HİÇ GÜNDEMDEN DÜŞMEYEN EKONOMİ
Teknolojinin gelişmesiyle beraber dünya küçüldü. Dünya'nın öbür yarım küresinde olanlarla, hatta kutuplarda yaşıyanlarla bile anında bağlantı kurulabiliyor, oradaki olaylardan haberdar olabiliyoruz. Avrupa Kıtası sanki bir şehrin arka mahallesi gibi, Asya Kıtası berideki mahalle gibi. Dünyayı, küçük cep telefonun içine koyarak izleyebiliyoruz adeta. Dolayısıyla dünyadan her an, cihazlarınıza internet aracılığıyla haber akıyor. Tabi ki bu durum bize fayda sağlıyor, işlerimizi kolaylaştırıyor.
Her nimetin bir de külfeti vardır. Bal, inanılmaz derecede kıymetli bir besin kaynağıdır. Lâkin bazı hastalara zarar verebilir, çok kullanıldığında bizi tutabilir. Bu misalde olduğu gibi bir nimeti yerinde ve zamanında ölçülü bir şekilde kullanılırsa fayda, aksi halde zarar getirir.
Birleşmiş Milletler'in kayıtlarına göre dünya üzerinde toplamda 206 ülke yer almaktadır. Listelenen 208 ülke, Birleşmiş Milletler'e (BM) üyelik durumlarına göre üç kategoriye ayrılabilir: 193 BM üye devleti, 2 BM gözlemci devleti ve diğer 11 devlet üye olmayan devletlerdir. Bu 206 ülkenin yaklaşık 170 tanesi ekonomik sıkıntılarla boğuşmakyadır.
Dolayısıyla bütün dünyayı ilgilendiren konuların başında ekonomidir denilebilir. Bu dünyada milyarlarca insan karnını doyurma mücadelesi verirken, milyonlarca insan da servetime daha çok servet katarım derdinde. Bu milyonların servet edinme hırsı milyarlarca insanın açlıkla baş başa kalmasına sebebiyet veriyor. Nasıl mı? surusuna cevap arayalım.
Ekonomide bir çark dönüyor. Borsa-faiz- döviz çarkı diyebiliriz. Bu üçlünün ortak etkilendiği bir alan daha var. O da gerçek enflasyondur. Faiz düşme sinyalleri gelince "tefeciler" parayı bankadan çekiyor, borsaya yatırıyor. Amerika'da ya da bir başka gelişmiş ülkelerde Faiz ve borsa düşerse bu tefeciler Türkiye gini ülkeler ararlar. Yüksek faizlerle paralarını o ülkelere kaydırıyorlar.Yabancılara ve Türkiye'deki dolar milyonerlerine şu anda Türkiyemiz % 5-6 bandında aylık faiz veriyor. Bu bağlamda yerel seçimlerden sonra Türkiye'ye 100 milyar dolar girişi olduğu söyleniyor. Bu paraya aylık 5-6 milyar dolar ödeniyor demektir. Bugünkü kurla 6*33=198 milyar liracık yapıyor. Tasarruf tedbirleri kapsamında alınan kararlar neticesinde 100 milyar lira tasarruf edileceği planlanıyor. Bu da 100 milyar doların 15 günlük faizine tekabül ediyor. Dünyanın bir çok ülkesinde bu devran böyle dönüyor.
Amerika'dan bir haber;
Faiz indirimi beklentisi ABD borsasına yaradı: Güne yükselişle başladılar. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) eylül ayında faiz indirimine gitmesi, temmuz ayında da buna dair sinyal vereceği beklentisi Newyork borsalara yaradı. Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq endeksleri güne yükselişle başladı.
Az önce dediğim gibi üç kağıt oyunları devam ediyor.
Gündemden hiç düşmeyen bir başka konu da gene ekonomidir. EYT, Bağ-Kur- Sigorta, emekli memurlar, dul ve yetimleri aylıklarının düşüklüğüdür. Olayları yüzeysel okuyanlar hükümet isterse söz konusu maaşları iki katına çıkarabileceğini zannediyorlar. "Niye bize vermiyorsun?" diye diye hükümete kızıp duruyorlar. Bir türlü bunun sebebini aramıyorlar. Bu satırları yazarken Nasrettin Hoca'nın fıkrası (anekdotu) aklıma geldi.
Hoca, bir gün, bir rivayete göre evinin içinde yüzüğünü kaybetmiş; bir rivayete göre de samanlıkta iğnesini kaybetmiş, aramış, aramış, bulamamış. Bu sefer evin önüne çıkmış ve yüzüğü orada aramaya başlamış. Hoca'nın bu halini görenler sormuşlar:
- Hocam, ne yapıyorsun?
- Yüzüğümü arıyorum.
- Nerede kaybettin? Söyle de biz de arayalım.
- Evde.
- İlahi hocam, insan evde kaybettiği yüzüğü dışarıda arar mı?
- İçerisi çok karanlık o yüzden dışarıda arıyorum, demiş.
Aynen bu fıkrada olduğu gibi, maaşlarımızın düşüklüğünü CHP' ye EYT' lilere, fırsatçı karaborsaçılara, üç- beş maaş alanlara, saraydaki uçaklara, vekillerin maaşlarına, onlarca genel müdürün maaşlarına bağlıyoruz. Bu durum Hoca'nın iğneyi dışarda araması misaline benziyor. Emekli kardeşlerle oturup konuşunca bu emekli maaşlarının düşüklük nedenini belirttiğim sebeplere bağlamalarını ve konu ile ilgili yorumlarını duyunca doğrusu gülmekten kendimi alamıyorum. Tıpkı yıllar önce CHP'nin ekonomik darlığın sebebini ayakkabı kutularındaki dolarlara ve millet sarayına bağlaması gibi. Bu tip kafalar bilerek ya da bilmeyerek esasta bu gibi şeylerle milleti oyalayarak ülkenin soyulmasına zemin hazırlamaktır.
Bütçeyi sarsan, ekonomimizi kemiren, milyonları açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermeye iten esas meselenin; imtiyazlı holdinglere tanınan ayrıcalıklar, borç faiz sarmalığı, haksız vergiler, yap işlet devret modeli, gerçek adaletin tesis edilememesi ve milli gelirin paylaşımında ki adaletsizlik olduğunu bir türlü anlamıyorlar.
İmtiyazlı holdinglerin bir kalemde 1 trilyon 600 milyar lira vergi borcunun silinmesi konusunu ele alalım. Bir de kur korumacılara verilen 1,4 katrilyonluk fark. Ha!! 2024 bütçesinden ödenecek olan 1 trilyon 400 milyar lirayı da unutmayalım.
THY Genel Müdürü'nün ve yardımcısının maaşı 1.820 bin lira, 1.638 bin liralık mesela. Başörtülü bacımız Fatma ALTUN'un 4-5 yerden maaş, genel müdürlerin maaşları, vekillerin maaşları bir kalemde silinen vergilerin yanında devede kulak değil "tüy" bile değildir. Vergi affı 128 kez olmuş son çeyrek asırda, yetmemiş 180 küsür kere ihale yasası değişmiş, yetmemiş, davet usulüyle ihale verilmiş yandaşlara, yetmemiş, verilen ihalelere karantiler verilmiş, yetmemş, ucuz krediler verilmiş yetmemiş, ek ödemeler hazineden verilmiş yetmemiş, özelleştirme ismi altında kamunun malları zarar yapıyor gerekçesiyle çok ucuz fiyatlarda peşkeş çekilmiş, yetmemiş, meclisten şahsa özel yasalar çıkarılmış yetmemiş, kur korumalı mevduat çıkarılmış yetmemiş, dövize yüzde beş-altı faiz verilmiş...Yetmemiş! Yetmemiş!!! Yetmemiş!!! Her şeye rağmen millet gene oyunu vermiş. Bu millet daha ne yapsın?
Bu millet şimdi de "öküzün altında buzak arıyor." Ara kardeşim ara bulacaksın. Rabbim bize faydalı ilim nasip eyle! Amin. Kendini düzeltirsen göreceksin ki dünya düzelecektir.
17.07.2024