II. Bayezid’i Nasıl Bilirdiniz?

Kasım BOLAT

Muhtemelen ve çoğunlukla bu soruya iyi bilirdik. Sofu ve Veli bir padişahtı. Mülayim olmakla beraber savaşı sevmez, bu yüzden de büyük seferlere çıkmamıştır. Karakter olarak savaş meraklısı olmamasının yanında Cem Sultan faktörü de ordunun başında sefere gitmesini engellemiş ve bu yüzden de ilim, irfan, sanat, mimari ve kültürel faaliyetlerle İmparatorluğa büyük katkı sağlamıştır denilmesi doğaldır. Ancak karakter olarak mülayim olup olmadığını birde dönemin veziriazamı Mesih Paşa’ya sormak gerek. Mesih Paşa, kardeşi Rumeli Beylerbeyi olan ve 1473’de Otluk Beli Savaşında Fıratsuyu kenarındaki pusuya düşerek şehit olan Has Murad Paşa ile birlikte İstanbul’un fethinde Fatih’e esir olmuş soylu Rum ailesinden iki kardeştir. Fatih, şehrin karakterinin Rum olmasından dolayı özellikle Rumları sarayda tutmuş ve onların Müslüman olarak yetişmesine büyük önem vermiştir. Mesih Paşa ve Has Murad Paşa da bunlardan ikisidir.

Mesih Paşa, Fatih devrindeki yükselişini II. Bayezid döneminde de devam ettirmiş ve 1501’de Veziriazam olmuştur. 1499’da II. Bayezid, başarılı deniz seferleri yaparak İnebahtı, Moton, Koron, Anabolu ve Mora’yı almıştı. Ancak Venedikliler özellikle Akdeniz ve Ege’deki üslerini kaybettiği için Bayezid’e büyük bir kin besliyordu. Bunun için misilleme yapmaktan çekinmediler. 1501’de Midilli Adasına saldırdılar. Feryadçılar İstanbul’a gelerek Venedik’in Midilli Adasına saldırdığını haber verdiler. Söylendiğine göre küffar adada bir hayli de yağma yapmış ve Müslümanları incitmişti. Bu haberi aldığında Mesih Paşa veziriazam olmakla beraber II. Bayezid de ayağındaki nikristen dolayı yatmakta idi. Ancak Midilli Adasının Venedikliler tarafından saldırıya uğradığı haberini alınca son derece öfkelendi. Hasta yatağından kalktı ve veziriazam Mesih Paşa’yı yanına çağırdı. Yatağından kalktığında başucundaki çok sevdiği yayı da eline aldı. Türkler, yaylarını sadece kullanacakları zamana kurarlardı. Onun haricindeki yay kurulmaz ve yerinde asılı dururdu. Bayezid’in çok sevdiği ve avlarda kullandığı yayı da başucunda idi ve kurulmamıştı. Bu yüzden son derece sağlam ve esnek bir sopa durumunda idi.
Veziriazam Mesih Paşa II. Bayezid’in huzuruna çıkınca Bayezid de sağ elinde yayı olmak üzere Mesih Paşa’nın yanına gitti. Birden bire sol eli ile Veziriazam Mesih Paşa’nın yakasına yapıştı. Sağ elindeki yayı ile de Mesih Paşa’nın kafasına vurmaya başladı. Oruç Beğ’in naklettiğine göre hem Mesih Paşa’nın kafasına yayı ile vuruyor hem de “ Hak tebareke ve taala tarafından bir kazaya uğrayasın” diye beddua ediyordu (Oruç Beğ Tarihi, Haz. Necdet Öztürk, s. 215). Zira Midilli Adasının bu şekilde baskına uğramasındaki en önemli sebeb; Veziriazam Mesih Paşa’nın gerekli güvenlik önlemlerini almaması idi. İdris-i Bitlisi de aynı hikâyeyi anlatır ve II. Bayezid’in yayı ile Mesih Paşa’nın kafasına vururken “Mülk ve din işinde yaptığın bu gecikme ve kusurun karşılığında göksel belalara mübtela olasın” dediğini aktarır. [Acem’den Rum’a; İdris-i Bitlisi’nin Hayatı, Tarihçiliği ve Heşt Behişt’in II. Bayezid Kısmı 1481-1512, Haz. Vural Genç [Yayınlanmamış Doktora Tezi],İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul;2014, s.786]

Peki, Mesih Paşa’ya ne oldu? Mesih Paşa aynı sene Galata’da çıkan bir yangına müdahale etmek için Galata Kadısı ile bölgeye gitti. Ancak surlardan kopan bir duvar parçası Paşa’nın ve Galata Kadısının iki ayağını birden ezdi. Kazazedeler, bir hafta can çekiştikten sonra vefat etti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.