(Sosyal medyada yazma! Yazar olamayacaksın sonra..)
Kendini anlatma, yazı öncesindeki mağara duvarlarındaki çizgilerden başlayarak her tarihi dönemde her türlü koşulda yolunu bulan bir ‘dürtü’.
Márquez’in otobiyografisinin adına bakın: (Hikâyeyi) Anlatmak için Yaşamak. Yazarların da, yazmaya kalkışanların da ortak yanları, anlatacaklarının olması.
Okunacak, dinlenecek nitelikte yazmak ise marifet.
Sosyal medyada yazdıklarımızda bu marifeti göstermekten ziyade, hızlıca içimizdekini dökmek ön planda.
Tamam, marifet iltifata tabidir, ancak iltifata erişmek için acele etmek, marifetin, becerinin gelişmesini önlüyor.
Dolayısıyla iyi mektup yazanların yazar olma ihtimali binde bir ise sosyal medyada iyi yazanların yazar olma olasılığı milyarda bir bile değildir..
Sosyal medyada yazmak, bir yazar adayı için cenin-i sakıt haline gelmektir.
*****
Bu gün dünyadaki her hangi bir soruna, insanlığın kurtuluşu, hatta varoluşunu sürdürmek için önündeki en büyük engelin BM çatısı altındaki ulus devletler olduğunu görmeyen ve ulusların varlığının fiili bir ırkçılık, ayrılıkçılık anlamına geldiğini kavramayan her politik parti veya hareket, birden bire kendini en kötü zulmün destekçisi olarak bulur.
Dünyaya böyle yaklaşmadığınız sürece, dünyayı ve ondaki politik gelişmeleri anlama ve onlara karşı bir politik tavır ve program geliştirme şansınız olmaz.
Soruna böyle yaklaşmadığınız sürece, bugün dünyaya egemen olan ulus devletlerin ırkçı bir uluslararası sistemin araçları olduğunu göremezsiniz.
Yani ırkçılığı bir tehlike olarak görseniz bile, yeryüzü ölçüsünde var olan bir sistem, gerçek olarak fark etmiş değilsiniz.
Müslümanlar BM'de düşürüldükleri krallık, cumhuriyet, demokrasi gibi Batılı denetim sistemlerinden kurtulup yetiştirdiği kadrolarla İslam birliğini oluşturmadıkları sürece, tefrikaya düşeceklerinden siyaseten iradesiz, basiretsiz ve dirayetsiz Batıcı kadrolardan yakasını kurtaramazlar..
*****
Herkeste olabilecek yani görülebilecek bir dağınıklık, plansızlık, neden bir problem sayılır?
Bu da bir başka modern zaman icadı mı?
Dikkat eksikliği, dağınıklık ya da acelecilik gibi hepimizin zaman zaman gösterebildiği tipte davranışları bir sendrom olarak ele almak bir çoğumuza zor anlaşılır gelebilir. Düzen, karmaşa ve ütopya kavramlarını irade, karar ve dikkat olgularıyla birlikte ele alınca kişiliğe ilişkin ateşli tartışma uzadı gitti..
*****
Boğaz Köprüsü'nün açılışında çekilmiş bir resim.. Çamlıca Tepesi görüntüsü..
Başlangıç: 20 Şubat 1970
Bitiş tarihi: 1 Haziran 1973
Açılış: 30 Ekim 1973.