ele alınır. Bu nedenle mal üzerindeki tasarruf hakkı, malı elinde tutan kişinin hayatta olmasına bağlıdır. Ölen kişinin malı; eşine, annesine, babasına, kızına ve oğluna geçer. Oğul ve baba yoksa diğer yakınlar da bu paya ortak olurlar. Bir kimse ölümünden sonra malı hakkında en fazla üçte biri kadarıyla tasarrufta bulunabilir. Malını, kediye, köpeğe, eşeğe miras bırakamaz. Ama İslam'ın mala bakışını eleştirenler köpeğe miras bırakılmasını yasallaştırdı. Ayrıca İslam'da, ölenin anne babası da asli mirasçı iken, medeni kanunlarda yasal mirasçılar oğullar, kızlar ve eştir.
İslam'da velisi olmadan bir kızın evlendirilmesi üç mezhebe göre geçersizdir. Hanefi mezhebinde ise kefaet /denklik şartı varsa, veli ses çıkaramaz. Ama ailenin şeref ve asaletine yakışmayan bir damadı baba reddetme hakkına sahiptir. Kızın velisi baba yoksa, bu sefer veli dede, kardeşler, amcalar ve amca çocuklarıdır. Kız veya kadın, bunlardan birinden istenir. Neden mi? Çünkü babası, dedesi, kardeşi, oğlu ölmüş bir kızın ya da kadının nafaka sorumluluğu da bunlara aittir. Kadın çalışmak zorunda değildir. Amcasının oğlu onun nafakasını vermek zorundadır. Nafakayı vermek zorunda olduğu için onun evlendirilmesinde yetkili kişi de odur. Yani sadece kızların evlenme hakları yoktur demek saçmalıktır. Çünkü sistem iç içedir. Parçacı bakınca sistemde sıkıntı gözükür. Doğru olan ise İslam'a ve mezkûr meseleye bütüncül bakmaktır.
İslam bir bütündür; parçalanamaz.