İLK NAMAZ: ( Eğitimci Yazar Selim Eroğlu Hocamızın kaleminden)
Çok değerli dostum eğitimci-yazar Selim EROĞLU Hocamın beni de acizane yazısına konu edinerek kaleme aldığı "İLK NAMAZ" başlıklı yazısını, kendisinin de müsaadesini alarak kendi sayfamda paylaşmak istiyorum. Aynı zamanda söz konusu yazıyı serhathaber.com sayfasında da paylaşacağım. Bu yazılarımı daha sonra kitaba dönüştüreceğim inşallah. Bu arada Samsun'da benim yazılarımı severek takip eden kardeşlerim var. Yayımlanmış dört kitabım var. Site Camisi'nin tam karşısında Endülüs Kitabevi'nde bulabilirler.
Şimdi de Selim Hocamın yazısını aynen paylaşıyorum.
İLK NAMAZ
Bu yazıyı kaleme almama ilham veren yazar arkadaşım Mustafa Cemal TOMAR'ın yazmış olduğu “Camilerde Cemaat Neden Azalıyor” adlı makalesi oldu.
Tomar, şimdilerde öğretmen olmasına rağmen memuriyete imam olarak başlamıştır. Güncel dini meselelere kafa yormak onun en önemli özelliklerinden birisidir. Belli ki, son zamanlarda, bilhassa camilerde namaz kılanların sayısının azalması, onu can evinden vurmuş. Meseleye “bana ne” dememiş. Tam bir şuurlu mümin hassasiyeti göstermiş. Bu mühim meselenin sebeplerini kendince, teşhis ve tahlil etmiş. Akabinde de tedavi usullerini ortaya koymuş. Yazarın fikirlerine katılırsınız, katılmazsınız, o sizin bileceğiniz iş; lakin okuyup fikir sahibi olmakta fayda var. Önemli bir özelliktir, bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz.
Tam bu zamanlarda merhum yazarımız Ömer Seyfettin'in İlk Namaz hikâyesini okuyordum. Belki faydası olur diye iki yazıyı karşılaştırma lüzumu hissettim.
Yazar, çileli ve çalkantılı bir hayat sürmüş, birçok badire atlatmış, buna rağmen kıldığı ilk namazı unutamamıştır. Şahsiyetinin teşekkülünde ve tekâmülünde bu unutamadığı ilk namaz çok tesirli olmuştur. Öyle olduğu içindir ki unutmadığı hatırasını hikâyeleştirme lüzumu hissetmiştir.
Bir kış günü annesi oğlu Ömer'i sabah namazına kaldırır. Ömer o gün tam yedi yaşına basmıştır. Belli ki annesi Peygamberimizin şimdilerde unutulan bir hadisinin gereğini yerine getirmektedir. “Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onları namaz kılmaya alıştırın”. Müslüman-Türk aile hayatında eğitim, ailede başlar. Aileler şuurlu aile, çocuklarının hangi gün yedi yaşına bastığını biliyor ve o gün namaza başlangıç yapılıyor. Namaza başlangıcın kışa gelmesi bu sebepten olsa gerek. Bir de namaza başlanılacaksa başlangıç sabah namazı olmalı. Tersten başlayıp yatsı olmamalı. Eğitim fedakarlık ister. Evladımın uykusu bölünmesin, daha çocuk, uyusun da büyüsün, diye bir anlayış yok. Yedi yaşına basınca eğitim, alışkanlık, ilk adım başlıyor.
Ömer, ilk önce taklit yoluyla anasının hemen yanı başındaki seccadede namazını eda ediyor. Anası gibi tekbir alıyor. Anası selam verince duruma müdahale ediyor. Ben kadın olduğum için böyle tekbir alıyorum, sen erkeksin, sen tekbir alırken ellerini kullaklarına getireceksin, diye hem söylüyor hem uygulamalı gösteriyor.
Dikkat ettiyseniz Ömer o sabah cinsiyetinin farkına varıyor. Kendisine erkek olduğu hatırlatılıyor. Cinsiyet eğitimi önemli. Erkek, erkek gibi, kız, kız gibi eğitilmeli. Erkek erkek olduğunu bilmeli, kız kız olduğunu bilmeli. Bu eğitim de ilk önce ailede başlar. Cinsiyetsizlik Batı'nın bize dayattığı aldatmacadan başka bir şey değil. Cinsiyet yok sayılınca, cinsiyet eşitliği dayatılınca toplumda ne huzur kalır ne güven. Bunun sonucu olsa olsa anarşi, huzursuzluk ve kaos olur. Roller karışınca ortada düzen olmaz. Düzenin olmadığı yerde de huzurdan ve güvenden bahsedilemez. Çocuk doğurmak kadına verilmiş İlahi bir lütuftur. Siz bu özelliği erkeğe vermeye çalışırsanız, fıtrata isyan etmiş olursunuz. Neticede ortaya GDO'lu nesiller çıkar. İlahi nizamı bozmaya, dünyayı yaşanmaz hale getirmeye kimsenin hakkı yoktur.
Ömer Seyfettin, okumuş, asker olmuş, komutan olmuş, savaşlara katılmış, esir düşmüş, aradan yıllar geçmiş yedi yaşında kıldığı o ilk namazı unutamamıştır. O ilk namaz hep hayatına yön vermiştir. Anasının şefkat dolu yaklaşımını da hiç hatırından çıkarmamıştır.
Şu iddialı düşünceyi söylemekten kendini alamamıştır:
''Şayet cennete gitmek nasip olursa bilin ki bu, annemin şefkat dolu yaklaşımı ve bana kıldırdığı o ilk namaz sebebiyle olacaktır.
Hikayeyi sınıfta tahlil ettim. Üzerinde uzun uzun konuştuk. On kişilik öğrenci grubumun tamamı beş vakit namazını kılıyor. Siz de aynen Ömer Seyfettin gibi ilk namazınızı hatırlayın ve hikayeleştirin dedim. İnanın hiçbiri ilk namazlarını hatırlayamadılar. Çocukların öyle bir hatırası yok.
Hayatımıza yön veren biraz da hatıralarımız değil midir? Günümüz aileleri ne kadar dindar olsalar da hatıra oluşturacak kadar namaza ehemmiyet vermemişler.
Şunu itiraf edeyim inanın ben de hatırlamıyorum.
Cemal Hocam'a hak veriyorum.
Camilerde cemaatin azalmasını biraz da buralarda arayalım.
Eğitim ailede başlar.
Aile her şeydir.