Hazreti Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
Resûlullah aleyhisselâma gelen ilk vahiy, uykuda iken gördüğü sarih bir rüyâdan ibarettir. O bir rüya görmüş olmazdı ki sabah aydınlığı gibi acık bir şekilde zahir olmasın. Allah ona tenhada kalma sevgisi vermişti.
Bunun için Hirâ dağına çekilir ve orada aile efradına dönmeden, azığı bitinceye kadar bir kaç gece kalır, ibadetle meşgul olurdu. Sonra tekrar Hatice radıyallahu anha'nm yanına gelir, yine bir o kadar daha azık alır ve Hirâ dağına çekilirdi.
Bu şekilde hak yani Cibril aleyhisselâm kendisine gelinceye kadar Hirâ dağındaki mağarada kaldı ve Melek gelip kendisine:
— Oku! dedi.
(Allah'ın Resulünün kendi ifadesiyle: )
— Ben okumak bilmem, dedim. Beni alıp göğsüne bastı ve takatim kesilinceye kadar sıktı ve tekrar salıverdi. Yine:
— Oku! dedi.
— Ben, okuma bilmem, dedim. Tekrar beni üçüncü defa alıp göğsüne bastırdı ve takatim kesilinceye kadar sıktı ve salıverdi. Son olarak yine kâinatı yaratan, insani bir parça kan pıhtısından yaratan Rabbinin ismiyle oku! Oku ki Rabbin keremde benzeri olmayan celâl sahibi Allah'tır, dedi.
Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm bu âyetleri alıp kabul ederek, yüreği titreye titreye döndü. Doğruca zevcesi Hatice binti Huveylid radıyallahu anha'nın yanına vardı ve:
— Beni örtün, beni örtün! dedi.
Bir müddet öylece kaldı. Sonra Hatice radıyallahu anhâ'ya başından geçenleri anlattı, «Kendimden korktum» dedi. Hatice radıyallahu anhâ:
öyle deme Allah'a yemin ederim ki, Allah seni hiçbir vakit mahcup etmez. Çünkü sen akrabana bakarsın işini göremeyenlerin yükünü üzerine alırsın.
Fakire verir, kimsenin kazandırmıyacağını kazandırırsın, misafir ağırlarsın, hak yolunda meydana gelen mühim hadiselerde halka yardımda bulunursun, dedi.
Bundan sonra Hatice radıyallahu anha, Peygamber aleyhisselâmı alıp amcası oğlu bulunan Varaka bin Nevfel bin Esed bin Abdül Uzza ya götürdü.
Bu zât cahiliyyet zamanında hristiyanlığı kabul etmişti, îbrani dilini bildiği için incil'den Allah'ın murad ettiği kadar bir şeyler yazardı. Yaşlanmıştı, gözleri de artık görmüyordu. Hatice radıyallahu anha, kendisine ;
— Ey amcam oğlu, dinle de bak, kardeşin özlü ne diyor, dedi. Varaka:
— Ne var kardeşimin oğlu? diye sordu.
Peygamber aleyhisselâm da hadiseyi kendisine anlattı.
Bunun üzerine Varaka dedi ki:
— Bu gördüğün Musa aleyhisselâma Allah'ın gönderdiği Nâmus-u Ekber: vahiy ile ilahî sırrın sahibi Cibril aleyhisselâmdır. Keşke senin hakka davet günlerinde sağ bulunsaydım da, kavmin seni çıkaracakları zaman yanında olsaydım, dedi.
Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:
— Onlar beni çıkaracaklar mı ki? diye sordu. O da
— Evet, çünkü senin gibi bir şey getirmiş olan hiç bir kimse yoktur ki, düşmanlığa uğramasın. Senin davet günlerine yetişirsem sana son derece yardımcı olurum, cevabını verdi. Ondan sonra uzun zaman geçmeden Varaka öldü ve o sırada vahiy kesildi. (Buharî, Müslim, Tirmizî)